27-28 Ocak 1958 Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge

27-28 Ocak 1958 Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge  Yönetimine karşı direndiği;  Rum-Yunan  ikilisine  boyun eğmeyeceğini dünyaya haykırdığı  , bağımsızlığı ve özgürlüğü için canını  ve kanını seve seve  vereceği mesajını tüm dünyaya  verdiği , “Kıbrısta ben  de varım ve var olmaya devam edeceğim” diye haykırdığı bir gündür. 27-28 Ocak 1958de Kıbrıs Türk halkı  , her ne pahasına olursa olsun bu topraklara   sahip çıkacağının mesajını veriyordu.

27 Ocak 1958  günü Bozkurt gazetesinin  manşetten yayınladığı  haber şöyleydi: Zorlunun çok mühim beyanatı: “İNGİLTERE  TAKSİMİ KABUL ETTİ” . Bu haberi alan  ve benin de aralarında bulunduğum Türk Lisesi  öğrencileri TAKSİM lehinde sevinç gösterileriyle okullarından yürüyüşe  geçerler ve Vakıflar İdaresi binasının yanındaki yolu takip ederek   az daha ileride bulunan Viktorya Kız Lisesi ve Kız Meslek Lisesi öğrencileri ile birleşerek Atatürk meydanına gelirler.

Öğrenciler Atatürk Meydanında  İngiliz Sömürge Yönetiminin  askerleri tarafından şiddet ve tepki ile karşılanırlar. Lefkoşa semaları YA TAKSİM YA ÖLÜM  nidalarıyla çınlarken , İngiliz Sömürge Yönetimi askerleri  zırhlılarıyla sokaklara barikatlar kurmaya başlar.  Girne Kapısına  kadar yürüyüp gelmek isteyen öğrencilere engel olunur.Öğrenciler İngiliz Sömürge Yönetiminin  askerine ve polisine  karşı koyarlar. Halk, öğrencilerle bütünleşerek Saray Önü ve Girne caddesini doldurur.  İngiliz Sömürge Yönetimi  subayları megafonlarla öğrencileri dağılmaya çağırır.Megafonla  yapılan bu çağrı da ne oluyor diye gelen halkla beraber kalabalıklar daha da artarYer ,gök YA TAKSİM YA ÖLÜM sesleriyle inliyordu. Bu sesleri de duyanlar  meydanlara dolar… 

Sabah saat 10.00 gibi Saray Önündeki Polis Merkezinde sirenler çalmaya başlar.  Bu sirenler sokağa çıkma yasağının  konulduğunu ifade ediyordu.  Yasaya göre sokağa çıkma yasağına uymayanların üzerine ‘Güvenlik Kuvvetlerinin ateş açma yetkisi vardı.  Ama aldıran yoktu !...

Gençler taşlarla ve sopalarla cevap verirler. İngiliz askerleri önce havaya sonra da direkt öğrencilerin üzerine ateş açarlar.

Bir ara, “İngiliz askerleri  öğrencileri vurdu” sözleri bütün  şehre yayılır. Kalabalık kontrolden çıkar.İngiliz askerleriyle göğüs göğüse çarpışmalar olur. Tank ve zırhlılara destek olarak havadan küçük uçaklarla  kalabalığın üzerine göz yaşartıcı bombalar  atılır.  Atatürk Meydanına yakın   ikamet eden rahmetli dayımın  evine gidip gözlerimi yıkadığımı   ve dönüşte taş ve  şişe topladığımı hatırlıyorum. 

Rum gençlerinin yıllarca yaptığı taşkınlıklara  tepki göstermeyen  İngiliz  askerleri acımasız  bir şekilde gençliğin  üzerine  geliyorlardı.  Bu durum  Lefkoşada  büyük bir öfke yaratmıştı. 

Bu sırada Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş  , bir konuşma yaparak Ankara ile görüştüğünü ve durumu bildirdiğini,  gereğinin yapılacağını  söyleyerek halkın dağılmasını ister. Halkımız  dağılmak üzere iken  bir cip kalabalığın arasına girer.   Biri kadın olmak üzere dört kişiyi ezer.  Ben de hasbelkader Mora (Meriç) köyünden Şerife teyzenin  çiğnendiği yerdeydim. Mehmet Ahmet adlı kişi olay yerinde  şehit olurken Şerife Mehmet teyze de kaldırıldığı özel bir hastanede şehit olur. Halk galeyana gelir  ve hemen İngiliz kuvvetlerine karşı saldırıya geçer. 3 İngiliz aracı yakılır.  “Saray Önü” savaş meydanına döner. Bu saldırılar üzerine İngiliz Kuvvetlerinin bir bölümü polis avlusuna çekilir , ancak göz yaşartıcı bombalar atmaya devam ederler. Bombalar , taşlar ve şişeler havada  uçuşur. Polis Merkezi önündeki “Emniyet  Kuvvetleri”ne ait 3 araç yakılır.  Atatürk Meydanı savaş alanına döner.  Çok sayıda yaralananlar olur. Yaralananlar hastaneye götürülemiyorlardı, çünkü yaralılar ve yaralı taşıyanlar  “İngiliz Güvenlik Kuvvetleri”  tarafından tutuklanıyordu. Atatürk Meydanı ve civarında  çatışmalar son şiddetiyle devam ederken Girne kapısında , İnönü Meydanı ile Tekke Bahçesi arasında  Evkafa  ait arsada faaliyet gösteren Rumlara ait Ford Garajı ateşe verildi.

28 Ocak günü olaylar kaldığı yerden devam eder.  Kız-Erkek öğrenciler “BAYRAĞIMIZ CANIMIZ FEDA OLSUN KANIMIZ KURTULSUN VATANIMIZ” diye haykırarak gösteri yürüyüşleri yaparlar. İngiliz askerleriyle çarpışan gençler birçok yaralı verir. Yaralı arkadaşlarını  çatışma bölgesinden özel  bir arabayla kaçırmaya çalışan gençlere bugünkü Mücahitler Sitesi civarında “dur” emrine uymadıkları gerekçesiyle  otomatik silahlarla ateş edilmesi sonucu arabadaki İbrahim Ali (19),  Mustafa Ahmet (20) arabada ve Sermet Kanatlı (20) da kaldırıldığı özel hastanede şehit oldular.

Mağusa, Limasol , Baf, ve Lefkede de olaylar olur.  Mağusadaki  gösterilerde Fuat Yusuf (33) ve Safa Muharrem ( 28) adlı iki  gencimiz şehit olur.   Böylece 2 günde 2si Mağusada , 5i Lefkoşada olmak üzere 7 şehit vermiş olduk.

29 Ocak günü R. Denktaş beyin İngiliz Vali Yardımcısı  Sir  George Sinclairden aldığı özel bir izinle  şehitlerimiz binlerce kişinin katıldığı  sessiz bir törenle toprağa verildi.  Doğrusu  bir genç olarak ben o güne kadar bu kadar kalabalığı bir arada görmemiştim.

Cenaze sonrası  R.Denktaşla görüşen İngiliz Vali Yardımcısı Sir George Sinclair  Rauf Denktaşa üzüntülerini  belirtir ve  “ Bilmenizi isterim ki  bu olaylar Kıbrıs meselesine bakış açımızı değiştirmiştir. Kıbrısta Türklerin  bu kadar hak edeceklerini bugüne kadar bilmiyorduk” demiş. Yine İngiliz Polis Komutanı  “48 saatlik vuruşma ve şiddet , cenazedeki sessizlik kadar korkunç değildi, gereken mesaj alınmıştır” demiş.

1950li yılların özellikle ikinci yarısı   yakın tarihimizin çok önemli olayları ve gelişmeleriyle doludur. Kıbrıs Türkünün anavatanı ile el ele omuz omuza vererek Rum-Yunan emelleri karşısında  sürecek direnişi bu yıllarda planlandı  ve örgütlendi. Kıbrıs sorunu Türk milleti için   bu yıllarda milli bir  dava haline  geldi.  

1958 , en ciddi kararların alındığı en kritik günlerin yaşandığı  , Kıbrısta Türk ve Rum halkları arasında  yer alan çatışmaların doruğa tırmandığı  , iki halkın  bir iç  savaşın eşiğine  geldiği  bir yıl olmuştur.

Kıbrıs Türkünün kendi kendini yönetme hakkı yanında , Rumlarla eşit fakat onlardan tamamen ayrı self-determinasyon  hakkına da sahip olduğu inancı ve bilinci yine bu dönemde önemle vurgulanmış  ve cesaretle , kararlılıkla savunulmuştur.

27-28 Ocak olaylarının ardından   bayrağına ve anavatanına hasret Kıbrıs Türkü 23 Nisan 1958deki Törenlerde  Milli Giysiler              giyinmiş öğrencilerimiz ve yüzlerce bayrağımız yanında 6m x 9m bayrağımız bando eşliğinde  Lefkoşada Girne Kapısından  bugün Taksim Sahası olarak bilinen stada   yürürken  on binlerce Kıbrıs Türkü   , “Kıbrıs Türktür Türk kalacaktır” diye haykırıyordu.

Benzeri şekilde 19 Mayıs Törenleri   de ayni heyecanla kurtlandı.  Bursa Kılıç- Kalkan Ekibi  ve Balıkesir Pamukkale Zeybeklerinin  gelişi ayrı bir heyecan ve coşkuya neden olmuştu. 

O günlerde  her iki törene de  öğrenci olarak katılmanın  mutluluğunu yaşayan biri olarak bugün de o heyecanı fazlasıyla duymanın hazzını ve gururunu yaşıyorum. Bu heyecanı yaşayan bilir.....

27-28 Ocak 1958de yaşananların ardından   Kıbrısta ve Türkiyede Enosise Karşı “Taksim Mitingleri” süreci başlar.10 Mart Lefkoşada  8 Haziranda İstanbulda,  12 Haziranda Ankarada , 15 Haziranda   İzmirde olmak üzere 6 Temmuz 1958e kadar Türkiyenin her yanında gerçekleşen 43 Meydan Mitingi yanında  10 Kapalı Salon Mitingi düzenlendi. Bu mitinglerde konuşmacı sayısı 790, mitinge katılım ise 2 milyon 700 bini aşmıştı.

27-28  Ocak 1958 Direnişimiz  Kıbrısta ve Türkiyede derin izler bırakmıştır. Türk kamuoyunda artık İngiltereye de güvenilemeyeceği düşüncesi ve inancına yol açmıştı.

27-28 Ocak Direnişimiz,Kıbrıs Türk halkı dikkate alınmadan  varılacak herhangi bir çözümün yaşama şansı  olmadığı gözler önüne sermişti.

27-28 Ocak Direnişimiz  . Kıbrıs Türk halkının ve anavatanımız Türkiyenin pozisyonunu güçlendirmiştir.

1958 yılı,  Kıbrıs Türk halkının sesini ve varlığını Anavatanına   ve dünyaya duyurduğu  unutulmaz bir yıl olmuştur.

1958 yılı  her yönüyle  Kıbrıs sorunu ile  ilgili  en ciddi kararların alındığı  bir yıldır.1958 yılı  , en kritik  günlerin yaşandığı  , toplumlar arası çatışmaların tırmandığı, Kıbrıs Türk gençliğinin  tarihi sorumluluklar üstlendiği  , yiğit  ve özverili bir kuşağın ; yaşamını ve geleceğini  ortaya koyduğu  bir yıl olmuştur.

1958 yılı, Kıbrıs Türk halkının genciyle, ihtiyarı ile, kadınıyla ,erkeğiyle İngiliz Sömürge  Yönetimine  ve Enosis peşinde koşan  Rumlara karşı  aktif bir mücadelenin yürütüldüğü     bir yıl olmuştur. Özetle 1958 yılı Kıbrıs Türk halkının geleceğe umutla bakmasına vesile  olan olaylarla dolu bir yıl olmuştur.

Bugün kuruluşu 1 Ağustos 1958 olarak kabul edilen   TMT , EOKAnın yarattığı terör ortamında verdiği   mücadelenin sonunda  1950li yıllarda Kıbrısın İngiliz Sömürge  idaresinden  Yunanistana ilhakını önlemiş;  Kıbrısta Türklüğün onur ve şerefini çiğnetmemiş, Kıbrısta Türklüğe bir VATAN  ve bir DEVLET yaratmıştır.

Özgürlük meşalemizin ateşini  yakan aziz şehitlerimizi  , 1878 beri eşitlik ve egemenlik mücadelesi veren adsız kahramanlarımızı, direniş örgütleri ve TMT mensuplarımızı, mücahitlerimizi ve mücahidelerimizi bu vesileyle  merhum Liderimiz Dr. Fazıl Küçükü ,Kurucu Cumhurbaşkanımızı Rauf R. Denktaşı ve dava arkadaşlarını bu vesile ile minnet ve şükranla anıyorum.

Geçmiş yıllarda yaşadıklarımızı yeniden yaşamak istemiyorsak , 1974 Mutlu Barış Harekatıyla  sahip olduğumuz   özgürlüğümüze , bağımsızlığımıza  ve egemenliğimizin teminatı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine  sahip çıkarak  , anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde KKTCnin tanınmasını sağlamak için  daha fazla geç kalmadan BM, AB, ABD, İngiltere ve diğer büyük güçler nezdinde çalışmalarımızı başlatmalıyız......

 

Bu anlattıklarımı; sayın Ahmet Tolgayın “1958in Belgesel Öyküsü ‘Şahinler Yılı, Erten Kasımoğlunun Denktaşın anılarına yer verdiği “Eski Günler Eski Defterler”, Ahmet C.Gazioğlunun “Enosis Çemberinde Kıbrıs Türkü” , Sabahattin İsmailin “150 Soruda Kıbrıs Sorunu” ve  Mehmet Salih Emircanın “KKTCde Tören, Bayram ve Anma Günleri”  isimli kitaplardan  ve mevcut birçok diğer benzeri  yayınlardan daha geniş olarak  okuyabilirler.