DR. FAZIL KÜÇÜK

Bu Ayıp Ne Zaman Bitecek?

Yıllardır nöbetçiden yoksun ve bakımsız halde bulunan Anıttepe’de yangın çıktı. Gençlerin bölgede ateşle oynadıkları sırada başlayan yangın, Anıttepe’yi çevreleyen ağaçlara sıçradı. Alevlerin yakındaki konutlara ulaşması önlenirken, yaşanan bu olay, Anıttepe’nin güvenlik sorununu bir kez daha gündeme taşıdı Devlet yetkilileri özellikle Anıttepe’de nöbetçi bulundurulması talebine yıllardır kulak tıkıyor, duyarsız davranıyor. Bu vurdumduymazlık, “büyük ayıp” ve “vefasızlık” olarak nitelendiriliyor

Abone Ol

Anıttepe’ye giden dört gencin ateşle oynadıkları sırada kuru otların alevlenmesiyle başlayan yangın, Anıttepe’yi çevreleyen ağaçlara sıçradı.
Polis Genel Müdürlüğü ve Orman Dairesi itfaiye araçlarının kısa sürede müdahalesiyle, yangının yakındaki konutlara ulaşması önlendi.
Ancak bu yangın, yıllardır nöbetçiden yoksun ve bakımsız halde bulunan Anıttepe’nin güvenlik sorununu bir kez daha gündeme getirdi.
Kıbrıs Türkünün Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün, Hamitköy Anıttepe’deki mezarı uzun zamandır bakımsızlık yüzünden dökülmeye başlamış,
etrafı da boş içki şişeleri ve çöplük haline gelmiş, adeta kaderine terk edilmişti.
Bazı kendini bilmez kişiler, anıt mezar bölgesinde içki içerken, bazı sorumsuz kişiler de bölgeye moloz yığını bırakıyor. Anıttepe’nin güvenlik sorunu da yıllardır giderilmiyor.
Anıttepe’de geçmişten bugüne yaşanan türlü olumsuzluklar, anıt çevresinin kirliliği ve bekçi olmaması, toplum liderine duyulan saygı açısından da acı acı düşündürüyor.
Anıttepe için “Toplum Liderimize ait” demeye utanır hale gelinirken, ülkeyi yönetenler de liderinin anıt mezarını temizlemekten, nöbetçi bulundurmaktan aciz hale gelmiş durumda.
“Büyük ayıp” olarak nitelendirilen bu durum, bölge halkının da tepkisini çekerken, ülkenin özgürlüğü için mücadele etmiş bir liderin mezarının bu halde olması üzüntü veriyor.
Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türkü’nün varoluşu için verdiği mücadelenin bu şekilde karşılık görmemesi gerektiğini söyleyen bölge sakinleri “Etrafta bira şişeleri, çerez kutuları ve poşetleri bulunuyor. Buraya bir bekçi konması şart” diye konuşuyor.
Bölge halkı “Belki de Dr. Küçük bizi o Hamitköy Tepeleri’nden bizim vefasızlığımıza ve yozlaşmışlığımza dudak bükerek ve kederlenerek bakıyor” şeklinde tepkilerini dile getiriyor.
Dr. Fazıl Küçük Vakfı’nın bu konuda devlet nezdinde yaptığı girişimler ise sonuç vermiyor. Devlet yetkilileri özellikle Anıttepe’de nöbetçi bulundurulması talebine yıllardır kulak tıkıyor, duyarsız davranıyor.
Dr. Fazıl Küçük’ün anısını yaşatmak ve Lidere duyulan saygı gereği olarak Dr. Fazıl Küçük Anısını Yaşatma Yasası, 15 Aralık 1997’de yürürlüğe girmişti.
Yasa’nın amacı, Kıbrıs Türk Toplumunun Lideri ve Varoluş Mücadelesinin Öncüsü Dr. Fazıl Küçük’ün adını ölümsüzleştirmek, mücadelesini gelecek kuşaklara aktarmak ve anısını kuşaktan kuşağa yaşatmaktı.
Ancak Yasa’nın ilgili maddelerinin gereği bugüne kadar hükümetler tarafından yerine getirilmedi.
 
Şimdi HALKIN SESİ olarak sormak istiyoruz:
 
Özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türkü’nün varoluşu için verdiği mücadelenin karşılığı bu mu?
 
Bu vefasızlık ortadayken devletin tepesindekiler, bulundukları makamları kullanarak liderimiz ve şehitlerimiz üzerinden nutuklar patlatırken hiç utanmıyor mu?
 
Devlet yetkililerinin toplam 30’a yakın koruması, “işe gitmeyen” onlarca danışmanı varken, Anıttepe’de bir nöbetçi bulundurulmasının mazereti ne olabilir?
 
Gençlerimizin millî mücadelemize ışık tutan Anıttepe’de ve oradaki müzede öğrenecekleri çok şey varken kapısına kilit vurulmasının makul bir izahı olabilir mi?
 
Torpiller, şaibeli ihaleler, yolsuzluklar, sınavsız münhalsiz partizanca istihdamlar sürerken, bu sorumsuzluk örneğini gösteren ilgililer hakkında soruşturma açılmasını istemek kutsal değerlerimizin korunması adına gerekli değil midir?