28 Haziran 2017 Çarşamba günü Crans Montana’da başlayan ve 30 Haziran Cuma günü sürece dahil olan BM Genel Sekreteri Guterres süreci çok yavaş ilerlemesinden şikayetçi olmuş ve “Çözüm çok çok zor” demişti. Neticede Guterres 5 Haziran Çarşamba günkü 2’nci gelişinde de tüm uğraşlarına Anastasiadis’in masayı terk etmesinin ardından bir süre sonra 7 Temmuz Cuma sabahı saat 03.30’da yaptığı açıklama ile süreci sonlandırılıyordu.
Rum-Yunan ikilisinin yapmış olduğu açıklamalara bakılırsa görüşme masasının dağılmasına “Güvenlik ve Garantiler” neden oldu…
Nitekim GKRY Başkanı Anastasiadis : “Konferansın başarısızlığından Türkiye’yi sorumlu tuttu ve “Türk tarafının, garanti anlaşmalarının ve müdahale haklarının devamı ve Türk askerinin adada kalmasında ısrar etmesi sebebiyle sonuca varılamamıştır” diye iddia ederken Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias ise “Türkiye’nin Kıbrıs’ın tamamına müdahale hakkının kabul edilmesi mümkün değildi” dedi.
Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Guterres’e verdiği önerilerde: “Garanti Anlaşması ile müdahale hakkı ve İttifak Anlaşması çözümün ilk gününden kaldırılmalı… Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların kendilerini güvende hissedebileceği bir güvenlik sistemi olmalı ve garantör güçler bu sistemi denetlememeli veya uygulamamalı”… Yaklaşık 2000 kişiden oluşacak bir uluslararası güç olmalı. 1960 Anlaşmaları temelindeki Türk ve Yunan Alayları çekilmeli. Çekilme 18 ay içinde olmalı. Bu noktada AB de rol almalı…Askerin büyük bir bölümü ilk günden çekilmeli…” şeklinde idi.
Önerilerinin toprak başlığında da Anastasiadis, “Rum tarafının sunduğu haritaya uyulması ve 90 ile 100 bin arasında Rum göçmenin köylerine geri dönmesine olanak tanınması gerektiğini” savunuyordu.
Rum tarafının Konferansın başarısız olması konusunu sadece asker ve güvenlik konularına bağladığını ve bunun doğru olmadığını ifade eden KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı: Güvenlik ve garantiler başlığı konusunda şunları anlattı: “uygulama, yeni düzen yerleştikçe sistem çalıştıkça yeni güvenlik unsurlarının devreye girmesi ve tek yanlı müdahale hakkı gibi kavramların da makul süre sonrasında yeniden gözden geçirilmesine imkan veren anlayışların hakim olması için öneriler yaptık… Bizden ilk günden “sıfır asker, sıfır garanti” istemeyin, bu süreç için o yöne doğru gidebilir, söylemlerimize rağmen maalesef bu konudaki ısrarlı tutumlarından bir an bile vazgeçmediler” dedi.
“Rumların çabalarının hep göz boyamaya yönelik” olduğunu ve Kıbrıs Türk halkının kaygılarını anlamak istemediklerini” ifade eden sayın Akıncı, “Kıbrıs Türk halkının bir referandumda sıfır asker, sıfır garantiye oy vermeyeceğini anlata anlata dilimizde tüy bitti. Bir türlü anlayamadılar” dedi.
Toprakla ilgili konularda da sayın Akıncı “Rumların Değirmenlikten Yeniboğaziçi’ne kadarki alanı isterken dönüşümlü başkanlığı ise ancak toprakta kendilerinin sunduğu haritayı ve “sıfır asker, sıfır garanti”yi Türk tarafı kabul ettiği taktirde dönüşümlü başkanlığa evet diyebileceklerini söylediler” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun; daha konferansın ilk gününde yapılacak bir anlaşmanın ertesi günü Adadan önemli bir miktar asker çekebileceğini, çözüm sürecinin izlenmesiyle birlikte, her şey yolunda giderse, sadece sembolik düzeyde asker bırakabileceğini Garanti Anlaşmalarının günün koşullarına göre yeniden değerlendirebileceğini ortaya koymasına rağmen Rum tarafı bu açılımları yeterli bulmadı ve de garanti sisteminin geleceğini görüşmeyi kabul etme teklifine anında hayır denildi…
Sonuç olarak; Anastasiadis “Crans Montana’ya işgale son vermek, Türk askerinden , Türk garantisinden kurtulmak için gidiyoruz” derken KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı: “Sıfır garanti , sıfır asker talebiyle bir yere varılamaz” diyordu.
Neticede Rum-Yunan ikilisi masayı terk etti. AB’nin şımarık çocuğu Güney Kıbrıs ve Yunanistan; Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli, iki toplumlu adil ve kalıcı bir siyasi çözümü istemedi, çünkü Kıbrıs Türk halkının acilen siyasi çözüme muhtaç olduğunu düşündüler ve de başkanlık seçimlerinden sonra yeni bir görüşme süreci hayal ettiler.
Neticede onlar hayal etmeye devam ederken ortada ne federasyon kaldı, ne federasyoncuk!... Şimdilerde Rum-Yunan ikilisi Bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni tanımaya hazırlansın…..