Megali-İdea

Megali-İdea  çerçevesinde Kıbrısın Yunanistana ilhak edilmesini ifade eden Enosis, Megali İdea haritasının Bükreşte  çizildiği 1791 ve Viyanada  yayınlandığı 1796  yılından beri gündemde olan bir konudur. Bu anlamda, Kıbrıs sorununun bu tarihten itibaren var olduğu söylenebilir.

Kıbrısta Yunan Kilisesi, Patrikhane ve Yunan hükümeti tarafından desteklenen Enosis hareketleri , bu idealin yıllar boyunca  Kilise ve okullarda  genç beyinlere aşılanması sonucu Kıbrısın başına büyük felaketler gelmesine  neden olmuştur.

1878de Kıbrısa İngiliz Bayrağı çekilirken Rum Ortodoks Kilisesi adına konuşma yapan  Kitium Piskoposu  Kiprianos İngiliz Sömürge Yönetiminden  İyonya Adalarında olduğu gibi İngiliz Yönetiminden  Enosise giden yolda beklentileri olduğunu dile getirirken Rum halkı da Enosis naraları atıyorlardı.

İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde Rumlar, Enosis hedefleri doğrultusunda  uygun bir çalışma ortamı bulur.

Megali İdea hayalleri  çerçevesinde  Rum Kilisesi 1931de “ENOSİS” diye bayrak açmış, İngiliz Vali Konağını yakmış,  ayni kilise 1955-1958 yılları arasında “ENOSİS” diye diye yüzlerce Türkün, yüzlerce İngilizin ve hatta yüzlerce Rumun kanına girmişti….

18 Ekim 1950de Makarios, Başpiskopos seçildiğinde Fenoremeni Klisesinde   yapmış olduğu konuşmada “İsanın huzurunda yemin ediyorum ki, tek hedefim Kıbrısın Yunanistana bağlanmasıdır ve bu hedefe ulaşmak için yaşamım boyunca mücadele edeceğim” diye yemin etmişti.

Kıbrıs Türk halkını yok edip adayı Yunanistana bağlamak için kurulan EOKA için   ilk gizli görüşmeler 2 Temmuz 1952de Atinada Makariosun başkanlığında yapılmıştı. Bunun ardından 7 Mart 1953de bir “İhtilal Konseyi” kurulmuş ve bu Konseyin kurucuları “Enosis Yemini” etmişlerdi.

1954 ün ilk aylarında Yunanistan hükümetinin bilgisi dahilinde Kıbrısa gizli silah sevkiyatı başladı ve Grivas  9 Kasım 1954de gizlice Baftan  adaya çıktı. Yunan Dışişleri Bakanı Stefanopulosun direktifi  ile Makariostan aldığı emirle 1 Nisan 1955de EOKA ilk bombalarını patlatarak eyleme geçilmişti.

1955-1958 yılları arasında yüzlerce Türk şehit olurken, 100 İngiliz yanında yüzlerce Rum da EOKAnın kurşunlarına hedef oluyordu…

Rumların Enosis talepleri karşısında Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkına sahip çıkması , Rumların tek yanlı bir Enosisin gerçekleşmesi olasılığını ortadan kaldırmıştı.

Rumların Enosis isteklerine karşı Kıbrıs Türkünün Taksimi savunması üzerine orta yol olarak Kıbrısın bağımsızlığı fikri doğmuş ve 11 Şubat 1959 Zürih ve 19 Şubat 1959 Londra anlaşmaları imzalanmıştı.  Bu anlaşmaları anavatanımız Türkiye Başbakanı  Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Karamanlis, İngiltere Başbakanı Macmillan , Kıbrıs Türk Toplumu lideri sayın Dr. Fazıl Küçük ve Rum Toplumu lideri Makarios imzalamışlardı. Ancak 1959da Londra   anlaşmalarını imzalarken  Makarios “ENOSİSi düşünüyordu. Bu tarihi bir gerçekti ve bir bakıma Karamanlisin telkinleriyle imzalamıştı….

1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarına uygun olarak  hazırlanan  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti   Anayasası yanında  Garanti ve İttifak anlaşmalarının yürürlüğe girmesi   ile iki uluslu , bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti doğmuştu. Kıbrıs Cumhuriyeti  fonksiyonel federatif bir ortaklık Cumhuriyeti idi. 

Bu Cumhuriyette bağımsızlık ve egemenlik  Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarına  ortaklaşa verilmişti.1960  Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasındaki esas, bir ulusal toplumun diğerine hükmedemeyeceği idi.

Zürih ve Londra Anlaşmalarına ek olarak , Kıbrıs, Türkiye,Yunanistan ve  İngiltere arasında imzalanan Garanti  Anlaşmasının  I. maddesinde , “Kıbrıs Cumhuriyeti  herhangi bir devletle tamamen  veya kısmen herhangi bir siyasi veya iktisadi  birliğe katılmamayı taahhüt eder. Bu itibarla herhangi bir devletle  birleşmeyi veya adanın  Taksimini doğrudan doğruya veya dolaylı olarak teşvik edecek her nevi hareketi yasak ilan   eder” denilmektedir.

Ancak Makariosun aklında Enosis vardı!.. Makarios, 13 Aralık 1959da bağımsız  Kıbrıs  Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçildiğinde  de “Kıbrıs Cumhuriyeti Enosise sıçrama tahtasıdır. Kıbrıs Cumhuriyetini kullanarak Enosisi gerçekleştireceğiz” demişti.

Kıbrıs Türk halkının 1960 öncesi Enosise karşı verdiği mücadele ile adanın Yunanistana bağlanması önlenmiş ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin doğmasını sağlamıştı.

Nitekim, Rum General Karayannisin ifadesine göre Ağustos 1960da imzaladığı anlaşmanın ardından Cumhurbaşkanı Makarios , EOKAcı İçişleri Bakanı Yorgacise verdiği talimat , “Rumları silahlandır ve savaşa hazırla” demişti. Karayannise  göre 3 yıl içerisinde Makarios , kafi derecede silahlandığının bilinci içinde savaş emrini vermiş ve 21 Aralık 1963e işte böyle  gelinmiştir.

1960-1963 döneminde  Makarios Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak değil de  Rum halkının dini ve milli lideri olarak hareket ettiğini görüyoruz. Makarios bu  üç yıllık süre içinde , her hafta bir EOKAcının  büstünü açmış  ve Enosis  nutku çekmişti.

Nitekim bu dönemde Rumların ; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantörlüğünde kurulan  Kıbrıs Cumhuriyetini  Enosise  giden  yolda bir sıçrama tahtası  olarak gördükleri iyice su yüzüne çıkmıştı.

Rumlar, 21Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla uygulamaya koydukları Akritas Planı çerçevesinde  Enosis için Kıbrıs Türk halkının  kanına  girilmiştir. 1963-1974 döneminde 103 Türk köyü ENOSİS adına yakıldı ve yıkıldı,  203 Türk ENOSİS için kurşuna dizildi.

Makarios “Hedefimiz değişmeyen bir hedeftir ve bunun adı ENOSİStir diye  haykırıyordu. Bilmeliyiz ki  Megali İdea hayali çerçevesinde hayat bulan ENOSİS , Türk vatanının bütünlüğüne yöneltilmiş bir davadır. İzmir,Yunanlılar tarafından 15 Mayıs 1919da bunun için işgal edilmişti.Yunan orduları Anadoluya “ Megali idea” hayalini tahakkuk ettirmek için saldırmışlardı.

Kıbrıs şimdiki hedefleri , ya ileride!...

Kıbrıs Türk halkı , Kıbrısın idaresinin  İngiltereye verildiği 1878den beri Enosise karşı mücadele etmektedir. Kıbrıs Türkiyenin milli davasıdır.  Rum-Yunan ikilisinin ENOSİS mücadelesini Türklük dünyası iyi değerlendirmelidir.

Yunanistanın seneler sonra  Lozan dengesini tamamen ortadan kaldırmak amacıyle 15 Temmuz 1974de Kıbrısta Makariosa karşı  düzenlediği darbe ile   ENOSİSi gerçekleştirmek istemişti.    Sampsonun  Cumhurbaşkanlığına getirmesinin ardından 2 gün sonra Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan edilmişti. Ancak Rum-Yunan ikilisinin hayalleri anavatanımız Türkiye uluslar arası anlaşmalar çerçevesinde düzenlemiş olduğu    20 Temmuz 1974de  Barış Harekatıyla  akim bırakılmıştır.

Kıbrıs Türk Halkı, kendi Bağımsız devleti KKTCni  15 Kasım 1983de ilan etti. KKTC bir haktır , üzerinde şehitlerimizin canı ve kanı vardır. BM,AB, ABD, diğer büyük güçler  Kıbrıstaki  bu gerçeği görmek istemiyorlar.

Megali-İdea yemininin  8. Maddesinde yer alan , Kıbrısın Yunanistana ilhakı (Enosis) hedefini kendilerine  vizyon olarak belirleyen ve yüzyıllardan   geri atmayan ve Girit örneğinde olduğu gibi Kıbrıs Türklerini zaman içinde adadan göndermeyi amaçlayan Rum-Yunan  ikilisi gerek dini ve gerekse siyasi yöneticilerle bunu gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.

 

Günümüzde Rumlarda değişen bir şey yoktur. Helenizmi Kıbrısa yaymak istiyorlar. BM ve AB de onlara destek veriyor.BM ve AB öyle istiyor diye Birleşik Kıbrıs ve/veya Federasyon  şemsiyesi altında  buluşursak, Kıbrısta iki bağımsız ve egemen devlet temelinde  bir anlaşma olmaz ve KKTCnin tanınması sağlanmazsa Kıbrıs Türk halkı   azınlık bir cemaat  durumuna  düşürülmüş olacak ve Girit misali yok olmaktan kurtulamayacaktır. Bu böyle bilinmelidir…