Kıbrıs Türk halkı Annan Planını okumadan , başkalarının kendine söylediklerine inanarak, diğer büyük güçlerin; Türklerin “evet” , Rumların “hayır” demeleri halinde
Kıbrıs Türk halkı Annan Planını okumadan , başkalarının kendine söylediklerine inanarak, diğer büyük güçlerin; Türklerin “evet” , Rumların “hayır” demeleri halinde izolasyonların ve ambargoların kaldırılacağına ve KKTCnin tanınacağı vaatlerine inanarak ve güvenerek “evet” dedi ve hayatının hatasını yaptı…
ABD , Kıbrıs Türk halkının verdiği “evet” için yapmış olduğu yorumda : Madem ki Annan Planına “evet” dediniz, “ bundan sonra ayrı devlet, ayrı egemenlik istemeyiniz. Bu sizin iradenizdir… Türkiye de sizi bu çizginin altında tutmalıdır demeye başladı…
Halbuki Annan Planı öncesinde büyük güçlerin verdikleri sözler vardı:
AB, Annan Planı referandumu öncesinde halkımıza , “siz yeter ki evet deyiniz , Rumlar hayır derse size uygulanan ambargolar kalkacak , devletiniz tanınacak , limanlarınız dünyaya açılacak , dünya ile bütünleşeceksiniz ve Kıbrıs sorunu Türkiyenin önünde engel olmaktan çıkacak” demişlerdi.
Kıbrıs Türk halkı verilen bu sözlere vaatlere inandı, güvendi ve maalesef “evet” dedi !... Aradan 11 yıl geçmiş olmasına rağmen hala daha verilen sözler yerine getirilmemiştir. Kıbrıs Türk halkı dünyaya adalet dağıtıyorum diyen ABne inanmanın ve güvenmenin cezasını çekmektedir.
28 Mayıs 2004de BM Güvenlik Konseyine BM Genel Sekreteri Annanın hazırladığı raporunda yer alan “Kıbrıs Türklerinin üzerindeki izolasyonların kaldırılması” çağrısını gündeme getirilmesi halinde Rusyanın “veto” edeceğim tehdidinde bulunması üzerine hiç kimse dikkate almadı ve unutulup gitti…
Kıbrıs Türk halkı kapalı kapılar ardında verilen sözlere bir kez daha asla inanmayacaktır!...
Annan planı referandumunda ‘hayır diyen Rumlar ise bir hafta sonra 1 Mayıs 2004 itibarıyla ABne tam üye olarak kabul görmüşlerdi. Yani Rumlar, “hayır”ın bedelini ödemesi gerekirken bir de ödül almış oluyordu…
Kıbrıs Türk halkı o günde verilen tüm sözlere rağmen mağdur edilmiş ; BM ve ABnin tüm ortaklık taahhütlerine rağmen , büyük güçlerin verdikleri sözlere rağmen insanlık dışı ambargolar ve izolasyonlar halen devam etmektedir. Ekonomik ve siyasal ambargolar daha ne kadar devam edecek. Rumlar zamana oynamaktadırlar. Rumlar, Kıbrıs Türk halkının teslimiyetini beklemektedirler….
Kıbrıs Türk halkının , Kıbrıs Rum halkına eşit ayrı bir egemenlik hakkı ve ayrı self-determinasyon hakkı vardır.Ancak Rumlar, Kıbrısta tek halk olduğunu ve sadece kendilerinin self-determinasyon hakkı olduğunu savunmaktadır.
ABD , her fırsatta sesini yükselterek Türkiye mükellefiyetlerini yerine getirsin, önerilerinizi Rumların kabul edebilecekleri hale getiriniz diyor…
Rum eski liderlerinden Hristofyas: İktidarda olduğu günlerde; “…EOKAdan ilham alıyoruz!.. Biz meşru hükümetiz… Egemenlik bizdedir… Kıbrısta tek halk ve tek devlet vardır…. Türkiye bizi tanımak zorundadır….Akdenizde bölgemizdeki tüm doğal kaynaklar bizimdir…Ülkemiz işgal atındadır… Türk askeri dışarı… Yerleşikler dışarı… Garantilere gerek yok ….” diyordu.
Gelinen aşamada Kıbrıs Türk halkı gerçekleri görmüştür. Kıbrıs Türk halkı %75e varan bir oyla KKTC yaşatılmalıdır, garanti anlaşmalarından , egemenliğimizden , mevcut hudutlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçemeyiz” diyor.
Günümüzde Kıbrıs Türk halkı Rumun boyunduruğu altına girmek istemiyor. Kıbrıs Türk halkı iki egemen devlet ve bağımsız devlet istiyorum diyor. ABDnin ve diğer büyük güçlerin oyununa gelmeyeceğim diyor. Kıbrıs Türk halkı devletime ve egemenliğime sahip çıkacağım diyor. Hiçbir güç beni yeniden aldatamaz diyor.
Rumların %65i Kıbrıs Türk halkı ile birlikte yaşamak istemezken , Kıbrıs Türk halkının %75i Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak isterken hala daha dıştan gelen baskılarla iki halk zoraki olarak Federasyon çatışı altında birleştirilmeye çalışılıyor….
Gün bizi teslim almaya yönelik çalışmalara karşı birlik ve beraberlik içinde hareket etme zamanıdır. Gün, Kıbrıs Türk halkının sesini yükseltme zamanıdır… Gün, Annan Planına ve benzeri Planlara gereken cevabı verme zamanıdır. Gün eşitliğimize ve egemenliğimize sahip çıkma zamanıdır.Gün KKTCni yaşatmak, tanıtılmasını ve tanınmasını sağlamak zamanıdır. Daha neyi bekliyoruz?...