“İrademize saygı gösterin”

Bazı sendika, örgüt ve siyasi partiler, TBMM’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili tezkeresine Elçilik önünde tepki gösterdi: “Adamızın kuzeyi alt yönetim haline getirildi. Rüşvet, yolsuzluk, yağma, kara para aklamalarla bataklığa çevrilen adamızın kuzeyindeki bu statükodan nemalanan üst düzey siyasiler, sermaye ve işbirliği içinde oldukları mafya, bu düzenin devamını sağlama, çabasındadır”

Bazı sendika, örgüt ve siyasi partiler bir araya gelerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Kıbrıs konusuyla ilgili onaylanan tezkereyi protesto etti.
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği önünde dün bir araya gelen topluluk, basın açıklaması yaparak, söz konusu tezkerenin “geçerli ve kabul edilebilir olmadığını” savundu.
Basın açıklaması Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem tarafından okundu. 
“Statükodan nemalanan üst düzey siyasilerin, sermayenin ve iş birlikçilerinin Kıbrıs Türk halkının uluslararası hukukun dışında kalması çabası içinde olduğu” iddia edilen açıklamada, şu çağrıda bulunuldu:
“Geçtiğimiz Temmuz ayında, TBMM genel kurulunda Kıbrıs
sorunuyla ilgili bir tezkere onaylanmış ve bu tezkerede iki devletli çözüm
kararı alınmıştır. Biz Kıbrıslı Türklerin iradesini yok sayan, uluslararası hukuku, anlaşmaları yok sayan bu tezkere ne geçerli ne de kabul edilebilirdir.
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere 15 Ağustos 1960 tarihinde
Garantörlük Anlaşmasına imza atmış, Kıbrıs Cumhuriyetinin bağımsızlığını,
toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini korumayı taahhüt etmişlerdir. Ancak bu taahhütte bulunan garantörler Enosis (başka bir devletle birleşme) veya Taksim’i (bölünme) de yasaklayan bu anlaşmaya uymamıştır. Yaşanan çatışmalar ve savaşlarla ada halkı çok acılar çekmiş, kan, gözyaşı dökmüş, kayıplar yaşamış, evinden, yerinden olmuştur. Adamızın kuzeyi asimilasyon, entegrasyon politikalarıyla alt yönetim haline getirilmiştir. Varoluş mücadelesi veren biz Kıbrıslı Türklerin taşıma nüfusla, vatandaşlıklarla, müdahalelerle iradesi elinden alınmaya çalışılmaktadır. Rüşvet, yolsuzluk, yağma, talan, insan kaçakçılığı, kara para aklamalarla bataklığa çevrilen adamızın kuzeyindeki bu statükodan nemalanan üst düzey siyasiler, sermaye ve işbirliği içinde oldukları mafya, bu düzenin devamını sağlama, adanın kuzeyinin uluslararası hukukun dışında kalmasını sürdürme çabasındadır. Ayrılıkçı, hamasi söylem ve kararlar, BM Güvenlik Konseyi kararlarını tanımama ve mevcut statükonun devamını talep etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Bir kez daha hatırlatmak isteriz;
Biz Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi eşit ortağıyız. Egemenlik hakkımızdan taviz vermemiz söz konusu değildir. 77-79 Doruk Anlaşmalarına, yıllardır sürdürülen görüşmelerde ve en son Crans Montana’da uzlaşılıp anlaşılan noktalara bağlı kalıp ilerletilerek, görüşmelerin tekrar başlatılmasını, Birleşik Federal Kıbrıs’la sonuçlandırılmasını ve adamıza barış gelmesini istiyor, bu yönde mücadele ediyoruz. Bu doğrultuda ortaya koyduğumuz irademize saygı gösterilmesi gerekliliğinin bir kez daha altını çiziyoruz.”
Basın açıklamasının ardından, Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil de bir konuşma yaptı.
Elcil, Kıbrıs Türk halkının büyük bir varoluş mücadelesi verdiğini ancak şimdi yaşadığı sıkıntılarla, bir yok oluşla baş başa bırakıldığını savundu.
 
 
Daha Fazla Haber