21 Aralık 1963de görev yaptığı Koççinodrimitya Polis Karakolundan kaçırılarak, 28 Aralık 1963de
21 Aralık 1963de görev yaptığı Koççinodrimitya Polis Karakolundan kaçırılarak, 28 Aralık 1963de başından vurularak köyden 2 km uzaklıktaki 18 kuyudan birine atılan ve kalıntıları yakın geçmişte bulunan kayıp şehidimiz Hasan Nural Cevdet Ezelin naaşı 52 yıl aradan sonra 17 Kasım 2015de İsmail Safa Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Lefkoşa Mezarlığındaki şehitliğe , askeri törenle defnedildi. Tören sonunda tabutun sarılı olduğu bayrağı teslim alan ve şehidin ismini taşıyan kardeşi oğlu Nural Ezel, bayrağı halası Meral Tektana verdi….
Artık Hasan Nural Cevdet Ezelin yakınlarının ve sevenlerinin dua edebileceği bir yeri var…Şehit Hasan Nural Ezelin ailesi yıllar sonra şehitlerinin bir mezarı olmasının buruk sevincini yaşarken yıllarca yaşadıkları acının da tarif edilemez olduğu bir gerçektir. Rumlara göre Hasan Nural Cevdet Ezelin suçu büyüktü!. Ezelin suçu neydi? Onun “tek suçu Türk olmaktı”...
Rahmetli Kayıp şehidimiz Ezelin kız kardeşi ve eniştesi Meral-Ertan Tektan yılların eskitemediği yakın aile dostumuzdur. Hasan Nuralın nasıl şehit edildiğini ve şehidimizden kalanların nerede ve nasıl bulunduğunu şöyle anlatıyorlar. Meral Tektan : “…Kardeşim Koççinodrimitya Polis Karakolunda polis olarak görev yapmaktaydı. Kaybolduğu zaman 25 yaşındaydı. 21 Aralık 1963 tarihinde görev yaptığı Polis Karakolunu basan EOKAcılar kardeşimi ellerini arkadan bağlayarak götürmüşler ve 1 hafta sonra da başından vurarak kuyuya atmışlar…. O günde Polis Karakoluna gelen bir Rum kardeşime, köyden kaçınız EOKAcılar sizi vuracak demiş. Yanındaki polis arkadaşı kaçmış, o kaçmadı...
EOKAcıların abimi alıp götürenleri gören bir Rum varmış o da bunu 10 yaşlarındaki çocuklarına anlatmış. Çocuklardan biri bu olayın geçtiği yeri 3 yıl önce Kayıp Şahıslar Komitesine anlatmış. Kayıp kardeşimin yerinin bulunması böyle oldu . 17 Kasım Salı günü Kayıp Şahıslar Komitesinden Zühre hanım beni ev telefonumuzdan aradı ve yıllardır beklediğimiz acı gerçeği söyledi. Ertesi gün de evimize kadar gelerek bize kemiklerinin 2012de bulunduğunu ancak DNA testlerinin yeni sonuçlandığını söyledi…
Abimin kalıntıları bulununca içim burkuldu. Abimin bulunmasını çok isterdim ama çok da sevinemiyorum, çünkü üzüntüm ağır basıyor…. Abim kaydolduğu zaman babam hayatta değildi. Annem ve biz beş kardeş yıllarca gözyaşı döktük. Rahmetli annem ölünceye kadar onun adını sayıkladı, durdu. Göz yaşları yıllarca dinmedi. Ölürken bile son sözleri yetiş Nural yetiş oldu… Neler çektiğimizi ancak yaşayanlar anlayabilir. Acımız dinmiş değildir, ama en azından şimdi bir mezarı olduğunu biliyoruz…” diyor…
Şimdi bakıp görüyorum da çözüm isteyen çok var. Rumlarla bir arada yaşayalım diyenler var. Ama ben böyle bir çözümü hiç istemem . Eskiye dönmek ve yine Rumlarla birlikte yaşamak istemem. Bu acı yüreğimde bir alevdir. Her geçen gün büyür, kin ve nefret doluyum…” dedi.
Kayıp şehidimizin eniştesi Ertan Tektan: “Hasan Nuralın kalıntıları , bir Rumun ihbarı üzerine 2012de Koççinodrimityada görev yaptığı Polis Karakolundan 2 km uzaktaki bir tepede 18 kuyudan birinde diğer 4 Türkün kalıntılarıyla birlikte bulunmuş. Kalıntıları görmek için Lefkoşada Metehan bölgesinde “Kayıp Şahıslar Laboratuvarı”na gittik. Kalıntılar olarak kemiklerini, ayakkabılarını ve ellerini bağladıkları ipi gördük…
Şimdi sık sık bazı Kıbrıslı Türk ve Rum toplumsal örgütleri barış ve bir arada yaşamak için birlikte çeşitli etkinlikler yapıyorlar. Hatta Slovakya Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliğinin himayelerinde her ay bazı Türk ve Rum siyasi partileri toplantılar düzenleyerek etkinlikler yapıyorlar ve Kıbrısın yeniden birleşmesini istiyorlar. Sormak lazım Çekoslovakya 1992de Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti diye niye ikiye bölünmüşlerdi!... Dün kendileri ayrıldı, şimdi bugün neden bizim birleşmemizi istiyorlar? Bunu bir başkası söylesin …” dedi.
Bu yaşananlar , insanın yüreğini sızlatan bir trajedi değil de nedir? BM Barış Gücünün bulunduğu bir ülkede öldürülen , toplu mezarlara konulan Türkler oldu, garantör ülkelerin varlığına rağmen gerçekleştirilen cinayetler oldu….Herkesin gözü önünde EOKAnın işlediği bu cinayetlerin hesabını Dünya Kamuoyu , BM ve diğer büyük güçler sormadı, soramadı!...
Kıbrıs sorununa çözüm arayışları devam ederken “çözüm , hemen şimdi”, “Barış engellenemez” diyenler var, “Garanti Anlaşmaları”na gerek yok diyenler var. Acaba bu düşünceler nereden kaynaklanıyor, dersiniz!...
Kardeşini, babasını , oğlunu kaybedenler vardır…. Geç de olsa bazı kayıplarımızın bulunduğunu gören anne ,babalar, kardeşler var, ama göremeden göçüp gidenler de var….Şimdilerde ; kayıp yakınlarının akıbetini bilmeyen ama kapılarının çalışmasını bekleyenler vardır….
Bugün KKTCnin her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Bu vatan toprakları kanla ve acıyla yoğrulmuştur. . Kıbrıs Türk halkı vatanın ne demek olduğunu yaşayarak ve içinde duyarak öğrendi…Bu vatanın her karış toprağında göz yaşı vardır, acı vardır, kan vardır. Şehit kanlarıyla sulanan bu toprakların bir karışının dahi taviz olarak verilmesi düşünülemez….
Bu topraklar artık daha fazla acıyı kaldıramaz…. Kıbrıs Türk halkı vatanında barış ve huzur içinde , güven içinde yaşamak istiyor… Federal Devlet/ Birleşik Kıbrıs gibi siyasi çözümler ; Kıbrıs Türk halkını geleceğe taşıyamaz!… KKTC için mutlaka tanınma istenmeli, anavatanımızın etkin ve fiili garantisi devam etmeli, Türk askeri ebediyen KKTCnin teminatı olmaya devam etmelidir…
KKTCnin yer almayacağı, anavatanımız Türkiyenin garantörlüğünün devamının söz konusu olmayacağı bir siyasi çözümün Kıbrıs Türk halkı ve anavatanımız Türkiye tarafından kabul edilmeyeceği yetkililer tarafından dünya kamuoyuna açıklanmalıdır….
Kayıp Şehidimiz Hasan Nural Ezelin tüm değerli ailesine, yakınlarına ve sevenlerine bir kez daha Allahtan sabırlar diliyoruz…..