Gerilere dönüp baktığımızda hedefinin bağımsız ve egemen devletimiz  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olduğunu dile getirerek KKTC Cumhurbaşkanı seçilen sayın Ersin Tatar;  yakın geçmişte de Kıbrıs’ta garantör ülkelerden biri olan  İngiltere Hükümetine, “Kıbrıs Türk Halkının Egemen Eşitliğini ve Uluslararası Statüsünü” kabul etmesi çağrısında bulunarak “Kıbrıs’ta bir siyasi çözümün Egemen Eşitliğe  Dayalı, İki Devletli Çözüm Modeli” ile mümkün olduğunu yineleyerek bunun, Doğu Akdeniz’de istikrar sağlayabileceğini ifade etti.
Bu bağlamda uluslararası topluma kendisinin yürütmekte olduğu Kıbrıs’ta “İki Devlete Dayalı” yeni çözüm  vizyonunu destekleme çağrısını da yineleyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar “Uluslararası toplumun  ‘İki Devletli Çözüm’ vizyonuna desteğinin artmakta olduğunu gözlemlediklerini” belirtti.
Konuşmasında GKRY lideri Nikos Hristodulidis’e de mesaj gönderen KKTC Cumhurbaşkanı  sayın Ersin Tatar, Kıbrıs’ta çözümden yana olduklarını, adada yan yana yaşayan iki devletin işbirliğine dayalı bir çözüm istediklerini hatırlattı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı  sayın Ersin Tatar, Kıbrıs’ta iki devlete dayalı bir siyasi çözümün, adadaki refah seviyesini artıracağına olan inancını bir kez daha vurguladı.
Adadaki iki egemen devletin ekonomi, turizm, su kaynakları ve enerji gibi çeşitli alanlarda işbirliği yapılabileceğini belirten  Kuzey Kıbrıs Türk  Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelen suyun ve  Türkiye’den  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine kablo ile getirilmesi planlanan elektriğin  paylaşılması gibi konularda adada iki taraf arasında işbirliği yapılabileceği görüşünü yineledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında kablo çekilmesiyle adanın AB enterkonnekte sistemine  bağlanabileceğini ifade etti. Ekonominin gelişmesinin, elektrik sorununun giderilmesine bağlı olduğunu, her geçen gün elektrik talebinin artmakta olduğunu belirten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, Kıbrıs Rum tarafına, Türkiye üzerinden çekilecek kablo ile AB enterkonnekte sistemine bağlanması projesine destek vermesi çağrısında bulundu.
GKRY lideri Hristodulidis’e hitaben ise “Kıbrıs’ta bir siyasi çözüm bulursak bütün  Kıbrıslıların önünü açacağız” diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, ada etrafında bir çok enerji projesinin olduğunu ancak bu projelerin Türkiye üzerinden Avrupa piyasasına  ulaşmasında yaşanan bir çözüm olması gerektiğini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı  Müzakere Heyeti Üyesi ve Dış Basın Sorumlusu Kerem Haser de konuşmasında, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın göreve seçilmesinden kısa bir süre sonra kendi ofisine çağırarak iki devletli vizyonu açısından çok önemli bir döneme girileceğini ve her şeyi belge altına alarak bir kitap yazmaya başlamasını istediğini aktararak büyük bir onur duyduğunu söyledi.
Haser, 2 yıllık bir çalışmanın sonucu olan kitabın, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun ve müzakere heyetinin, proaktif politikasını konu aldığını ifade etti. Kitapta Kerem Haser, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığına seçildiği Ekim 2022 sonlarına kadar görevdeki ilk iki yıl boyunca yürüttüğü çalışmalarının  belgelendiğini ifade etti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Ergün Olgun ise konuşmasında,  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın Ekim 2020’de göreve gelmesinden bu yana “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm vizyonunu savunmakta olduğunu, bu vizyonun temelinde Kıbrıs Türk halkının Egemen Eşitliğinin, Eşit Uluslararası Statüsünün Kabul Edilmesi Olduğunu” belirtti.
KKTC Cumhurbaşkanı  Özel Temsilcisi Ergün Olgun, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın iki devletli Çözüm Vizyonunu, Kıbrıs sorununun tarihinde ve Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs’taki adalet mücadelesinde “Yeni Bir Sayfa” olarak nitelendirildi.
Gerçek şu ki; dünden bugüne Rum liderliği 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kabullenemediler. Daha da gerilere gidecek olursak, Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine dayalı olarak ilan edilen 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunu ve hele hele Garanti Antlaşmaları ile adaya ayak basan Türk Askerinin varlığını kabullenemediler. Çünkü, Türk askeri adada olduğu sürece Garanti Anlaşmaları devam ettiği sürece, Rum-Yunan ikilisi tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea  hayallerini gerçekleştiremeyeceklerini çok iyi bildikleri için de 1960 Anlaşmaları çerçevesinde var olan Garanti Anlaşmalarını  hiç  ama hiç hazmedemediler ve de kabullenemediler. Çünkü bu anlaşmalar  var olduğu sürece, Enosis’i gerçekleştiremeyeceklerinin bilinci içerisindedirler.
Bu nedenle de dünden bugüne  olası bir siyasi çözümde öncelikli hedefleri Garanti Anlaşmalarının İptalini Sağlamak ve de  Enosis’e Giden Yolu Açmaktır. Bu hayal değil de nedir?
Rum-Yunan ikilisinin  21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılarak Rum devletine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere Garanti Antlaşmaları çerçevesinde 16 Ağustos 1960’ta ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu hele hele  Garanti Antlaşmaları ile Türk Askerinin adaya gelişini hazmedememişlerdir.
Türk Askerinin Kıbrıs’taki varlığı nedeniyle Enosis’e giden yolu açamayan, hedefine ulaşamayan  Rum-Yunan ikilisi şimdilerde  “Garanti Antlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Adadan Gitmeli” demeye devam etmektedirler.
Rum-Yunan ikilisi, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türk halkına karşı başlattıkları Kanlı Noel silahlı saldırılarıyla yıkmışlardır. Kabul edilmelidir ki, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine dayalı olarak Türkiye, Yunanistan  ve İngiltere’nin garantörlüğünde kurulmuştu.
Ancak dün olduğu gibi bugün de bu anlaşmaları hiçe sayan Rum liderliği olası bir siyasi çözümle birlikte hedefleri Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ hakları ile Rum devletine dönüşen  ‘sözde’ Kıbrıs  Cumhuriyeti’ne yamalamaktır. Keza bu çerçevede Rum-Yunan ikilisi olası bir siyasi çözümle birlikte Garanti Anlaşmalarının iptalini ve Türk askerinin adadan çıkmasını hedeflemektedirler.
Bu nedenle  de Rum-Yunan ikilisi şimdilerde de;  birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ortadan kalkmasını sağlamak için; Kıbrıs’ta tek çözüm yolunun 07 Temmuz 2017’de Crans Montana’da kaldığı yerden Guterres çerçevesi ve iki taraf arasında üzerinde uzlaşıya varılmış tüm uzlaşılar temelinde yeniden başlaması için büyük çabalar harcamaya devam ederken iki devletli siyasi  çözüm tezinin kabul edilmesinin asla ve asla söz konusu olmadığını her vesileyle  uygulamaya devam ediyor.
Ama ne yazık ki  tek yumruk olmamız gerektiği bugünlerde;  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde özlenen birlik ve beraberlik yoktur!.. Akıllarınca aramızdaki ‘sözde’ Federasyoncular  “Adada tek siyasi çözüm yolunun iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı ‘federasyon’ olduğunu açık ve net bir şekilde seslendirenler vardır!.. Diğer bir değişle maalesef Rumlarla ayni siyasi çözüm modelini hayata geçirmeyi hedefleyenler vardır.
Geçmişe dönüp bakacak olursak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti de bir nevi Federasyondu!.. Ancak böylesi siyasi çözümlerde iyi niyet çok önemlidir. Bu iyi niyet ise Rum-Yunan ikilisinde hiç ama hiç yoktur. Rum-Yunan ikilisi dünden bugüne olası bir siyasi için Enosis’e gidecek yolu açmayı hedeflemektedirler.  İşte bunu için de ‘Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli Türk Askeri Adadan Gitmeli’ diyorlar.  Tarihin derinliklerine gidecek olursak Rum-Yunan ikilisin esas hedefi Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmektir, adamızı Yunan adası yapmaktır. 
Gerçek şu ki;  birlik ve beraberlik içinde  hareket eden Rumlar  Garanti Anlaşmalarının iptalini ve Türk Askerinin adadan çıkmasını hedeflerken,  Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamak iken, Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmek iken sözüm ona aramızdaki federasyoncular , adada iki bölgeli , iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı federasyonu hedeflemekte ve bu yönde ses vermektedirler!.. Diğer bir değişle  Rum liderliğinin politikasına hele bir dur diyeceklerine  Rumlarla ‘sözde’ Federasyon gibi bir  devlet çatısı altında yaşamayı hedefliyorlar!..
Kıbrıs Türk halkı bu oyuna gelemez ve de gelmeyecektir ve de birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak için mücadelesine devam edecektir.
Ne yazık ki; Kıbrıs Türk Halkı KKTC’de birlik ve beraberlik içinde hareket etmemektedirler.  Halbuki gerilere dönüp baktığımızda KTFD Meclisi oy birliğiyle aldığı kararla birlik ve beraberlik içinde hareket ederek 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmiştir.
Bu noktada önemli olan Kıbrıs Türk halkının vazgeçilmezi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yaşatılması ve tanınmasına her vesileyle vurgu yapmaktır  ve de her vesileyle Kıbrıs  Türk Halkının hedefinin  anavatanımız Türkiye’nin desteğinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olduğunu vurgulamalıyız..
Sonuç olarak ; Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..