Yıl 2006 !... 2006-2007 Futbol sezonu, UEFA Kupası 2nci ön eleme Turu  maçında  Apoel-Trabzonspor   maçı oynanıyordu. Tarih: 10.08.2006  . Ne oldu biliyor musunuz? “En İyi Türk Ölü Türktür” pankartı açıldı.  Kültürel bir etkinlikte bile   açılan bu pankartın  , iki halkın bir arada   yaşayamayacağının bir göstergesidir. Rum takımları Türkiyede çıktıkları hangi futbol  maçında böyle bir hareketle karşılaştılar. İşte bu kültür farkıdır!.. İşte bu iki halkın seviye farkını ifade etmektedir. İşte bu, iki halkının birbirine bakış açısını yansıtmaktadır… İşte bu, iki halkın  bir arada  yaşamasının  mümkün olmadığının  bir ifadesinin bir yansımasıdır.

Diğer bir konu şudur!...  Sen bir  Rum takımı olarak  ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetini temsilen  bu maça çıkıyorsun.   O halde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını asacak  ve  kendi Marşını söyleyeceksin. Ama nerede gezer!...Apoel , sahaya Kıbrıs Cumhuriyetini temsilen  çıkmışsa gereğini yapmak  durumundaydı.  Ama Yunan Marşı söyleniyor ve Yunan bayrağı  asılıyordu…  Ancak Trabzonspor söz konusu olunca   göndere Türk bayrağı bile  çekilmiyordu!... Bayrağımıza bile tahammül edemeyenler bizimle neyi paylaşabilecekler ki!... 

Sonra da KKTC gençlerinin   Rum  gençleri ile bir arada  yaşaması isteniyor…. Bir futbol maçını bile birlikte izleyemiyoruz, sonra da bir arada yaşamaktan bahsediyoruz, hadi oradan !..

KKTC bağımsız ve egemen bir devlettir ve de bu devletin varlığı   koruma altına alınmalıdır. Bağımsız ve egemen KKTC devleti silahla yıkılmadıkça bu devletin  görüşme masasında dürülemez, bunun da böyle bilinmesinde yarar vardır!... Bu konuda anavatanımız Türkiye ile sıkı bir işbirliği içerisinde çalışmalar yapılarak   KKTCnin büyük güçler tarafından  tanınması gündeme getirilmelidir…

Kapıların açılmasından itibaren bugüne kadar milyonlarca defa karşılıklı giriş çıkışlar oldu. Bu geçişlerde Kıbrıs Türk halkı  defalarca saldırılara uğradılar. Saldırıya uğrayan Kıbrıslı Türklere Rum gençleri bir taraftan  hakaretler yağdırırken diğer yandan da “Kıbrıs Yunan”dır diye haykırıyorlar.. Hatta IInci Cumhurbaşkanımız sayın Talat da  26 Mart 2014de Limasolda Konferans için gittiği salonda ELAMın saldırısına uğramıştı.

Yakın geçmişte, 16 Kasım 2015de de Güney Kıbrısta Kıbrıs Türklerine ve arabalarına karşı yapılan  saldırılar  kabul edilemez. Bu saldırıları kınayan BM Genel Sekreteri Ban, “liderlerin olayı kınamalarının  , gelecekteki birleşik Kıbrısta bu tarz olayların hoş görülmeyeceği yönünde işaretler taşıdığını  belirtti.

 Bildiniz sayın Ban, ne kadar da ileri görüşlüsünüz.  Bu saldırlar  olası bir Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyetinde her gün artan şiddetiyle devam edeceğinin  bir habercisidir. Dolayısıyla ne olur, iki halkın bir arada yaşamasını  içeren çözüm önerilerinde bulunmayınız bu bize yeter!... Anavatanımız Türkiyeye ve KKTCne  yaptığınız  baskıları artık durdurma zamanı gelmiştir.

Türk tarafında  bir Ruma yan gözle bakan oldu mu? Olmadı …. Farkımız işte burada…

GKRY Başkanı Anastasiadis, kendisinin kapalı bölge Maraşın  Güven yaratıcı Önlemler kapsamında  iade edilmesi önerisine karşılık Türk tarafının Timbu (Ercan)  Havaalanının BM gözetiminde açılması önerisinde bulunmasının GYÖleri bitirdiği” iddiasında bulundu. Habere göre Anastasiadis, Gazimağusaya ilişkin “hedeflerinin kapalı bölgeye değil, daha geniş alana  yönelik olması” şeklinde olduğunu  ifade etti.   Anastasiadis, röportajında “kapalı bölge Maraşın  ikamet edilmeyen bölgelerinin ve ara bölgenin  anlaşmanın ilk  gününden itibaren  iade  edilmesini istediğini” de vurguladı.

Sonuç olarak Anastasiadis, hala daha Kıbrıs sorununun  siyasi çözümü konusunda samimi değildir. Anastasiadisin sonuca gitme niyeti yoktur.  Anatasiadis, siyasi çözüme hazır değildir...

GYÖ konusu zaman kaybından başka bir şey değildir. Kıbrıstaki gerçekler ışığındaki siyasi çözüm dışında bir hedef konmamalıdır. Kıbrıs sorunu bir bütündür. Zaten siyasi bir çözüme varıldığında tüm sorunlarda çözüme  ulaşılmış olacaktır….

Günümüzde AB ve  ABD tarafından dillendirilmeye  başlanan “Ara Çözüm Tuzağı”na düşmemeliyiz.  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncıya bu konuda büyük görev düşmektedir. Siyasi bir çözüm adına bu yola girmemiz Kıbrıs Türk halkının intiharı olur!...

Rumların anlaşma ve uzlaşmaya niyetleri  olsa  ; öncelikle AKEL, 1966da gerçekleşen 11nci Kurultayında  ve de  26 Haziran 1967de  Rum Meclisinde oy birliği ile alınan  ‘ENOSİS kararlarının  ve de Rum Ulusal Konseyinin aldığı kararların iptalini gerçekleştirirler!...

 

Haydi böyle bir karar alsınlar da görelim bakalım , Rum Ortodoks Kilisesi ne diyecek ?