5 Kasım 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, Kıbrıslı Türk ve Rum öğretmenler ile öğrencileri bir araya   getiren “Imagine” Barış Kültürü Eğitimi programına, “Kıbrıs’ta iki ayrı devlet ve egemen  eşitliğe dayalı siyaset açısından bazı sakıncalı hususlar içerdiği gerekçesiyle ara verildi” dedi.
KKTC Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi sayın Ergün Olgun, “ Proplemin, iki toplumlu teknik  komitelerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu” söyledi.  Projeye AHDR (TheAssciationForHistoricalDialogueandResearch) isimli  kuruluşun  da  katıldığını  ve AHDR’ı “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de finanse etmesinden  dolayı bir ön yargı oluştuğunu” söyledi.
CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy; KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ı iki toplum gençleri arasındaki barış kültürünün gelişmesini hedefleyen “Imagine” projesinin “Kaldırılması  Yönünde Girişim Yaptığını” iddia  ederek eleştirdi. Yapmış olduğu yazılı açıklamasında CTP Genel Sekreteri Akansoy: “Toplumlar içerisinde cesaret gerektiren en önemli çaba  barışı arama, barış kültürünü yerleştirme çabasıdır” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ı “Toplumlararası güveni bozacak adımlar atmakla” suçlayan CTP Genel Sekreteri  Asım Akansoy, Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu “İki Eşit Egemen Devlet” siyasetini de eleştirdi. KKTC Cumhurbaşkanı sayın Tatar’ın altı yıldır başarıyla sürdürülen “Imagine” projesinin ortadan kaldırılması yönünde girişim yaptığını savunan  Akansoy “Toplum içerisinde insani ve evrensel değerlerin gelişimini öngören,  ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik tutumları geliştiren böylesine önemli bir çalışmada hem  öğretmenlerin hem de öğrencilerin yer almasını engelleme girişimi, Tatar’ın topluma neyi reva  gördüğünün de ıspatı niteliğindedir. Gerek  Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında gerekse  Kıbrıs’ın Kuzeyinde yaşamayı seçen farklı kültürlere sahip gençlerin barış ve işbirliği anlayışını geliştirecek, farklılık içinde birlik kültürünü yaşatacak..” dedi.
Gelinen noktada maalesef aramızda Rum-Yunan ikilisinin  Enosis hedeflerini görmezden gelenler vardır!. Gerçek şu ki dün olduğu gibi bu gün de Rum liderliğinin  olası bir siyasi çözümde hedefleri Enosis’e giden yolu açmaktır. Bunun için de peşinen “Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli, tüm Rum göçmenler Kuzey Kıbrıs’taki evlerine, malına, mülküne dönmeli,  Kıbrıs’ta Türkler ‘azınlık’ haklarına razı olmalıdır” diyorlar. Günümüzde   Rum liderliği yeni bir görüşme sürecine “7 Temmuz 2017’de kaldığı yerden devam edilmeli” diyor ve de birleşik Kıbrıs’tan söz ediyor!..
Rum liderliğinin öncelikli  hedefi, AB’yi  yeni bir görüşme sürecinde taraf yapmaktır. Türk tarafı olarak ne diyoruz? Yeni bir görüşme sürecinin başlaması için öncelikle   “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, GKRY Tarafından Tanınmalı ve Garanti Antlaşmaları Devam Etmeli”.
Dünden bugüne Rum liderliği ne diyor? “Olası bir siyasi çözümde Kıbrıs Cumhuriyeti devam edecek. Garanti Antlaşmaları iptal edilecek, Türk Askerleri adadan gidecek. Rum göçmenler Kuzey’deki mallarına mülklerine dönecek!. Türkler ‘azınlık’ haklarına razı olacaklar.  Kıbrıs’ta siyasi çözüm AB müktesebatı  çerçevesinde olmalı!..” 
Şimdilerde de GKRY Başkanı Hristodulidis olası bir siyasi çözümde “Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Kıbrıs’ta bir tek Türk askeri bile kalmamalı. Müdahale hakkının geçerli olacağı bir sistem sürdürülebilir değildir” diyor.  Rum liderliğinin öncelikli hedefi, Kıbrıs Türk Halkının ‘azınlık’ haklarına sahip olacağı  Birleşik bir Kıbrıs’tır. GKRY liderinin hedefi  Guterres çerçevesine sarılarak Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak ve de olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açmaktır.
24.03.2023 tarihli yerel yazılı basınımızda yer alan açıklamasında KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu; Güney Kıbrıs’ın  yeni Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos’un, Avrupa Birliği’nin (AB) Kıbrıs konusunun çözüm sürecine aktif müdahil olmasına ilişkin açıklamasını “Talihsiz” olarak nitelendirdi.
İki devlet arasında yeni bir müzakere süreci başlayabileceğini kaydeden sayın Tahsin  Ertuğruloğlu, AB’nin halen bu tutumunu sürdürmesi nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, AB’nin herhangi bir müzakere sürecine müdahil olmasına rıza göstermediğini belirtti. Yapmış olduğu açıklamasında Kuzey Kıbrıs Türk Cuımhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın  Ertuğruloğlu: “Yeni Rum mevkidaşıma  Kıbrıs konusunda bir çözüm süreci olmadığını ve ancak KKTC’nin Kıbrıs konusundaki gerçekçi vizyonunun kabul görmesini müteakip iki devlet arasında yeni bir müzakere süreci başlayabileceğini hatırlatmak isterim” dedi..
..Ayrıca, Kıbrıs Türklerine verdiği hiçbir  sözü yerine getirmeyen ve Rum tarafını koşulsuz  destekleyen AB’nin olası bir müzakere sürecine katılmasının da beklenmemesi gerektiğini ifade eden sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Müzakerelerin doğası gereği tarafların rızası, müzakere süreçlerine ilişkin alınacak kararlarda hayati öneme haizdir.  Tarafgir bir tutum sergileyen AB’nin halen bu tutumunu sürdürmesi nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, AB’nin  herhangi bir müzakere sürecine müdahil olmasına rıza göstermemektedir” dedi.
15 Kasım 1983’te  bağımsız ve egemen  devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmesine karşın maalesef  Kıbrıs Türk Halkı, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde yıllarca federasyon  görüşme sürecine devam etmiş, ancak Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolu açmak istemeleri ve de Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli Türk Askeri adadan gitmeli ısrarının kabul edilmemesinin ardından   07 Temmuz 2017’de sabahın erken saatlerinde saat 03.30’da Rum-Yunan ikilisinin Crans Montana Konferansını terk etmeleri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanacaktı.
Bu gelişmelerin ardından basına yapmış olduğu açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı : “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demişti.
Yine ayni gün Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon Görüşme Süreci Bir Daha Başlamamak Üzere Sona Ermiştir” demişti.
Gerçek şu ki; sayın Ersin Tatar, hedefinin bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olduğunu dile getirerek 11 Ekim 2020 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından yeni bir süreç yaşanmaya başlanmıştır.
Gerçek şu ki;  sayın Ersin Tatar’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle birlikte “Egemen Eşitlik” politikası da resmiyet kazanmıştır. Konu ile ilgili olarak; Kıbrıs Türk halkının da buna onay verdiğini dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Artık iki Devletlilik Bir Milli Politika Haline Gelmiştir”. Kıbrıs Türk halkı olarak diyoruz ki “Egemen Eşitliğimiz ve Eşit Uluslararası Statümüz” tanınmadan Kıbrıs sorunu ile ilgili resmi görüşmelere başlanması asla mümkün değildir.
Anavatanımız Türkiye de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın bu tutumuna destek vermektedir ve de vermeye devam edecektir.  Gelinen noktada sayın Ersin Tatar: 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleşen 5+BM Konferansında “Kimsenin bir anlaşma olacak diye Kıbrıs Türk  halkından  bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’den vazgeçerek ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmasını bekleyemeyeceğini ve  hedefinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması için mücadele vermek olduğunu” dile getirmişti.
Keza sayın Ersin Tatar, “Egemen Eşitliğimizin ve Uluslararası Eşit Statümüzün Tanınması Halinde Devletten Devlete Yapılacak Görüşmelerle Kıbrıs’ta Adil ve Kalıcı Bir Anlaşma Sağlanabileceğini” dile getirirken Rum-Yunan ikilisi ve de BM Genel Sekreteri Guterres  şaşkına dönüyordu.
20-26 Eylül 2022 tarihleri arasında Amerika’nın  New York şehrinde düzenlenen BM’nin 77. Genel Kurul toplantısında 22 Eylül’de   TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı,  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmen  tanınması yönünde yaptığı konuşması dolayısıyla kutlayan KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar,  şahsı ve Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür etmişti.
Keza konu ile ilgili olarak KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu,  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM 77.Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada KKTC’nin resmen tanınması gerektiğini BM üyesi ülkelerin karşısında ifade etmeleri Kıbrıs Türk Halkını ziyadesiyle memnun etmiştir” demişti.
Sayın Tahsin Ertuğruloğlu; “Erdoğan’ın bu ifadeleri Kıbrıs konusunda bir dönüm  noktasında olduğumuza işaret etmektedir. Bu ifadeler, Kıbrıs adasında huzur içinde yaşayacak iki devletin varlığının resmen kabul edilmesinin Kıbrıs konusunun tek çözüm şekli olduğunun ilanıdır” demişti.
Dün olduğu gibi bugün de  Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  tanınma yönünde adımlar atan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 11.11.2022’de Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci  Üye olurken, 28.04.2023 tarihinde de  Türk Devletleri Asamblesi (TÜRPA)’nın 12. Genel Kurulunda oy birliği ile alınan kararla Gözlemci Üye  olarak kabul edilecek ve de resmen tanınmaya giden yolda  emin adımlarla ilerlemeye devam edecekti.
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümle birlikte  Rum liderliği dün olduğu gibi bugün de  Enosis’e giden yolu açmak isterken Kıbrıs Türk Halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine sahip çıkmaktır; Bağımsız ve Egemen Devletimiz KKTC’ni Yaşatmak ve Tanınmasını Sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..