Yaklaşık iki asırdan beri Megali İdea hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi, II. Dünya Savaşı sonrası, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakına gidilebileceğine kendilerini iyice inandırmışlardı!.. Bu çerçevede harekete geçen Rum-Yunan ikilisinin isteklerine tercüman olan Yunan Parlamentosu tarafından 1947’de alınan kararda: “…Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini öngören kutsal ve ulusal davamızın halledilme zamanı gelmiştir..” deniliyordu.
Rum Ortodoks Kilisesi de 1 Aralık 1949’da aldığı kararla 15 Ocak 1950’de yapılmak üzere Enosis amaçlı Plebisit kararı alıyordu. Yaşanan bu gelişmelerden tedirgin olan Kıbrıs Türk Toplumunun ileri gelenlerinin o günde Enosis Plebisitine karşı 11 Aralık 1949’da Lefkoşa’da düzenlediği mitinge 15000 Kıbrıs Türkü katılıyor ve tepkisini ortaya koyuyordu…
Enosis hayali ile yaşayan Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u Makarios III’ün istekleri doğrultusunda harekete geçen Yunanistan; Enosis’e giden yolu açmak amacıyla ‘sözde’ Kıbrıs halkına self-determinasyon haklarının tanınması için 1954’te BM Genel Kuruluna müracaat etmişler ancak Türkiye’nin ve İngiltere’nin birlikte hareket etmeleri sonucu BM Genel Kurulu Rumların self-determinasyon isteklerini reddetmişti…
Hedeflerine ulaşmayan Rum-Yunan ikilisi bu kez 1952’de Atina’da kurdukları EOKA tedhiş teşkilatını 1 Nisan 1955’te faaliyete geçirir. 1955-1958 yılları arasında Kıbrıs Türk halkı yüzlerce şehit ve binlerce yaralı verdi. 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla temelleri atılan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti , Rum liderliğinin Enosis hayalleri nedeniyle 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla yıkılır ve Rum devletine dönüşür !..
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO tarafından Makarios’a karşı düzenlenen darbe ile Enosis’i hedefleyen Iphestos Planı uygulamaya konulurken anavatanımız Türkiye 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını düzenleyerek Kıbrıs’a barış ve huzur getirdi. 1974 Barış Harekatı olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek sağ Türk bile kalmayacak ve Enosis de gerçekleşmiş olacaktı.
2004 Annan Planı Referandumu öncesinde heyecanına yenik düşen ve gerçek niyetlerini ve de hedeflerini dile getiren GKRY eski lideri Glafkos Klerides: “…Annan Planı kabul edilirse , en geç 10 yıl sonra Enosis gerçekleşir..” diyordu.
Nitekim 24 Nisan 2004 Annan Planına Kıbrıs Türk halkı verilen sözlere ve vaatlere inanarak ‘evet’ derken Rumlar ‘hayır’ diyordu. Ancak Kıbrıs Türk halkı cezalandırılırken Rum ödüllendirilerek 1 hafta sonra AB’ne tam üye oluyordu. İşte o günlerde Güney Kıbrıs’a gelen Yunan Başbakanı Konstantinos Simitis : “..Kıbrıs’ın AB üyeliği ile Enosis gerçekleşmiştir…” deme gafletine düşüyordu, hem de yazılı yaptığı konuşmasıyla!...
10 Şubat 2017’de Rum Temsilciler Meclisi’nde, 15 Ocak 1950 Enosis Plebisiti’nin Rum okullarında kutlanması ve anılması yönünde alınan bir karar oy çokluğu ile de alınsa, oy birliği ile de alınsa ne yazar? Önemli olan niyettir, böyle bir kararın görüşmelerin tüm hızıyla devam ettiği bir günde meclise taşınmasıdır. Enosis konusunu meclise taşıyan da, ‘evet’ diyen de, ‘hayır’ diyen de suçlu sandalyesindedir, çünkü geçmişleri bu yönde temiz değildir.
Mecliste ‘hayır’ oyu veren AKEL’e hiç güvenemeyiz . Çünkü AKEL’in 1949’dan beri aldığı kararları ile suçları çok büyüktür. 15 Ocak 1950 Enosis Plebisitinde Rum Ortodoks Kilisesine tam destek vermesi yanında AKEL 1966 yılında 11’nci Kurultayında aldığı Enosis kararı halen yürürlüktedir.Yine AKEL, 1964’te ve 1967’de Rum Meclisinde alınan Enosis kararlarına tam destek vererek oy birliğiyle geçmesini sağlamıştır. Bu kararlar da henüz geçerlidir. Şimdi AKEL ‘hayır’ oyu kullanmışsa ne yazar? DİSİ’ye gelince. DİSİ ise Meclis Komitesinde Enosis kararına ‘evet’ derken Genel Kurulda da ‘çekimser’ kalarak Enosis kararının alınmasında önemli bir rol oynamıştır.
Dün yeniden yapmış olduğu açıklamada Anastasiadis: “Meclise müdahale etmeyeceğim” diyerek tavrının değişmeyeceğini ortaya koyuyordu. Geçmişe dönüp baktığımızda 1989 yılında Rum Ulusal Konseyi’nin aldığı kararlar görüşme sürecinde Rum liderliğini bağlayan kararlardır.
49 yıldan beri süren toplumlararası görüşmelerle bugüne kadar adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılamadı. Bundan sonra da Rumlarla adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılamaz. Baksanıza Anasatasiadis: “..Azınlığın, çoğunlukla eşitlenmesi talep edilemez…” diyor.
Bu ifade Rum liderliğinin üniter bir devlet istediğini, Enosis istediğini dile getirmek değil de nedir!...