Megali-İdea ülküsünün  ortaya çıkmasının ardından Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını hedefleyen  girişimler, II. Dünya Savaşı   sonrası daha da tırmandırılırken Türksüz bir Kıbrıs hayali içinde olan ve Yunanistan’la birleşmek isteyen Rum halkı dün olduğu gibi bugün de Enosishayali içinde yaşamaya devam ediyorlar.
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmak için Rum Ortodoks Kilisesi, Komünist AKEL Partisi desteğinde  15 Ocak 1950’de  bir hafta süreyle ada genelinde tüm kiliselerde Enosis’e ‘Evet’/ ‘Hayır’ Plebisiti düzenlemişti. O günde oy kullanan 224 700 Rum’un 215 000’ni  diğer bir değişle  %96’sı Enosis’e‘Evet’ demişlerdi.
O günde Başpiskopos MakariosIII’ün de girişimleriyle Yunanistan, Enosis’in gerçekleşmesi yönünde diplomatik  girişimlerini yoğunlaştıracak ve de konu  BM’e taşınacaktı.  Yunanistan kanalıyla 16 Ağustos 1954’te ‘sözde’ Kıbrıs halkına self-determinasyon hakkı verilmesi başvurusunun ardından Lefkoşa’da ve Yunanistan’ın çeşitli kentlerinde büyük ve coşkulu mitingler düzenlenmiştir.
O günde Rum-Ortodoks Kilisesi “Enosis ve sadece Enosis yolunda önümüze çıkacak tüm engelleri aşacağız. BM, bu hakkımızı reddederse ki buna ihtimal vermiyoruz, mücadelemizi yine de sürdüreceğiz. Ruhumuzda tutuşan bu ateşi, yer yüzünde söndürecek bir güç yoktur” diyordu..
Nitekim, 22 Ağustos 1954’te Lefkoşa’da Yunan Bayrakları taşıyarak  sokaklara dökülen Rumlar, Enosis sloganlarıyla  haykırırken, Rum Ortodoks Kilisesinde konuşma yapan   Başpiskopos Makarios: Bu gelişmelerin ardından anavatanımız Türkiye ve İngiltere’nin girişimleriyle  17 Aralık 1954’te toplanan BM  Genel Kurulu konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada Yunanistan’ın başvurusunu gündeme almayı reddetmişti.
BM’den beklediği sonucu alamayan Rum-Yunan ikilisi  bu kez, silahlı mücadeleyi başlatma kararı alacaktı. Neticede, başta Rum Ortodoks Kilisesi, Rum politik örgütleri, sendika ileri gelenleri, gazeteci ve yazarlar; kısacası Rum halkının ileri gelenleri yüz yılı aşkın bir süreden beri devam eden Megali-İdea hayalleri çerçevesinde hayat bulan Enosis emellerinin tutsağı olmuşlardır.
İngiliz Yönetimi döneminde E. General Grivas’ın liderliğinde 1 Nisan 1955’te EOKA (EtnikiOrganosisKyprionAgoniston/Kıbrıs’lıSavaşcılar Milli Organizasyonu) tedhiş örgütü bombalarını patlatarak Kıbrıs Türk Halkına ve İngiliz Yönetimine karşı  faaliyete geçerken hedefleri Enosis’e giden yolu açmaktı.
Rum-Yunan ikilisinin Enosis tezlerine ve girişimlerine  karşı Kıbrıs’ın eski sahibi Türkiye’ye verilmesini hedefleyen  ve de “Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacaktır” diyen Kıbrıs Türk halkı; Anavatanımız Türkiye’nin ‘Taksim’ tezini benimsemesi  üzerine  özellikle 1957-1958  yıllarında Kıbrıs’ta “Ya Taksim Ya Ölüm” sesleri yükselmeye başlayacaktı..
EOKA tedhiş örgütünün faaliyete geçişinin ardından KITEMB, 9 Eylül, Volkan (Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye) gibi direniş örgütlerinin ardından günümüzde kuruluşu 1 Ağustos 1958 olarak kabul edilen Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşen Kıbrıs Türk halkı, genciyle , yaşlısıyla Liseli öğrencileriyle  Adanın her yanında İngiliz Yönetimine karşı mitingler ve yürüyüşler  Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayallerine hele bir dur diyecekti..
Neticede 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde , Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin  garantörlüğünde, 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile  Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken 650 kişilik Türk Askeri Alayı ve de 950 kişilik Yunan Askeri Alayı adaya ayak basarken Kıbrıs Türk Halkı 82 yıllık bir aradan sonra Türk Askerine yeniden kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordu..
22.11.2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre bir EOKA’cının anma töreninde yapmış olduğu konuşmada  GKRY  Savunma Bakanı HaralambosPetridis “İşgal Altındaki Ata Topraklarımızı, Köylerimizi ve Şehirlerimizi Terk Etmemiz Söz Konusu Değildir”  şeklinde konuştu.
Yine konu EOKA’cının anma töreninde yaptığı konuşmada anavatanımız Türkiye’ye yönelik eleştirilerde bulunan  GKRY Savunma Bakanı HaralambosPetridis: Türkiye’nin son dönemlerde çağ dışı ve revizyonist bir politika benimseyerek Helenizm ve bölgedeki diğer ülkelere karşı tüm Doğu Akdeniz’i kontrol etmeye çalıştığını savundu. Yine konu konuşmasında Pedridis, Kıbrıs’ta siyasi çözümün; BM Güvenlik Konseyi kararları, Kıbrıs sorununun üzerinde anlaşmaya varılan çerçeveye dayalı olan barışçıl diyaloğun sonucu olarak ortaya çıkması gerektiğini ifade etti.
Kıbrıs’ta siyasi çözümün; ülkenin yeniden birleşmesini ve güvenlik, refah, birlikte yaşama ve işbirliği koşullarını  yaratması gerektiğini ifade eden Petridis, tüm dinamiklerle  birlikte Türkiye’nin “kabul edilemez tutumuna ve yasa dışı faaliyetlerine” karşı durmaları gerektiğini” söyledi. Konuşmasında Petridis “İşgal altındaki ata topraklarımızı, köylerimizi terk etmemiz söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Diğer yandan yine  bir EOKA’cı  için düzenlenen  anma töreninde yaptığı konuşmada GKRY Meclis Başkanı AnnitaDimitriu: “İşgal” ile  uzlaşmalarının  ve bugünkü “Kabul Edilemez” durumunun devamını istemelerinin mümkün olmadığını söyledi.Özgür bir Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi hedefine  bağlı kalmayı sürdürdüklerini söyleyen Dimitriu“BM kararlarına ve AB ilkelerine dayalı, kalıcı ve adil bir çözüm istediklerini” yineledi.
Yine 22 Kasım 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; BM Genel Sekreteri Yardımcısı Jenca’nın Kıbrıs’taki temaslarıyla birlikte, tarafların, BM yetkilisi atanması ve sahip olacağı görev ve yetkiler konusundaki ilgili anlaşmazlıkların aşıldığı belirtildi.
Yine yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre Rum basını; Ankara ile KKTC’nin arzusunu, Kıbrıslı Türklerin egemen eşitliğinin tanınmasına ilişkin talebin gündemde olması için, yeni oldu bittiler ortaya çıkması olduğuna işaret etti.     
Dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisinin hedefi olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açmaktır. Nitekim 7 Temmuz 2017’de sabahın erken saatlerinde  Crans Montana Konferansını Rum-Yunan ikilisinin terk etmesinin en büyük nedeni Garanti Anlaşmalarının iptalini ve Türk Askerinin adadan çıkmasını Türk tarafının kabul etmemesidir. Kıbrıs sorununun siyasi çözümüne  giden yolda  Türk tarafı siyasi çözüm adına çok tavizler verdi. Buna karşın Rum-Yunan ikilisi görüşme masasını sabahın erken saatlerinde  03.30’da terk etmişti.
 Bu gelişmelerin ardından yapmış olduğu açıklamada KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken     anavatanımız Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu “Federasyon Görüşme süreci bir kez daha başlamamak üzere sona ermiştir” demişti.
Ama ne yazık ki; Rum-Yunan ikilisi yanında, sayıları çok az olsa da aramızdan bazıları hala daha ‘sözde’ “Federasyon” rüyası görmeye devam ediyorlar.
Nitekim 31 Aralık 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; DİSİ Başkanı ve de GKRY Başkan adaylarından AverofNeofitu, KKTC topraklarına geçerek  KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın  Akıncı ve de eski müzakereci Özdil Nami ile     bir araya geldi.
Fileleftheros ve  diğer Rum basınından yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Neofitu’nun  temasları ve faaliyetleri çerçevesinde, son yıllarda  Kıbrıs sorununda var olan durgunluk ve çözümsüzlük konusunda memnun olmayan seçmen  kesimine  hitap ettiğinin görüldüğünü yazdı. FileleftherosGazetesi haberinde ayrıca Neofitu’nun görüşme sonrasındaki açıklaması içerisinde  konu “İki Kıbrıslı Türk siyasetçinin Türkiye’nin iki devlete dayalı çözüm tezi konusunda hem fikir olmadığını” ortaya koyduğunu belirtti. Habere göre  yapmış olduğu açıklamasında DİSİ Başkanı AverofNeofitu : “Kıbrıslı Türk siyasetçilerden Türkiye’nin iki devlete dayalı çözüm tezine karşı olduğunu duymanın çok önemli olduğunu” ifade etti..
AverofNeofitu “Bu nedenden dolayı, ülkeyi yeniden  birleştirmek, Türk garantilerinden ve askerinden  kurtulmak için siyasi eşitliğe dayalı, üzerinde anlaşmaya varılan iki kesimli  iki bölgeli federal çözüm çerçevesine bağlı kalındığına dair  mesajın gönderilmesinin önemli olduğunu” da kaydetti..
Ne yazık ki; hala daha   aramızda federasyon hayali içinde yaşayanlar  vardır. Hiç ama hiç unutmayalım ki Federasyon görüşme önerisini ilk dile getiren 1972 yılında anavatanımız Türkiye idi ve de Türkiye’mizden gelen bu mesajın ardından Glafkos Klerides, Rauf R. Denktaş ile var olan     görüşme  sürecini sonlandıracaktı!..
Sonuç olarak;  çok iyi bilmeliyiz Türk tarafının federasyon çözüm  anlayışı ile Rum tarafının federasyon anlayışı ayni değildir. Dün olduğu gibi bugün de Enosis hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisinin hedefi garantilerin olmayacağı, Türk askerinin adadan ayrılacağı  ‘sözde’ Federasyonu Enosis’e basamak yapmaktır, Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamaktır, Batı Trakya’daki kardeşlerimizin durumuna getirmektir, Girit misali yok etmektir.
Ne yazık ki; Rum-Yunan ikilisi Enosis hayali ile yaşarken hala daha aramızda Federasyon rüyası görenler vardır!..
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..