Yıllardan beridir kendi akıllarına düştükçe, anavatanımız Türkiye Lefkoşa  Büyükelçiliği  önünde  toplanarak  saygısızlıkta bulunanlar vardır.  Dün olduğu gibi bugün de   Kıbrıs Türk halkının  can ve mal güvenliğini  sağlayan;  Kıbrıs Türk halkının   Girit misali  yok olmasını  önleyen,   Türk askerini   “İşgalci” olarak suçlamak hataların  ve de saygısızlığın   en büyüğüdür..

Düşünce; düşünce olarak  kaldığı sürece  özgürdür. Ancak sakıncalı bir düşünce  eyleme geçtiği zaman  özgürlükten   bahsedilemez… İfade özgürlüğü demokrasinin temelini oluşturmaktadır.  Ancak, her özgürlük gibi düşünceyi ifade etme  özgürlüğünün de  bir sınırı vardır.

Düşünce ve ifade  özgürlüğü birbiri ile bağlantılıdır.  Düşünce  özgürlüğü mutlak ve sınırsız iken, ifade özgürlüğü, uluslararası hukuktan kaynaklanan   sınırlamalara bağlıdır.

Şu  bir gerçek ki,   devletimiz KKTC’ni yıkmak amacında olan  ve de  Rum’a hizmet eden ve   Kıbrıs Türk halkının  Rum boyunduruğu altına  sokmak çabası içinde  olanlar vardır!..

İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğünden farklıdır ve de  sınırsız olamaz. Ancak,  bilerek  veya bilmeyerek ifade ve  düşünce  özgürlüğünü birbiri ile  karıştıranlar vardır..Zihni faaliyetlerin dışa vurulması olan ifade özgürlüğünü sınırsız kullananlar ve de kullanmak isteyenler vardır.

Nitekim KKTC’de  bazı Sivil Toplum Örgütlerinin başına  geçerek  KKTC’nin   çıkarlarına   zarar verecek  düşüncelerini  yaymayı  alışkanlık haline   getirenler vardır.  Böyle bir  ifade özgürlüğü dünyanın hiçbir   ülkesinde  yoktur…

Ancak,  KKTC’de  Temel Hak  ve Özgürlüklerin arkasına saklanarak  Rumların  emellerine  hizmet eden, adeta   Rum’un sözcülüğünü üstlenenler vardır.  Kıbrıs Türk gençliğinin anavatanından, ulusal kimliğinden, köklerinden koparılmasını ve de  kimliksizleştirilerek  “Kıbrıslılık” kimliği altında  olası  bir siyasi çözümde  Rumların boyunduruğu altına  sokulmasını   isteyenler vardır. Kıbrıs Türk gençliğinin,  uyduruk Kıbrıslılık kimliği altında  yok olmasını hedefleyen Rumların emellerine bilerek veya bilmeyerek  hizmet edenler vardır..

Tüm bunlara rağmen  KKTC’de bugüne kadar yaşananlara rağmen  hükümetlerimiz ve yetkili organlarımız konunun üzerine gitmemişler ve/veya  gitmek istememişlerdir.. Bu konuda en yetkili makamın  da KKTC Cumhurbaşkanının olduğuna inanıyoruz..

Anayasamızın 11. Maddesinde:  “Temel  hak ve özgürlüklerin, özüne kamu yararı, genel ahlak, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin  can ve mal güvenliğini   sağlamak gibi  nedenlerle  sınırlandırılabilir hükmü  vardır.

KKTC’ni yıkmak amacında  olan  ve Rum’un emellerine  hizmet eden ve  Kıbrıs Türk halkını Rum boyunduruğu  altına sokmak çabası içinde olanlara, koruma sağlanmaması gerekmektedir..

Bu sınırlamalarla  ilgili olarak  25 Temmuz 2012 tarihli  “Düşünce ve İfade Özgürlüğü” başlıklı yazısında  değerli dostum Dr. Orhan Aydeniz:

“Bu sınırın, devletimizi yıkmak amacında olan, Rum davasına hizmet eden ve Kıbrıs Türk halkını Rum boyunduruğu altına  sokmak çabası içinde olanlara koruma sağlanmaması gerekir. Şunu kesinlikle ifade etmek isteriz ki; Rum-Yunan ikilisinin    davasının sözcülüğünü ve propagandasını yapmak;  kesinlikle  ifade özgürlüğü olarak kabul edilemez.. Kısaca belirtmek gerekirse, yıkıcı açıklama ve eylemleri; ifade özgürlüğü veya  demokratik hak safsatası ile sessiz kalarak cesaretlendirilenler, ulusal davamıza zarar veriyor.”diyor  Kaynak:http:www.kibrispostasi.com/cat/1/col/117/art/15845/pageName/

Günümüzde bazı çevrelerin  hedefi, Kıbrıs Türk gençliğini,  anavatanımız Türkiye’den, ulusal kimliğinden koparılmasını ve de   kimliksizleştirilmesini  sağlamak ve de Kıbrıslık kimliği altında  ‘azınlık’ olarak Rumların   boyunduruğu altına  sokulmasını sağlamaktır…

Dolayısıyla  ifade  özgürlüğünün   sınırlandırılması  yadırganacak  bir durum değildir… Kaldı ki, anayasamızın 11.  Maddesinde  “Temel Hak ve Özgürlüklerin özüne dokunulmadan   can ve   mal güvenliğini  sağlamak  gibi nedenlerle   sınırlandırılabilir”  hükmü vardır..

Rumların davasının  sözcülüğünün    ve   propagandasını  yapmak  kesinlikle ifade özgürlüğü olarak kabul edilemez.  İfade özgürlüğü veya  demografik hak safsatası günümüzde Kıbrıs Türk halkı  milli  davamıza, ulusal davamıza zarar vermekte olduğu gün gibi aşikardır..

Ulusal konularda Kıbrıs Türk halkı olarak birlik ve beraberlik içinde olmalıyız, provokasyonlara  karşı  hazırlıklı  olmalıyız… YARIN DEVAM EDECEK