19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla başlayan  Türk İstiklal Savaşı’nın son aşamasında 30 Ağustos 1922’de  Büyük Taarruzun zaferle  sona ermesi ve 9 Eylül 1922’de Yunan ordusunun  kahraman Mehmetçiklerimiz tarafından İzmir’de denize dökülmesinin ardından Çanakkale’de yaşanan krizden sonra İtilaf Devletleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne  Mütareke çağrısında bulunmuşlardı.
Mudanya Konferansına  gidilen yolda; Türk ordusu ile Birleşik Krallık işgal kuvvetleri arasında bazı gerginlikler  yaşandıysa da  görüşmeler 3 Ekim 1922 tarihinde Bursa’nın Mudanya ilçesinde başladı.Görüşmelerde TBMM Hükümeti’ni  Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) temsil ederken,  İngiltere’yi General Harington, Fransa’yı General Charpy ve İtalya’yı da General Mombelli’nin temsil ettiği Mudanya görüşmelerinde, ateşkesle doğrudan ilgili durumda bulunan Yunanistan’a bağlı delegeler (General Mazarakis ve Albay Sariyannis) görüşmelere doğrudan doğruya  katılmayıp Mudanya açıklarında bir Britanya gemisinde beklemişlerdi.
Zaman zaman  gergin  anların yaşandığı, hatta görüşmelerin kesilmesi tehlikesinin doğduğu ve Türk Ordusunun yeniden harekat hazırlıklarına  giriştiği mütareke görüşmeleri sonucunda   Türkiye ve İtilaf Devletleri(İngiltere, Fransa ve İtalya)  temsilcileri arasında 11 Ekim  1922 günü sabahı 06.00’da  Mudanya Ateşkes Antlaşması  imzalandıktan 3 gün sonra yürürlüğe girerken  İstanbul ve Doğu Trakya işgalden kurtarılıyor ve de  24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasına da  zemin hazırlanıyordu..
Türk Milletinin konu işgallere karşı yürüttüğü mücadeleden sonra bundan  99 yıl önce adını Türkiye  Cumhuriyeti tarihine  altın harflerle yazdıran İsmet Paşa (İnönü), Türk Kurtuluş Savaşı’nın  sonunda; İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya’nın  savaşsız kurtarılmasını sağlayan, TBMM  Hükümeti’nin ilk siyasi zaferi  Mudanya Ateşkes Mütarekesi’ni  11 Ekim 1922 sabahı saat 06.00’da imzalaması yanında  İtilaf Devletleri olarak İngiltere, Fransa ve İtalya  temsilcileri imzalarken, Mudanya’daki görüşmelere fiilen katılmayanYunanistan ise14Ekim’de imzalamıştı.
Mudanya Ateşkes Antlaşmasına eşit devlet olarak katılan Türk Devleti’nin topraklarında bulunan  işgal güçleri  bu anlaşma ile çekilmiştir. Bu antlaşma ile Türk topraklarının bütünlüğünün korunması sağlanmıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla tüm dünya, Türklerin en zor  şartlarda dahi nasıl bir mücadele örneği gösterdiğini ve zafer elde ettiğini görmüş ve kabul etmiştir. Mudanya Ateşkes Antlaşması Türk Kurtuluş Savaşında elde edilen zaferin ilk göstergesidir..Ateşkes Antlaşmasının hükümlerine göre;  işgal altında bulunan İstanbul ve Çanakkale  Boğazlarından Meriç Nehri ve Edirne’ye kadarki  Doğu Trakya’nın Türk egemenliğine bırakılması kabul edildi.
Geriye dönüp baktığımızda; Mustafa Kemal Paşa, İtilaf devletlerine ateşkes için görüşmelerin Bursa’nın  Mudanya kentinde başlamasını önermişti. Bu arada Başkomutanlık namına olağanüstü yetkilere sahip olmak üzere Garp Cephesi Orduları Komutanı İsmet Paşa’yı temsilci olarak seçtiğini de bildirmişti…Mütarekenin amacı askeri hareketin durdurulması ve özellikle işgal kuvvetleri ile Türk Askeri Birlikleri arasında olası bir çatışmanın önüne geçilmesiydi.. Türkiye için ise esas dava, Yunanlıların en kısa zamanda Türk topraklarını boşaltarak, Meriç’e kadar bütün Trakya’nın bize teslim edilmesiydi. Bundan sonra asıl barışa gidecek yol açılabilirdi..
..Görüşmelere 3 Ekim 1922 Salı günü saat 15.15’te başlandı.. Ayrı ayrı gelen müttefik generallerini  ev sahibi olarak İsmet Paşa teker teker karşılamış ve toplantının yöneticisi gibi bir tavır takınmıştı.. İlk konuşmayı da İsmet Paşa’nın kendisi yapmıştı. Fakat ateşkesin sağlanması sanıldığı kadar kolay olmadı. Öyle ki Şevket Süreyya Aydemir“Mudanya Konferansına Mudanya Savaşı demek hatalı olmasa gerek.” Diyerek görüşmelerin çok gergin bir hava içinde geçtiğini vurgulamıştır. Özellikle müttefiklerin Trakya’nın teslimine yanaşmamaları bu gerginliğin temel nedeni olarak görülmektedir..
..İnönü, anılarında Konferansın havasını şöyle açıklamaktadır:“Mudanya Konferansının  ilk üç günü Trakya meselesinin müzakeresi ile geçmiştir. İlk müzakere açılır açılmaz benim ortaya koyduğunu, dikkatlerini çektiğim mesele budur. Biz muharebe halindeydik, karşımızda düşman vardı. Düşmanı yendik ve takip ettik. Anadolu’dan çıkardık. Mudanya Konferansının toplanması ile askeri harekat durmuştur. Bu hal uzun müddet devam edemez… Böyle bekleyerek karşımızdaki hasım kuvvetlerin yeniden zaman ve hazırlık kazanmasına fırsat veremeyiz. Onun için  bir an evvel bütün memleketin tahliyesi işini  halletmek lazımdır.
..Oldukça tartışmalı geçen görüşmeler zaman zaman tıkanır gibi oluyordu. Hatta 5 Ekim’den 9 Ekim’e geçen süre içinde yeniden bir savaş tehlikesi bile belirdi. Çünkü 5 Ekim’de Fransızlar, Trakya’nın Türklere teslimini kabul ettikleri halde İngiliz ve İtalyan temsilcileri yetkileri olmadığını ileri sürerek, hükümetlerinden yönerge almak için toplantıyı ertesi güne bıraktırdılar. Onların bu tutumu  Mustafa Kemal Paşa’yı derhal harekete geçirdi. Görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine 6 Ekim’de Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa’ya  da şu telgrafı çekti:
..”Ekim’in 6. Günü için kararlaştırılan içtimamızda Trakya’nın İzmir’de kararlaştırılan esaslar dahilinde Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine  iadesini kabul etmedikleri takdirde tasavvur buyurulduğu gibi 6-7 Ekim’de derhal İstanbul üzerine harekete geçiniz”..
..Türkiye yeni bir savaşın eşiğinde gibi görünüyordu. Şevket Süreyya’nın belirttiği gibi, “İsmet Paşa’nın Mudanya’da ve 6 Ekim’de olduğu kadar, belki hiç kimse, harple sulhun kıskacı arasında böylesine sıkışıp kalmamıştır.”  Durum , Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de dikkatle yakından izleniyordu. Mustafa Kemal Paşa cepheye gitme olasılığından söz etmiş ve Bakanlar kurulunun Meclisi aydınlatmasını istemişti. Milletvekilleri düşüncelerini özgürce dile  getirmişlerdi..
İsmet Paşanın telgrafı Mecliste  görüşülürken Mustafa Kemal Paşa da İsmet Paşa’ya gizli bir emir göndererek şunların sağlanmasını istiyordu: Yunan kuvvetlerinin 15 gün içinde Trakya’dan çekilmeleri..Boşaltılan yerlerin TBMM Hükümeti temsilcilerine teslim edilmesi.. Trakya’da kalacak itilaf devlet komisyonlarının TBMM yönetimini denetleme ya da işgalci bir amaç taşımaması..Trakya’nın  Türkiye’ye verildiğinin açıkça belirtilmesi.. Karaağaç’ın Edirne’nin sınırları içinde olduğunun kabul ettirilmediği takdirde burasının İtilaf devletlerinin işgali altına sokulması..Trakya’ya gönderilecek jandarma sayısının sınırlandırılmaması..
..Bunun dışında Boğazlarda İtilaf devleri askerlerinin sayısının arttırılmaması, işgal bölgelerinin genişletilmemesi gibi konular da yer alıyordu. İtilaf devletleri özellikle İstanbul’un boşaltılmasına yanaşmıyordu. Çünkü bu onların “yenilgilerini itiraf” anlamına gelecekti..
Bu yazıda İsmet Paşa, 7 Ekim akşamı bir bildiri yayınlayarak durumu  halka açıkladı. Ertesi günü yani 8 Ekim’de toplantı olmadı. İsmet Paşa bunalıma bir çözüm bulmak için uğraşıyordu..
.. 9 Ekim akşamı yapılan toplantıda hava yumuşadı. General Harington’agöre İsmet Paşa daha munis idi. Müttefiklerin hazırladığı proje okunduğu zaman İsmet Paşa J’accepte! (Kabul ediyorum) dedi ve  bunu  hükümetine  bildireceğini ekledi ve  Konferansın 10 Ekim öğleden sonraya ertelenmesini istedi. Onun bu önerisi kabul edildi. Hükümetin onayı alındı. Ancak 10 Ekim’de Konferans toplanamadı. Buna Yunan delegesi ile yapılan görüşmelerin uzaması neden olmuştu. Sonunda 11  Ekim sabahı saat 06’da Mudanya  Ateşkes  Sözleşmesi imzalanmış, 14-15 Ekim 1922’den başlamak üzere yürürlüğe girmesi kabul edilmişti..
..Mudanya Askeri Sözleşmesi (ConventionMilitaire) 14 maddeden oluşuyordu.. Bu sözleşme ile Türk-Yunan kuvvetleri arasındaki çatışma son buluyordu.  Yunanlılar,  Trakya’yı 15 gün içinde boşaltacaklardı. 8000 Türk Jandarması, mülki memurlarla birlikte  Trakya’ya el koyacaktı. Yönetimin Türklere devri 30 gün içinde tamamlanacaktı. Boşaltma ve devir işlerini denetlemek üzere 7 Taburluk bir Müttefik Birliği görevlendirilecekti.
Meriç’in sağ kıyısı ve Karaağaç, antlaşma yapılıncaya kadar İtilaf devletlerinin işgali altında kalacaktı..İstanbul ve Boğazlar da mülki idaremize  teslim olacaktı, ancak İstanbul’da ve Boğazlarda bulunan İtilaf Devletleri, barışa kadar arttırılmaksızın kalabileceklerdi. Barışın yapılmasına kadar Türk Kuvvetleri Çanakkale Boğazı ile  İzmir yöresinde belirlenen  çizgiyi geçmeyecekti..
Mütarekenin imzalanması üzerine Mustafa Kemal Paşa General Harrington’a teşekkür; Müdafaa-i Hukuk örgütlerine ve belediyelere kutlama  telgrafları çekti..
..Prof. Şerafettin Turan’ın vurguladığı gibi Mudanya Ateşkes Antlaşması 1911’den bu yana süregelen savaş haline son vermiş, ülkeyi istiladan kurtarmış ve işgal altındaki İstanbul’un da barış antlaşması ile birlikte Türk yönetimine geri verilmesini sağlamıştı.. Kabul etmek gerekir ki Mudanya  yalnızca basit bir Ateşkes Antlaşması olarak görülmemelidir. Siyasal nitelikte bir takım öğeleri de taşıdığı için  uluslararası bir önem taşımaktadır. Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/11-ekim-1922-mudanya-ateskes-antlasmasi-ve-tarihi-zafer-2672489/
Sonuç olarak;  Gazi Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz emrinde “Ordular İlk  Hedefiniz Akdeniz’dir İleri!” Demiş ve de 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanması ve de Yunan askeri kuvvetlerinin 9 Eylül’de  İzmir’de denize dökülmelerinin ardından yaşanan Çanakkale krizi sonrası İtilaf Devletleri TBMM’ne  mütareke  çağrısında bulunmuşlardır.
O günde Türk Ordusu ile Birleşik Krallık işgal kuvvetleri arasında  bazı gerginlikler yaşanmış olsa da görüşmelerde zaman zaman gerginlikler yaşansa da   3 Ekim 1922’de Mudanya’da başlayan görüşmelerde de zaman zaman görüşmelerin kesilmesi tehlikesi doğsa da , Türk ordusu zaman zaman  yeniden harekat hazırlıklarına girişse de Mudanya Ateşkes Mütarekesi görüşmeleri 11 Ekim 1922’de uzlaşma ile sonuçlandı.
Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla Türk Kurtuluş Savaşı sona ererken, Türk Kurtuluş Savaşı’nda elde edilen askeri başarılar, diplomatik başarıyla perçinlenmiştir. Doğu Trakya Türk Ulusunun kontrolüne geçmiştir.
İstanbul ve Boğazların geleceği savaşsız kazanılmıştır.. Edirne ve  çevresi kurtarılmış ve TBMM yönetimine geçmiştir.TürkYurdu Yunan Askerinden kurtulmuştur.. Türk Devleti antlaşmalarda  mağlup değil, eşit devlet olarak kabul edilmiştir.
Mudanya Ateşkes Antlaşması 14 maddeden oluşuyordu. Ana çizgileriyle   Türk-Yunan  askeri kuvvetleri arasındaki  çatışma son buluyordu. Doğu Trakya (Edirne dahil)  Meriç Irmağının sol kıyısına kadar olan yerler 15 gün  içinde  Yunanlılar tarafından boşaltılacaktı..
İsmet Paşa’nın (İnönü) Mudanya’da vermiş olduğu diplomasi savaşını kazanması, Türk’ün Milli benliğini ve çıkarlarını koruması Lozan Antlaşmasına zemin hazırlamıştır.. Osmanlı Devletinin tamamen sona erdiği kabul edilmiştir.
Mudanya Ateşkes Antlaşması ile  sıcak savaş dönemi tamamen sona ererken diplomasi safhasına zemin hazırlanmıştır. İtilaf Devletleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Lozan Barış Konferansı teklifinde bulunmuştur.
İsmet İnönü’nün bu başarısının ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  İsmet İnönü’yü Dışişleri Bakanı ve Baş Temsilci olarak  Lozan Barış Konferansına göndermesinin ardından  24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması imzalandı..29 Ekim 1923’te  Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi.  13 Ekim 1923’te Ankara,Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti oldu..
Türkiye Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa… Ne Mutlu Türk’üm Diyene …