Osmanlı Devleti, 1828-1829 Osmanlı Rus Savaşı’nı kaybetmesinin ardından 14 Eylül 1829 tarihinde imzalanan Edirne Antlaşmasıyla Yunanistan bağımsızlığını kazanıyordu. 3 Şubat 1830 tarihinde İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan yeni bir “Londra Protokolü” ile de bağımsız Yunanistan Devleti’nin kurulduğu ilan edilmesinin ardından Osmanlı Devleti 24 Nisan 1830’da Yunanistan’ın bağımsızlığını kabul etmek durumunda kalacaktı..…
Kurulduğu günden beri Yunanistan stratejisinin en önemli hedefi ve amacı; Çanakkale Boğazı’nın altındaki Limni adasından, Kaş’ın hemen altındaki Meis adasına kadar uzanmış “Stratejik Kara Kuşağı” içerisinde bulunan Kıbrıs’ı da alarak Türkiye’yi Batı ve Güney’den kuşatmaktır.Kaynak:www.izzettincopur.com?.option_contentview=article&id=81:kibris-harekatinin-askeri-ve-siyasi-sonuc-ve-degerlendirmeleri
Rum-Yunan ikilisinin milli hedeflerinde Megali idea hayalleri çerçevesinde Kıbrıs’ta Enosis’in gerçekleştirilmesi vardır.. Kıbrıs davası, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, milli güvenliği ile Ege ve Akdeniz’de hayati öneme haiz çıkarlarının davasıdır.
Yunanistan stratejisinin en önemli hedefi ve amacı; Çanakkale Boğazı’nın altındaki Limni Adasından , Kaş’ın hemen altındaki Meis Adasına kadar uzanmış “Stratejik Kara Kuşağı” içerisinde bulunan Kıbrıs’ı da alarak Türkiye’yi Batı ve Güney’den kuşatmaktır.. Kaynak:www.izzettincopur.com?.option_contentview=article&id=81:kibris-harekatinin-askeri-ve-siyasi-sonuc-ve-degerlendirmeleri
Kıbrıs sorunu, Yunanistan’ın ısrarla ve inatla izlediği Megali idea hayalleri sonucu ortaya çıkan bir sorundur. Rum-Yunan ikilisi ; halen bağımsız ve egemen devletimiz KKTC için “Korsan Devlet” derken Kıbrıs Türk Halkını adada ‘azınlık’ ve de Adadaki Türk askerini de ‘işgalci ve düşman’ olarak görmektedir. Rum-Yunan ikilisi olası bir siyasi çözümde Anavatanımız Türkiye’nin garantörlük statüsünün kaldırılmasını istemektedirler. Kıbrıs Türk Halkı bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla oluşacak yan yana iki devletli siyasi çözüm isterken Rum-Yunan ikilisi Adada iki devletli siyasi bir çözüme asla diyorlar.
Anavatanımız Türkiye’nin, Uluslararası Antlaşmalardan kaynaklanan haklarını kullanarak gerçekleştirmiş olduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta çözüm gerçekleşmiştir. Birinci ve İkinci Barış Harekatları sonucu Kıbrıs Türk Halkı can güvenliğine ve özgürlüğüne kavuşmuştur. Barış Harekatı’nın 2. Aşası sonunda 31 Ağustos-2 Eylül 1975 tarihleri arasında BM Genel Sekreterinin gözetiminde KTFD Başkanı Rauf R. Denktaş ve ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı Klerides arasında yapılan görüşmeler sonunda BM denetiminde ve gözetiminde 120 bin Rum Kuzey’den Güney’e ve de 65 bin Türk de Güney’den Kuzey’e geçerken iki bölgelilik oluşuyor ve de 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın bir sonucu olarak bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de temelleri atılıyordu..
Kıbrıs Türk Halkı 11 yıl boyunca TMT etrafında bütünleşerek, anavatanına güvenerek mücadele etmemiş olsaydı; anavatanımız Türkiye, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını düzenlememiş olsaydı Kıbrıs Türk Halkı; Türkeli, Atlılar, Sandallar, Muratağa ve Taşkent’te olduğu gibi katliamlara uğramış olacak ve Girit’te olduğu gibi bugün Kıbrıs’ta da bir Türk varlığından söz edilemeyecekti.. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı olmamış olsaydı, Kıbrıs’ta Türklüğün ve de Müslümanlığın kökü kazınmış olacaktı.. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı olmamış olsaydı, bugün Kıbrıs bir Yunan adası olmuş olacaktı..
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk Halkının soykırıma uğramasının önüne geçilmiş, can ve mal güvenliği sağlanmıştır. Günümüzde eksik olan sadece bir barış antlaşmasıdır.
Günümüzde Rum-Yunan ikilisi hala daha dersini almamış olacak ki; Enosis hayalleri içinde yaşamaya devam ediyorlar . Gelinen noktada Rumlara göre KKTC yıkılmalı, Kıbrıs Türk Halkı özgürlüğünden, eşitlik ve egemenlik haklarından vazgeçmeli, Türkiye ile olan bağlarını koparmalı ve Rum’un kulu kölesi olmalı.. Hala daha Megali-İdea rüyası görmeye devam eden Rum-Yunan ikilisi kendine gelmek durumundadır.
20 Temmuz Barış Harekatı ile elde ettiği kazanımları sayesinde Kıbrıs Türk Halkı Batı Trakya örneğinde olduğu gibi ‘azınlık’ durumuna düşmeyecektir. Kıbrıs asla Girit olmayacaktır. AB şemsiyesi altında Enosis asla gerçekleşmeyecektir. Geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da Türk askeri Kıbrıs Türk Halkının tek güvencesi ve varlığının teminatı olmaya devam edecektir. KKTC ebediyen yaşayacaktır..
Rum-Yunan ikilisi Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’in gerçekleşmesini hedeflerken; Anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili hak ve menfaatlerinden vazgeçmesi durumunda, Türkiye denizlere açık bir ülke olmaktan çıkacaktır. Günümüzde Yunanistan, Batı Trakya Türk Halkını asimile etmeyi ve Ege Denizi’ni bir Yunan gölü haline getirmeyi hedefler ve Ege Denizi üzerindeki hava sahasına hakim olmak isterken ve de Yunanistan; Anavatanımız Türkiye’yi Avrupa’dan siyasi, askeri ve ekonomik yönden tecrit etmek isterken Türkiye bu oyuna asla ve asla gelmeyecek ve Kıbrıs’taki konu haklarından vazgeçmeyecektir..
Uluslararası Hukuk ve Antlaşmalara dayanılarak gerçekleştirilen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı; adamıza barışı, huzuru, ve istikrarı getirmiş; yepyeni bir tarihsel süreci başlatmıştır. Kıbrıs Türk Halkının soykırıma uğramasını engellemiştir.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı sonrası yıllarca devam eden çözüm amaçlı toplumlararası görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine Kıbrıs Türk Halkı self-determinasyon hakkını kullanarak bağımsızlığını ve egemenliğini , meşru hak ve çıkarlarını savunmak ve korumak; Kıbrıs’ta azınlık olmadığını, Rumların Kıbrıs Türk Halkını temsil etmediğini dünyaya haykırmak için 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir.
Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak yakın gelecekte iki halkın siyasi eşitliğine, egemenliğine ortaklığına dayalı siyasi bir çözüm asla ve asla mümkün değildir.. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin tanınmasıyla mümkündür. Bugünkü mevcut sınırın uluslararası bir sınır haline getirilmesi gerekmektedir. KKTC, Güney Kıbrıs gibi ayrı bir devlet olarak AB’ne dahil edilmelidir. KKTC’deki Liman ve hava alanları uluslararası ticarete ve trafiğe açılmalıdır, KKTC’ye uygulanan ambargolar kaldırılmalıdır. Anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki hak ve statüsü korunmalıdır.
Anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili hak ve menfaatlerinden vazgeçmesi asla ve asla mümkün değildir. Kıbrıs Türk Halkının Kıbrıs’ta siyasi bir çözüm adına bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’den vazgeçmesi söz konusu bile olamaz. Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkarak, gelecek kuşaklara tanınmış ve güçlü bir devlet bırakmaktır.
Sonuç olarak; Anavatanımız Türkiye’nin Uluslararası Antlaşmalar çerçevesinde gerçekleştirmiş olduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliği sağlanmıştır.
Egemenlik; Özgürlüktür, Hürriyettir. Egemenlik; Kıbrıs Türk Halkının ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğidir. Kıbrıs Türk Halkının egemen ve bağımsız olmadığı ve de KKTC’nin tanınmadığı bir antlaşma adil ve kalıcı olamaz..
Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Türk Halkını dün olduğu gibi bugün de kendi vatanında ‘azınlık’ durumuna düşürmek istemektedir. Barış ve çözüm adı altında bağımsızlığımızdan, egemenliğimizden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olgusundan vazgeçmemiz mümkün değildir.
Kıbrıs Türk Halkının siyasi eşitliği, egemenliği, self-determinasyon hakkı Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi ve de bağımsız ve egemen iki devletin yan yana varlığı kabul edilmelidir. Kıbrıs Türk Halkı adil ve kalıcı bir barış ve antlaşma istemektedir. Bu da ancak bağımsız ve egemen iki devletin varlığı ve birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla mümkündür.. Komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde yan yana ve huzur içinde yaşamak istemektedir.
Kıbrıs Türk Halkı; 21 Aralık 1963 Kanlı Noel ve sonrasında 11 yıl boyunca yaşadıklarını yeniden yaşamamak için bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkacak ve de bayraklarımız altında özgür olarak yaşamaya devam edecektir.. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatından beri Kıbrıs’ta mutlak bir barış ve huzur vardır. Bunun yegane teminatı anavatanımız Türkiye’dir..
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; bağımsızlığımıza ve egemenliğimize , bağımsız ve egemen devletimize sahip çıkarak gelecek kuşaklara tanınmış güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti bırakmaktır. Kıbrıs Türk Halkı olarak savunmamız gereken tek siyasi çözüm yolu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasının sağlanması ve de bağımsız ve egemen bir devlet olarak yoluna devam etmesidir..
Şükran Sana Anavatanım, Şükran Sana Mehmetçiğim, Şükran Sana Mücahidim!.. Ne Mutlu Özgürlüğüne ve Egemenliğine Sahip Çıkanlara!.. Ne Mutlu Bağımsız ve Egemen Devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Yaratanlara!.. Ne Mutlu Bağımsız ve Egemen Devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Sahip Çıkanlara!..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…