BM Sekreteri’nin kişisel Temsilcisi Holguin’in hem Kıbrıslı Rumlarla, hem de Kıbrıslı Türklerle yaptığı görüşmeler sonrası genel duruma bir bakalım. Liderlerle değil, muhtelif kuruluşlarla yaptığı görüşmelerden söz ediyorum…
  1. Rumlar, müthiş bir birlik içinde KKTC Devleti’nin ortadan kalkmasını sağlamak amacıyla tek yolun müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden Guterres çerçevesi ve iki taraf arasında üzerinde uzlaşıya varılmış tüm uzlaşılar temelinde yeniden başlaması için büyük çabalar harcamaya devam ediyor. Bu arada, iki devletli çözüm tezinin kabul edilmesinin asla söz konusu olmadığını da defalarca vurgulamaya devam ediyor.
  2. KKTC’de ise birlikten eser yok. KKTC’deki federasyoncular adada tek çözümün iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon olduğunu açıkça ve net bir biçimde seslendirmekte… Yani, aynen Rum politikası… Bugünkü KKTC’deki çözüm odaklı siyasi duruma tanıklık ederken, insanın aklına 1983’de KKTC Meclisi’nin oybirliğiyle KKTC Devleti’nin bağımsızlığını ilan eden kararını anımsamamak olası değil. Nereden nereye geldik…
  3. BM yetkilisi Bayan Holguin’e, KKTC’deki bazı kuruluşlar değişik alanlarda uygulanan izolasyon ve ambargoların kaldırılmasını istemişler… Güzel… Güzel de KKTC’nin bağımsız, egemen statüsünden söz eden yok… Bahsi geçen izolasyon ve ambargolardan söz ederken KKTC Devleti vurgusu önemli. Bu vurguyu yapmazsanız karşınızdakiler “Federasyon çözümü gerçekleşince ‘Türk Toplumu’na uygulanan izolasyon ve tüm ambargolar kalkacak.” diyecek… Tüm görüşmelerde KKTC Devleti vurgusu yapmak önemli. Hatta şart…
  4. Yani kısacası, en önemli ve vazgeçilmez KKTC Devleti’nin devamı, yaşaması, tanınması konusu ön plana alınmazsa işimiz çok zor… Bu konuda birlik olamamak çok kötü sonuçlara gebe. BM politikası değişmez. Bunu da unutmayalım…