Türk lirasının döviz karşısındaki eriyişini engellemek için alınan önlemlerin ne boyutta sağlıklı ve kalıcı olduğunu zaman gösterecek. Ne var ki görülen gerçek şu ki her geçen gün Türk lirası,  döviz karşısında kaybettiklerini kazanmaya devam ediyor.
Tedavüldeki para biriminin TL olması nedeniyle KKTC de de aynı gelişmeler yaşanıyor ancak şu farkla ki dövizin yükselmesini neden göstererek iğneden ipliğe kadar yapılan, hem de yıldırım süratiyle yapılan fiyat artışları ne acıdır ki yerinde durmaya devam ediyor. Türkiye de etiketleri düşürmemekte ısrarcı toptancısından tutunda, tüccara, esnafa çok ağır yaptırımlar uygulanmaya başlanacağının anonsları yapılıyor. Cumhurbaşkanı R.R Erdoğan açık, açık bunu dillendirmeye devam ediyor.
Bizde, tüp gaza, akar yakıta, ardı ardına yapılan okkalı zamlar, undan, süte, süt ürünlerinden en temel tüketim maddelerine getirilen artışlar hepsi yerinde durmaya devam ediyor.
Gerekçe olarak ta “durun bakalım Türk lirasının döviz karşısında değer kazanması  geçici olabilir” yaklaşımları içinde davranılıyor!
 Tefeci zihniyetli tüccar “nasıl olsa şimdi seçim var, siyasiler kendi dertleriyle boğuşuyorlar”  düşünceleri içinde “ne vurursam kardır” tavırlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Bir anlamda seçim arifesindeki siyasilerin müsamahalı davranmaları beklentileri içinde rahat hareket ediyorlar.
İşte böylesi bir ortamda hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, hangi mezhebin insanı olursa olsun tüm siyasi partilerin, vatandaşın soyulması, ekonominin daha büyük zararlara uğratılmaması adına iş birliği yapmaları şarttır.
Alınacak zorunlu önlemleri, politika malzemesi yapma temayülüne gitmeden siyaset yapılması kaçınılmazdır!
Aksi takdirde seçim sonrası sandıktan hangi siyasi yapı çıkarsa çıksın karşısında bulacağı kocaman bir enkazdır! Bu enkazla mücadele etmek daha da büyük olacaktır.
Halbuki Kıbrıs Türklerinin buna tahammülü kalmamıştır.
 Bir tarafta pandeminin açtığı yaralar, çalışanı, esnafı batma noktasına getirdiği ekonomik zorluklar, bir tarafta siyasi nedenlere bağlı olduğuna inandığım döviz dalgalanmaları ülkeyi yaşanabilir olmaktan çıkarmış durumdadır.
Böylesi bir ortamda hükümet edenleri daha da zor bir mücadele beklemektedir. Hükümet çok başlı bir mücadele etmek  zorundadır.
Ülkede vurgun ve talan peşinde olanlara karşı seçim arifesinde olunduğuna bakılmaksızın savaş açmaları, Türkiye de alınan önlemlere benzer önlemlerle vatandaşın esenliğini ön planda tutmaları, bazılarına uygulanacak reçeteler acı gelse bile bundan kaçınmamaları zorunluluktan da öte bir mecburiyettir.
Eminim vatandaş bu tutum içinde  olanlara gereken desteği verecek, “sin de gülle geçsin” tavrını sürdürenleri sandığa gömmesini bilecektir.