Dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümle birlikte hedefleri Enosis’e giden yolun açılmasını sağlamaktır. Bunun için de her vesileyle hedeflerinin Garanti Anlaşmalarının iptal edileceği, Türk Askerinin adadan gideceği, tüm Rum göçmelerin Kuzey’deki evlerine, malına ve mülküne döneceği, Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık’ haklarının olacağı bir siyasi çözümdür.
Geriye dönüp bakacak olursak; 18 Mayıs 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; 17 Mayıs 2023 tarihinde sabah saat 9.00-18.30 saatleri arasında Merit Lefkoşa Hotel’de gerçekleşen “Avrupa Birliği, Kıbrıslı Türkler ve Gelecek” konulu konferans AP Milletvekili Kızılyürek’in “Hoş Geldiniz” konuşması ve program hakkında bilgi vermesinin ardından AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanou ve KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat açılış konuşmalarını gerçekleştirdi..
..Yapmış olduğu konuşmasında KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat; Kıbrıs sorunu konusunda çok önemli rolü olan Türkiye’nin Kıbrıs sorununa angaje edilmesi ve çözüm için mutlaka Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini kaydetti..
..Crans Montana’ya kadar hem Türkiye-AB ilişkileri hem de Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler hakkında konuşan Talat, Hristofyas’ın seçilmesinin ardından onunla birlikte çözüm hedefi doğrultusunda çalışmaya başladıklarını , bir buçuk yıllık sürelerinde garanti ve toprak konuları haricinde ciddi yakınlaşmalar sağladıklarını aktardı..
Ardından Cumhurbaşkanı Akıncı ile Anastasiadis’in görüşmeleri sonucunda Crans Montana’ya kadar gidildiğini anımsatan sayın Talat, burada kendisinin Rum halkının çoğunluğunun iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal bir çözümü kolay hazmedemeyeceğini gözlemlediğini söyledi. Mevcut liderlerin sürdürmekte olduğu siyasetleri de eleştiren, söz konusu tutumları sonucunda Kıbrıs sorununun çözümünün “Bir hayale dönüştüğünü” savunan KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat “Rum halkının çoğunluğunun federasyonu kolay hazmedemeyeceğini gözlemledim” demişti.
KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorunu konusunda çok önemli bir rolü olan Türkiye’nin, Kıbrıs sorununa angaje edilmesi ve çözüm için mutlaka Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini kaydederek, aksi takdirde kimsenin bir şey beklememesi gerektiğini kaydetti..
.. “Avrupa Birliği, Kıbrıslı Türkler ve Gelecek” konulu Konferansta konuşan KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat; bunun kolay bir iş olmadığını ancak, çok yönlü bir çalışma ile başarılabileceğine inandığını ve bu konuda en büyük görevin Avrupa Birliğine düştüğünü söyledi.
Gerçek şu ki Rum-Yunan ikilisi adil ve kalıcı bir siyasi çözümü hedeflemiyor ve de olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açmak istiyor!.. Sayın Mehmet A. Talat’a sormazlar mı Rum lideri Papadopulos ile yaptığınız görüşme sürecinde Rumlar nelere ‘evet’ dedi de Kıbrıs Türk Halkı bilmiyor!.
Neticede kendi tecrübelerine de yer vererek, Crans Montana’ya kadar hem Türkiye-AB ilişkileri hem de Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler hakkında konuşan sayın Mehmet A. Talat; Hristofyas’ın seçilmesinin ardından onunla birlikte çözüm hedefi doğrultusunda çalışmaya başladıklarını, bir buçuk yıllık sürelerinde Garanti ve Toprak konuları haricinde ciddi yaklaşımlar sağladıklarını aktardı.
Hangi yaklaşımlar sağlandı da Kıbrıs Türk halkı bunları bilmiyor? Dahası, Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına verdiğiniz tüm tavizlere karşın, Kıbrıs Türk halkı ne kazandı da bugün oldu Kıbrıs Türk halkı bilmiyor!..
KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı Akıncı ile Anastasiadis’in görüşmeleri sonucunda Crans Montana’ya kadar gidildiğini anımsatan sayın Talat, burada kendisinin Rum halkının çoğunluğunun iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal bir çözümü kolay hazmedemeyeceğini gözlemlediğini söyledi.
Eğri oturalım doğru konuşalım!.. Ne taviz verirsek verelim Rum liderliğinin olası bir siyasi çözümle birlikte hedefi Enosis’e giden yolu açmaktır. İşte bunun için de Rum liderliği “Garanti Anlaşmaları İptal edilmeli , Türk Askeri Adadan Gitmeli , tüm Rum göçmenler malına , mülküne geri dönmeli” diyor, Türklere Kıbrıs’ta ‘azınlık’ haklarına razı olmalı diyor başka bir şey demiyor..
Geriye dönüp baktığımızda facebook’ta yer alan açıklamasında sayın Sabahattin İsmail; İşte Akıncıya niye Güvenilemeyeceğinin Kanıtı başlıklı açıklamasında:
Akıncı 7 Kasım 2016’da Habertürk Gazetesinde yer alan açıklamasında İsviçre’de toprak ve güvenlik konularının konuşulamayacağını , diğer 4 başlığın konuşulacağını ve onlar bitince diğer başlığa geçileceğini söylemişti. Bu ilk başta varılan “Tüm diğer konularda anlaşma olmadan toprak ve güvenlik konularının görüşülmeyeceği” şeklindeki mutabakata uygundu. Ama ne oldu? Akıncı bu mutabakatı ve Habertürk’e yaptığı açıklamayı çiğneyerek, diğer konularda anlaşma olmadan, hem toprak konusunda 29.2’ye inerek tek yanlı karşılıksız taviz verdi, karşılıksız harita sundu, hem de garantörlüğü pazarlık masasına yatırarak karşılığında bir şey almadan korkunç bir taviz verdi, 12 yıl sonra sıfır asker sıfır garanti olmasını önerdi. Kendi açıklamasını ve mutabakatı bile çiğneyen Akıncı’ya niye asla güvenmediğimiz şimdi anlaşıldı mı? diyordu. Kaynak: https//www.facebook.com/pg/Sabahattin-%C4Bismail-936629456378846/posts/
Keza benzer şekilde Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına sayın Mustafa Akıncı, verdiği tüm tavizlere ve de KKTC Meclisinin haberi bile olmadan verdiği Haritaya karşın, Rum-Yunan ikilisi bu kez “Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Geri Dönmeli” der ve de görüşme masasını sabahın 03.30’unda terk ederken, gün içinde sabah saat 10.00’da yaptığı basın toplantısında KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın Akıncı : “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” diyecekti.
Nitekim ayni gün düzenlenen basın toplantısında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon görüşme süreci bir kez daha başlamamak üzere sona erdi” demişti
Gerçek şu ki; dünden bugüne Megali İdea hayalleri içinde yaşadığı bilinen bir Rum liderliği vardır. Enosis’i bir an önce gerçekleştirme adına 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı düzenlenen darbenin ardından Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan etmesinin ardından buna seyirci kalmayan anavatanımız Türkiye, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını gerçekleştirmesinin ardından Kıbrıs’ta bugünkü iki bölgelilik oluşmuştur.
Bu gelişmelerle birlikte Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Ama şimdilerde Rum liderliği maalesef her fırsatta Adanın Türkiye tarafından işgal edildiğini dile getirmekten çekinmiyor. Nitekim, günümüzde de 22.05.2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; GKRY Savunma Bakanı Yorgallas: İşgal altında olan, tehditler ve meydan okumalarla karşı karşıya bulunan bir ülke oldukları” iddiasında bulundu ve bu yüzden modern bir orduya sahip olmalarının olmazsa olmazları olduğunu savundu!.
15 Mayıs 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza göre; Brüksel’de temaslarda bulunan BM’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi Stewart, muhataplarına taraflar arasında büyük mesafe bulunduğunu ayrıca anlaşmazlıkların bugün aşılmaz görüldüğünü söyledi.
Gelinen noktada GKRY Lideri Hristodulidis, “Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli, tüm Rum göçmenler evlerine, mülklerine geri dönmeli” diyor, başka bir şey demiyor.. Keza gelinen noktada; GKRY Lideri Hristodulides, Kıbrıs’ta siyasi çözüme giden yolda AB’nin daha aktif bir rol üstlenmesi konusunda girişimlerde bulunmaya devam ediyor. Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmasında Nikos Hristodulidis, Avrupa-Türk ilişkileri çerçevesinde üzerinde mutabık kalınan temeldeki müzakerelerle paralel şekilde gelişecek kademeli ve herkes için faydalı bir paketi ele almaya hazır olduğunu dile getirdi!..
Hristodulidis’in bu açıklamasına karşı 16.06.2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan yazılı açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, Rum lider Hristodulidis’in AB’nin daha aktif bir rol üstlenmesi konusunda yaptığı girişimlere ve AP Başkanı Metsola’nın açıklamalarına tepki gösterdi.
Konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada sayın Ersin Tatar; Rum lider Nikos Hristodulides, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada Kıbrıs konusunun 60 yıldır neden çözümsüz kaldığını adeta ifşa etmiştir. Rum lider, Kıbrıs Türk halkını yok sayan, eşit görmeyen tutumunu tekrarlarken, Anavatan Türkiye’ye AB üzerinden baskı yapılması çağrısında bulunarak çaresizliğini ortaya koymaktadır.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar “Rum liderliği anlamalıdır ki; Kıbrıs konusuna BM dışında başka aktörleri dahil etme çabaları beyhudedir. Kıbrıs Türk tarafının rıza göstermediği herhangi bir aktör olası süreçlere dahil olamaz. Hristodulides, seçildiği günden beri uzlaşmaz ve maksimalist tutumunu gizlemek amacıyla AB’yi Kıbrıs konusuna dahil etmeye yönelik sözde planını ileriye götürme siyaseti gütmektedir. Bilinmelidir ki, Kıbrıs’ın geleceğine dair tek yanlı herhangi bir çaba, kabul görmeyecek ve Kıbrıs Rum lideri son temaslarında olduğu gibi elleri bomboş Güney Kıbrıs’a dönecektir” demiştir.
Sonuç olarak; dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisi Megali-İdea hayalleri içerisinde yaşamaya devam ediyorlar.
Günümüzde tanınsa da tanınmasa da, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vardır ve Var Olmaya Devam Edecektir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..