Aday arayışları ve baş vurularının yoğunluk kazandığı,
mahalli seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde, her kesi, her kesimi memnun edebilmenin zorlukları bir kez daha siyasi yapıların karşısına çıkmış durumda.
Gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum!
Hemen, hemen her siyasi yapıda sorunlar yaşanmakta olduğunu gözlemliyorum.
O aday, şu aday, ya da şu parti, bu parti ayırımında yorum yapmak niyetinde değilim.
Öncelikli olarak şunu ortaya koymakta yarar var, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine benzer şekilde mahalli seçimlerde de siyasi yapılardan çok kişilerin, kişiliklerin önde olması asıldır.
Aday gösterilen, ya da adaylığa talip olan kimsenin mensubu olduğu, ya da sıcaklık duyduğu siyasi yapının da önüne çıkabileceği özelliklere sahip olması bir beklentiden öte zorunluluktur.
Aday gösterilen kimse vatandaş tarafından tanınmıyorsa,
halk kitleleriyle olan ilişkileri zayıfsa ya da tepki çeken bir yapısı varsa,
bir de olanakları zayıfsa, o aday ağzı ile kuş tutsa, mensubu olduğu siyasi yapı ne kadar çaba gösterirse göstersin adaylığı umutsuz vakadır.
İstisnalar yaşanmamış mıdır, elbette yaşanmıştır yaşanmasına da öyle bir vaka rast gele bir trafik kazasıdır.
Sağda, solda yapılan sohbetlerde bazı idealist arkadaşların konuşmalarına şahit oluyoruz.
“Seçim kaybedeceği güçlü bir ihtimal olsa bile o siyasi yapı içinde çalışmalarıyla temayüz etmiş kimseler aday gösterilmelidir “deniliyor.
“Her bölgede parti rozeti ile adaylar çıkarılsın” görüşü ortaya atılıyor.
Bu yaklaşım şekline saygı duymakla birlikte her seçim gibi mahalli seçimlerde de “Hatice değil, netice önemlidir” diye düşünüyorum.
O siyasi yapıya yakınlığı varsa, sempati duyuyorsa, ya da o güne kadar siyasi ortamların dışında kalmış bir yapıya sahipse ve de halka hizmet yolunda inandırıcı bir duruşu söz konusu ise neden böyle biri aday gösterilmesin ya da bağımsız olarak desteklenmesin?
Sonuç itibarıyla hedef halka hizmet değil midir?
Mahalli seçimlerde başka bir sorun, beklentilerine karşılık verilmeyen kimselerin bağımsız adaylık halleridir.
Oyların parçalanmasından ve de Truva atı konumundan başka bir işe yaramayan bu çıkışlar ne çıkışı yapana, ne de mensubu olduğu organa fayda sağlar.
Çok, çok kendi kalesine gol atmakla tarih sayfalarına muhterem adını yazar!