Bir 20 Temmuzu daha kutladık. Ancak bu kez bilmece-bulmaca kuşağı içinde değerlendirebileceğimiz hareketli bir kutlama yaşandı.
Haftalar öncesinden 20 Temmuz kutlamalarına katılacağını açıklayan Türkiye Cumhurbaşkanı RT Erdoğan, ayrıca çok önemli açılımları da açıklayacağını dile getirmişti.
Erdoğan bu açılımların Kıbrıs Türkünün esenliği yolunda önemli adımlar olduğunu da söylemeyi ihmal etmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğanın “önemli açıklamalar yapılacak” ifadesi, sırasıyla önce dünyayı ayağa kaldırdı.
Ardından Kıbrıs Rum kesiminden ve de Yunanistan dan sert açıklamalar gelmeye başladı.
Nihayet bu kesimlerin bizdeki uzantıları paniğe kapıldı, tepkisel açıklamalar kervanına onlar da katıldı.
O denli ki sayın Erdoğanın KKTC Meclisinde yapacakları konuşmayı protesto mahiyetinde meclis oturumuna katılmama kararı alındı.
Hatta bu karara KKTC nin ikinci ve dördüncü Cumhurbaşkanları da katıldı!
Törenler için KKTC de hummalı hazırlık faaliyetleri başladı!
Önce Karpaz yol yapımı sürat kazandı, ardından Lefkoşa Ercan arasındaki yolda hala daha niteliğini ve trafiğe olan katkısını çözemediğim yeni bir düzenlemeye gidildi. Bunlar yanında açılışını TC Cumhurbaşkanın yapması planlanan başlıklar sıraya girdi.
Nihayet o önemli gün geldi!
Önceden söylenmemiş tek başlık kapalı Maraş taki Askeri bölge olarak bilinen yerde % 3.5 lik bir bölgenin kullanıma açılacağı oldu. Külliyenin hatta KKTC Meclis binasının yeniden inşası daha önceleri konuşulan bildik şeylerdi.
İşte, KKTC nin kalıcılığı ifade eden bu açıklamalar karşı unsurları paniğe sevk etti, ayağa kaldırdı.
Aradan günler geçmesine rağmen başta AB den, Güvenlik konseyinsen sesler gelmeye devam ediyor.
Benim üzerinde durmak istediğim konu, yaşadığımız her gelişmede karşımıza çıkan içimizdeki ihanet hareketleridir.
Ne acıdır ki Türkler dünyada ihanetin en çok karşılaşıldığı soyların başında gelmektedir. Tarihe bir göz atın, her dönemde ihanet kokan hadiseler, gelişmelerle karşılaşırsınız.
Günlük yaşam içinde de kişiler arasında her geçen gün büyüyerek meydana gelen ihanetler mahkeme koridorlarında çözülmeye devam etmektedir ama ülkenin varlığına dönük ihanetler maalesef hiçbir önleme başvurulmadan sürdürülmeye devam etmektedir.
Karşı unsurun elini güçlendiren, ekmeğine yağ ,bal süren sözüm ona tepkiler giderek daha cüretkar bir şekilde ve artarak sürdürülmekte, toplumun geleceğini tehlikelerin içine atar boyutlara çekmektedir.
Geçmişte de bu gibi davranışların durdurulmasına dönük önlemler alınmasına, yasal düzenlemelere gidilmesine dönük makaleler yazdım ama gelinen aşamada iş kabul edilebilir eleştiri boyutundan çıkmış duruma gelmiştir. İhanetin boyutu “i sende” lerle geçiştirilecek kıvamdan çok ötelere gitmiştir.
Bir yol ayırımındayız, Rum uzlaşmazlığını çok yakından yaşamış kimselerin politik ihtiraslarına müsamaha gösterilecek, omuz silkilecek durumda değiliz.
Ya bu yolu birlikte yürüyeceğiz ya da yürüyeceğiz. Bunun başka ötesi yok, olmamalıdır!