Tarihin derinliklerine dönüp baktığımızda İngiltere, hem Hindistan’ın Sömürge yolunun güvenliğini sağlamak hem de Anadolu’yu yakından kontrol edebilmek için Kıbrıs’ı kendi kontrolü altına almayı hedefliyor  ve de fırsat kolluyordu.
Nitekim, 93 Harbi sırasında  Rus İmparatorluğu karşısında  yenilen Osmanlı Devleti Ruslara ödün vermemek amacıyla Birleşik Krallığın (İngiltere) isteği üzerine  ada 4  Haziran 1878  tarihinde imzalanan  Kıbrıs Sözleşmesi ile ada geçici bir süre için  İngiltere’ye kiralanıyordu.  O günde Osmanlı Devleti ve İngiltere arasında yapılan antlaşmaya göre; eğer Rusya Doğu’da işgal ettiği Kars, Ardahan ve Batum’dan  geri çekilirse İngiltere de Kıbrıs Adasını boşaltacaktı.
Netice itibarıyla adaya  Birleşik Krallık  (İngiltere) bayrağı 12 Temmuz 1878 günü Lefkoşa Burçlarına çekildi. Yapılan antlaşmaya göre eğer Rusya; Doğu’da işgal ettiği Kars, Ardahan ve Batum’dan geri çekilirse İngiltere de Kıbrıs adasını boşaltacak  ve Osmanlı Devletine iade edecekti.   1914’te başlayan I. Dünya  Savaşı’nda Osmanlı Devletinin  Almanya’nın yanında savaşa girmesi üzerine  Birleşik Krallık 5 Kasım 1914’te Kıbrıs Adasını ilhak ettiğini ilan edecekti.
Neticede, Türk İstiklal Savaşı sonrası  24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşmasının 21. Maddesi  gereğince adanın Birleşik Krallık’a  ilhakının tanımasının ardından İngiltere,  10 Mart 1925’te  adanın bir Taç Kolonisi olduğunu ilan eder ve de adaya bir Yüksek Komiser Vali atanır.  Bu gelişmelerin ardından ümitsizliğe kapılan binlerce Türk adadan ayrılarak anavatanımız Türkiye’ye  geri döneceklerdi.
Gerilere dönüp baktığımızda; Osmanlı Devletinin 1878’de Kıbrıs’ın idaresini İngiltere’ye devretmesinden diğer bir değişle Kıbrıs’ı İngiltere’ye kiralamasından sonra Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının ilişkilerini belirleyen en önemli etken  Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayalleri çerçevesinde   Rumların “Enosis” mücadelesine karşı Kıbrıs Türk Halkının hele bir dur demesi  olmuştur.
Gerçek şu ki; Kıbrıs Rumlarının Yunanistan desteğinde yürüttüğü Enosis’i gerçekleştirme  mücadelesi, diğer bir değişle “Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme” kampanyası; Osmanlı Devleti’nin  Kıbrıs’ın idaresini  İngiltere’ye devretmesinden sonra  Kıbrıs Türk ve  Rum halklarının ilişkilerini etkileyen çok önemli bir gelişmedir.
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri nedeniyle  Girit’in Yunanistan tarafından ilhak edilmesinin ardından yaşananları çok iyi bilen Kıbrıs Türk halkı; Kıbrıs’ın İngiliz Sömürge  Yönetimi döneminde  Girit misali yok olmamak için büyük mücadeleler vermiştir.
Gerilere dönüp baktığımızda; Temmuz 1948’de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP),  Çorum Milletvekili Hasane Ilgaz ve Yazar İffet Halim Oruz’un  da içinde yer aldığı, Türkiye’de oluşturulan  Öğretmenler Heyeti Kıbrıs’ı ziyaret etmiştir. Kıbrıs’ı ziyaret sonrası Türkiye’ye dönen bu heyet Türkiye  Cumhuriyeti  Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından kabul edilmiştir.  Heyet; İsmet İnönü’ye  ve Türkiye’ye  Kıbrıs adası ile ilgili gözlemlerini ve Kıbrıs Türklerinin  anavatana bağlılığını iletmişlerdir..
..Kasım 1948’de ise Kıbrıs Türk Heyeti, Türkiye Cumhuriyeti  Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü  ziyaret edip, Rumların Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak faaliyetleri hakkında bilgi vermişlerdir.   Böylece Kıbrıs Türklerinin bu tepkilerine Türkiye de katılıyor, Türk basını ve  kamuoyu  Kıbrıs meselesine ilgi duyuyordu.  Tepkiler Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı yolundaki faaliyetlerin hoş görülmediği, Adada Türklerin de yaşadığı, İngiliz Yönetimi sona erecekse, Kıbrıs’ın Türkiye’ye iadesinin gerektiği yönünde görüşlerini ısrarla ortaya koyuyorlardı.
O günde Lefkoşa’da miting hazırlıkları yapılırken tüm köylere ve kasabalara, miting günü  bildirilerek Rumların Enosis taleplerine karşı bir miting  düzenleneceği haberleri gönderildi. Günler öncesinde  Kıbrıs Türk basınında Miting ile ilgili neşriyat yapılarak Kıbrıs Türkleri miting için organize edildi.  (Halkın Sesi Gazetesi, s.1,  23 Kasım 1948,  Halkın Sesi gazetesi 26 Kasım 1948, s.1  ..
.. Mitingin başarısını  sağlamak için gizlice sürdürülen hazırlıklar sadece mitingten birkaç gün önce gazetelerden yapılan çağrıyla     Kıbrıs Türk halkına duyuruldu.  Kaynak: H.A Mapolar, Kıbrıs Güncesi, s. 343; 40 Yılın Anıları, Galeri Kültür Yayınları, 1. Baskı 2002 , Lefkoşa Hür Söz Gazetesinin neşrettiği aşağıdaki yazı bu bakımdan önemlidir.
“28 Kasım Miting Günüdür.  Kıbrıs’ı seviyor ve burasını bir vatan parçası olarak tanıyorsan, iki menhus (Uğursuz, Talihsiz) düşünceyi  ilhak ve Muhtariyeti reddetmek için Pazar günü saat 11.00’de Lefkoşa’da Selimiye (Ayasofya) Meydanında yapılacak Mitingte sen de bulun.   O gün, bütün bir cihana Kıbrıs’taki Türk varlığının canlılığı  gösterilecektir.  Bizi ölü bilenler, varlık ve canlılığımız karşısında o gün hayrete düşeceklerdir.   28 Kasım Pazar gününü unutma!.  Lefkoşa Ayasofya (Selimiye) Meydanına sabah saat 11.00’de sen de koş ve müşterek milli davamıza karşı olan bağlılığını ispat et.” ( Hür Söz Gazetesi, s. 2,  26 Kasım 1948)
28 Kasım 1948 Mitingi, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. Rumların tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayalleri ve Kıbrıs’ı ilhak taleplerine karşı; 28 Kasım 1948 tarihinde Selimiye (Ayasofya)  Meydanında miting düzenlemiştir.
Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı aleyhine düzenlenen 28 Kasım 1948 mitingi çok başarılı olurken  Kıbrıs Türk Halkının sesini anavatanımız Türkiye’ye ve dünyaya duyurmuştur. Rumlar ise o günde İngiltere’nin Ege adaları gibi Kıbrıs’ı da Yunanistan’a vereceğine inanmaktaydılar.  Bu nedenle de Kıbrıs Türk Halkı; hem İngiliz Yönetimi  hem de Rum-Yunan ikilisinin  Megali-İdea hayallerine karşı  uğraşmak ve de kimliğini korumak durumunda kalmıştı.
Bu gelişmelerin ardından  ümitsizliğe kapılan binlerce Kıbrıslı Türk adadan ayrılarak anavatanımıza geri dönmüşlerdi.   Neticede  Türk İstiklal Savaşı sonunda 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile TBMM adanın İngiltere’ye ait olduğunu kabul ediyordu. Böylece 1923  Antlaşmasının ardından 10 Mart 1925 tarihinde  İngiltere adanın bir Taç Kolonisi olduğunu ilan eder ve adaya bir Yüksek Komiser  Vali olarak atanır.
Rumlar daha 1931’de Enosis’i gerçekleştirmek  için isyan  bayrağını açmışlar, toplantı yaparak yürüyüşe geçmişler, Vali Konağını  yakmışlardı. İngilizler bu ayaklanmayı kuvvet kullanarak bastırmış, Ada’da sıkıyönetim ilan etmişti.
İki asrı aşan bir süreden beri Megali-İdea hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi II. Dünya Savaşı  sonrası  Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirebileceklerine kendilerini iyice  inandırmışlardı. Rum-Yunan ikilisinin   Megali-İdea hayalleri çerçevesinde yer alan  Enosis’i  gerçekleştirme girişimleri 1931 isyanının ardından hız kazanacaktı.
 28 Şubat 1947’de ise Kıbrıs Türklerinin tepkisini çekecek bir başka gelişme olmuştur. Yunan Parlamentosu, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakının, Yunan milleti ile hükümetinin ulusal isteğini teşkil ettiğine ve bunu İngiltere Hükümeti’ne bildirmek için Yunan Hükümetinin yetkili kılındığına” ilişkin bir kararı alkışlarla ve oy birliği ile onaylamıştır. Diğer bir değişle Yunan Parlamentosunda alınan kararda: “Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını öngören   kutsal ve ulusal  davamızın  halledilmesi zamanı gelmiştir” deniliyordu.
Rum-Yunan ikilisinin hedeflerine karşı Kıbrıs Türk halkı 28 Kasım 1948’de ve de 11 Aralık 1949’da çok önemli iki miting düzenlemiştir. Kıbrıs Türk halkının 28 Kasım 1948’de Lefkoşa’da Ayasofya Meydanında gerçekleştirmiş olduğu mitingte yapılan ateşli ve kararlı konuşmalarda  Kıbrıs Türk  Halkının; Rum-Yunan  ikilisinin Megali-İdea hayallerine  hele bir dur diyecekti..
Keza yapılan konuşmalarda Kıbrıs Türk halkının Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayallerine  karşı çıkacağı ve de adanın statüsü değişecekse eski sahibi anavatanımız Türkiye’ye verilmesi gerektiğini vurguluyordu.
28 Kasım 1948 mitingi Kıbrıs Türk Halkı için bir dönüm noktası olmuştur. 28 Kasım 1948 mitingi ile  Kıbrıs Türk halkı seslerini hür dünyaya duyurmaya başlarken Enosis’e  karşı  mücadele kararlılığını ortaya koyarak, Kıbrıs’ta Türk halkının da var olduğunu dünyaya haykırmıştır.
28 Kasım 1948 mitingi ile Kıbrıs Türk Halkı Adanın  İngiltere’nin elinden çıkması durumunda eski ve tabii sahibi anavatanımız  Türkiye’ye katılmasını savunmuşlardır.  Kıbrıs’ta barışın  ve sükunun bu şekilde sağlanabileceğini ve bunun da en tabii hakları olduğunu dünyaya ilan etmişlerdir.  Bu mücadelede Türkiye’nin de desteğini alan  Kıbrıs Türk halkı birlik  ve beraberliklerini  sağlayarak; siyasi sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda ilerleme gayreti içerisinde  olmuşlardır.
28 Kasım 1948 Mitingi, hem Kıbrıs’ta hem de anavatanımız  Türkiye’de daha sonra yapılacak olan mitinglerin de başlangıcı olmuştur. Ayrıca Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’ın  Kıbrıs Türk Halkındaki  liderliklerinde  de 28  Kasım 1948 mitinginin önemli bir yeri olduğu söylenebilir.
Rumlar aleyhine düzenlenen 28 Kasım 1948 Mitingi son derece başarılı olurken büyük yankılar yaratmıştı.   Miting görülmeye ve de yaşanmaya değerdi. “Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacaktır” sloganları yanında Türk Bayrakları ve de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün posterleri görülmeye değerdi..  O günde  mitingte Kıbrıs Türk Halkının ileri gelenleri Dr. Fazıl Küçük, Dr. Orhan Müderrisoğlu, Kemal Deniz, Dt. Nazif Denizer alkışlar ve tezahüratlar altında konuşmuşlardı.
Sonuç olarak;  Kıbrıs Türk halkının büyük bir coşku ile gerçekleştirdiği 28 Kasım 1948  mitingi Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesinde  bir dönüm noktası olacaktı.. YARIN DEVAM EDECEK ..