Rum-Yunan ikilisine göre Kıbrıs’ta tek halk vardır ve bu halk; Kıbrıs Helenleri ile azınlık Türkler, Ermeniler, Maronitler ve Latinlerden oluşmaktadır. İngiliz yönetimi döneminde tüm bu birimlerin her birine ayırım gözetmeksizin “Cemaat” denildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz..
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile İngiltere, Türkiye ve Yunanistan Başbakanları yanında iki eşit kurucu ortak Türk ve Rum Cemaatleri adına ; Kıbrıs Türk Cemaati Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Rum Cemaati Lideri Makarios imzalamışlardı. Dolayısıyla ‘Cemaat’ kelimesi Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarının içeriğinde ve uygulanmasında ‘Halk’ anlamında kullanılmıştır..
Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi ve Kıbrıs Rum Cemaat Meclisi olmak üzere Kıbrıs Türklerine ve Kıbrıs Rumlarına iki ayrı Cemaat Meclislerini kurma hakkı tanınmıştı…
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti, fonksiyonları açısından bir ortaklık devleti idi. Bu antlaşmaların imzalanmasından önce Türk Halkı, “Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacaktır” derken , Kıbrıs Rum Halkı da “Kıbrıs Yunan’dır” diyordu.
İngiliz döneminde Kıbrıs Türk ve Rum Halkları self-determinasyon haklarını 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması yönünde kullanmışlardı..
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmalarıyla Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken ayni günde 650 kişilik Türk Alayı ve 950 kişilik Yunan Alayı da Mağusa Limanından Kıbrıs’a ayak basıyordu..
Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarına göre Cumhurbaşkanı Rum, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Türk olacaktı. Bu çerçevede Makarios Cumhurbaşkanı, Liderimiz Dr. Fazıl Küçük de Cumhurbaşkanı Yardımcı seçilmişlerdi.. 50 Milletvekilinin 35’i Rum, 15’i Türk olacaktı. Meclisten onay çıkması için en az 8 Türk milletvekilinin onayı aranıyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinde de 10 Bakanın 7’i Rum, 3’ü Türk olacaktı. Karar aşamasında en az 2 Türk Bakan’ın onayı şarttı..
Yine Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 173. Maddesinde yer alan başlıca 5 şehirde her iki toplumu temsil eden Belediyelerin kurulması ve sınırlarının tespit edilmesi Türkler tarafından desteklenirken Rumlar tarafından desteklenmiyordu. Makarios, Türk Belediyeler Kanununu uygulamadı ve bunun üzerine Türk tarafı Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi Kıbrıs Türk halkı lehine karar verdi. Ancak, Rumlar bu karar üzerine uyguladıkları baskı üzerine Anayasa mahkemesi Başkanı Prof. Dr. E. Forsthoff ve Sekreteri Dr. Heinze istifa etmek durumunda kalırken 1960 Anayasası çalışamaz duruma gelmişti..
Makarios Kıbrıs Türk Halkının bu haklarını ve kazanımlarını kabullenememişti. Nitekim Kıbrıs’ta iki ayrı egemen halkın varlığını ve de Kıbrıs Türk Halkına bu antlaşmalarla çok haklar verildi diyerek Anayasa’da Kıbrıs Türk Halkına tanınan hakları ortadan kaldırmak için Makarios Anayasada 13 maddenin değiştirilmesini isteyecekti..
Makarios’un bu yöndeki isteklerini Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Dr. Fazıl Küçük’ün ve de Garantör Devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Hükümeti’nin onay vermeyecekti..
Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde yer alan Enosis’i gerçekleştirmek için 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile 6 saat içinde Lefkoşa’da ve 24 saat içerisinde tüm ada çapında Kıbrıs Türk Halkını etkisiz hale getirmeyi hedeflemişlerdi..
Ancak hedeflerine ulaşamayan Rum-Yunan ikilisi 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk Halkına ada çapında silahlı saldırılarda ve katliamlarda bulunurken Kıbrıs Türk Halkı TMT etrafında bütünleşerek anavatanına güvenerek büyük mücadeleler verirken elbet bir gün mutlu sona varacağı inancı içindeydi..
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Enosis’in bir an önce gerçekleşmesini sağlamak için Makarios’a karşı düzenlemiş olduğu darbe sonrası Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devleti’ni ilan ediyordu.
O günde darbeden sağ kurtulan ve İngilizler vasıtasıyla adadan çıkması sağlanan Makarios 18 Temmuz 1974’de BM Güvenlik Konseyi’nde yapmış olduğu konuşmada “Kıbrıs’ta Türklerin de Rumların da hayatları tehlikededir, müdahale ediniz” demişti..
Anavatanımız Türkiye’nin bu gelişmelere seyirci kalması asla ve asla düşünülemezdi.. O günde Uluslararası Anlaşmalar çerçevesinde İngiltere ile işbirliği içerisinde müdahale edebilmek için Londra’ya kadar giden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit eli boş dönecek ve de Anavatanımız Türkiye, Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla; Uluslararası Anlaşmalardan doğan garantörlük hak ve yetkilerini kullanarak 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı düzenlenecekti.
Kıbrıs Türk Halkı yıllarca verdiği mücadelenin sonunda 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın mutluluğunu yaşadı. 20 Temmuz 1974 tarihi bir milattır. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı bedeli ödenemeyecek kadar değerli olan Hürriyete ulaşmanın yolunu açan bir harekattır.. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı Kıbrıs Türk Halkının ufkunu açan bir harekattır…
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu.. 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi..
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk Halkının soykırıma uğramasının önüne geçilmiş; can ve mal güvenliği sağlanmıştır. Kıbrıs Türk Halkı Anavatanına güvenerek TMT etrafında bütünleşerek 11 yıl boyunca mücadele vermeseydi, Anavatanımız Türkiye 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını düzenlememiş olsaydı, Kıbrıs Türk Halkı bugün, Türkeli’de, Muratağa’da, Atlılar’da, Sandallarda olduğu gibi katliamlara uğrayacak ve de toplu mezarlarda olacaktı; Girit misali yok olup gidecekti, Kıbrıs’ta Türk varlığından söz edilemeyecekti..
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi ve de Bağımsız ve Egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolu açtı..
Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki halkın varlığını Rum-Yunan ikilisi ve dünya kamuoyu kabul etmek zorundadır. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm ancak ve ancak bağımsız ve egemen iki devletin varlığının kabulü ile mümkündür..
Kıbrıs Türk Halkı olarak; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak için harekete geçmeliyiz..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..