8 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliğinde düzenlenen basın toplantısında “Kıbrıs Türk Halkının egemenliği fevkalade önemlidir” diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar “Kıbrıs meselesinde eşitlik temelinde iki devletli çözüm” istediklerini vurguladı.
Kıbrıs meselesinde eşitlik temelinde iki devletli çözüm istediklerini vurgulayan KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle müzakere masasına tekrar oturabilmeleri için direkt uçuşun, ticaret imkanının, izolasyonların kaldırılarak sporcuların müsabakalara katılma hakkının ve kendilerinin diğer muhataplarıyla görüşme hakkının gündeme gelmesi gerektiğini” dile getirdi..
..Akdeniz’deki doğal kaynakların araştırılması ve geliştirilmesi için eşitlik temelinde bu çalışmaların başlatılabilmesi gerektiğini dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, “Bunu başlatacak olan GKRY ve KKTC’dir. Bize ‘Gelin Temsilci Verin” diyorlar..
..Ama Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Tanımıyoruz. Biz Silah Zoruyla Dışarı Atıldık. Kıbrıs Cumhuriyeti İşgal Altında Bir Cumhuriyettir. Diğer Tarafa Verdikleri Önem Kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne De Önem Verecekler” ifadesini kullandı..
..Egemenlik meselesiyle ilgili olarak ortaya çıkacak olan yeni bir anlayışın kendilerini tatmin etmesiyle oturup devletten devlete görüşmeleri başlatabileceklerini belirten KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Devletten Devlete Görüşme Süreci Başlamazsa, Eskiden Olduğu Gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ve Bizi ise Kıbrıs Türk Toplumu olarak o masaya oturttuklarında hiçbir netice alınamaz”. Biraz düşünseler bunu görecekler..
..Rum tarafı zaten diyor ki “Ben Bunlara ne vereyim. Bunları tanıyan yok. Ben yoluma devam edeyim. Tanınmış devletim var, AB üyesiyim”. O masada siz ne yaparsanız yapınız, Annan Planı’nda olduğu gibi hiçbir netice alınmaz, günün sonunda her türlü öneriyi reddederler ve yoluna devam ederler. Biz de tanınmamış vaziyette hayatımıza devam ederiz” ..
.. “Gelin devletinizden vazgeçin sizi entegre edelim ama devletten vazgeçin” önerilerine de tepki gösteren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, bu ve benzeri önerilerin, Kıbrıs Türk’üne ve mücadelesine hakaret anlamına geldiğini vurguladı..
..Avrupa’ya seslenen KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Benim tarihim var, milli duruşum var, değerlerim var, maneviyatım var, var oğlu var ve Türkiyem var. Geliniz saygı duyunuz. Bu saygının ne olduğunu birkaç diplomat görevlendirirlerse onlar anlatırlar. Yeter ki iyi niyet olsun. Ama şu an o iyi niyeti göremiyorum. Çünkü onlar AB ailesi içinde Yunanistan da GKRY de orada. Al gülüm ver gülüm, birbirlerini kırmamak için o şekilde bir anlayışla bize haksızlık yapmaya devam ediyorlar. İnşallah uzun sürmez bu yanlıştan geri dönerler” sözlerini sarf etti..
..KKTC’nin pozisyonunu koruduğunu anlatan sayın Ersin Tatar, “Egemen Eşitlik, Eşit Uluslararası Statü. Bunların teyidiyle müzakere masasına tekrar dönülebilir. Nedir Egemen Eşitlik? Benim De Devlet olduğumu Kabul Etmeleridir” diye konuştu..
..Hiçbir zaman Rum tarafına teslim olmayacaklarını dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Oynanan oyun federal çatı. O federal çatı içerisinde çoğunluğun azınlığı yöneteceği Türkiye’nin de adadan çekileceği bir dünya yaratarak bizleri onun içerisinde eritmek ve asimile etmektir..
..Böyle bir oyuna gelmeyeceğiz, egemenliğimiz ve devletimiz çok önemlidir. Egemen Eşitlik ve bir anlaşmadan sonra iki devletin işbirliğiyle bu coğrafyada varlığını sürdürmeli. Ama anlaşmanın devletten devlete olması gerekiyor. Onların dediği Kıbrıs Cumhuriyeti ile Kıbrıs Türk’ünün anlaşması yani, beni vatandaş yapacak ve Kıbrıs Cumhuriyeti içinde beni eritecek. Mesele bu kadar milli ve önemlidir”.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, Avrupalı bazı eski siyasetçilerin GKRY’nin AB’ye alınmasını hata olarak gördüklerinin hatırlatılması hata üzerine, “Görüştüğümüz yetkililer o zaman biz yoktuk hata yaptılar. Biz elimizdekilere bakıyoruz” diyorlar.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: Her görüştüğümüzde BM Genel Sekreteri “O zaman Ben yoktum” diyor. 40 yıldır aralıklarla vahim şeyler yapıyorlar. Bakalım 2044’te ne yapacaklar. Allah kerim 2044’e. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hep Var Olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Gerilere dönüp bakacak olursak; Kıbrıs Türk Halkı bu adada varlığını devam ettirebilmek için çok büyük mücadeleler verdi ve de verdiği mücadelenin sonunda 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. Yıllarca devam eden Federasyon görüşme sürecinden bir sonuç alınmamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Ama ne yazık yine anavatanımız Türkiye’nin desteğinde federasyon görüşmelerine devam edildi. Ancak Rum-Yunan ikilisi yine 07 Temmuz 2017’de Crans Montana Konferansını terk ederken Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli, Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalı dediler. Şimdilerde de farklı düşünmüyorlar ve de bu söylemlerini dile getirmekten geri kalmıyorlar.
9 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında GKRY Lideri Nikos Hristodulidis “Avrupa Birliği, Türk İşgalinin 50 yıl akabinde hala daha Türk işgali altında olmaya devam eden son bölünmüş üye devleti için katalizör birleştirici bir güç olmalı” dedi.
Bükreş’te gerçekleştirilen Avrupa Halk Partisi Kongresindeki yapmış olduğu konuşmasında GKRY lideri Nikos Hristodulidis “Avrupa Halk Partisinin ülkenin yeniden birleşmesi çabalarında istikrarlı ve belirgin bir şekilde Güney Kıbrıs’ın tarafında durduğunu” savundu.
Hristodulidis, Avrupa Birliğinin ileri sürülen “Türk işgalinin 50 yıl akabinde hala daha Türk işgali altında olmaya devam eden son bölünmüş üye devleti için katalizör birleştirici bir güç olması gerektiğine kesinlikle inandığını” da vurguladı. Hristodulidis, ileriki aylarda Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünün sağlanması için müzakerelerin hızlı bir şekilde yeniden başlamasıyla ilgili çabalarında, geniş siyasi ailelerinin ve AB kurumsal organlarının liderliklerinin desteğine güvendiklerini de söyledi.
Yine 9 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Stewart, Kıbrıs’taki büyük çoğunluğun çözüm istediğini, liderlerin zor kararlar alması gerektiğini, bunun da bulunması nadir olan siyasi cesareti gerektirdiğini belirtti. Yine Stewart, Kıbrıs sorununun çözümü için bir fırsata sahip olduklarını, bir başka fırsatın olup olmayacağını da bilmediklerini söyledi..
..Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (UNFICYP) adada konuşlandırılmasının 60’ncı yılında, barışın korunmasında vatandaşlar toplumunun (Sivil Toplumun) rolü konusunda geçen Çarşamba günü Ledra Palace’ta düzenlenen etkinlikte konuşan Stewart “Sorunu çözecekleri anlamına gelmeksizin, Türkiye ve Yunanistan’ın yakın olması gibi olumlu unsurların bulunduğunu, ama tam tersine göre, bunun daha iyi olduğunu” belirtti.
..Stewart, Kıbrıslı Rumların, geçmişte kesin olarak addedilmeyen, çözüm için baskı yapmasını ayrıca kişisel temsilci atanmasını da olumlu olarak nitelendirdi. Ne kadar küçük olsa da sahip olunan fırsatı yakalamaları gerektiğini söyleyen Stewart, Kıbrıs’taki büyük bir çoğunluğun çözüm istediğini, liderlerin zor kararlar alması gerektiğini, bunun da bulunması nadir olan siyasi cesareti gerektirdiğini belirtti. Stewart açıklamasında ayrıca Holguin’in sivil toplum örgütlerinin hayati önem taşıdığına inandığını ayrıca sivil toplumun söz sahibi olmasını sağlamaya da kararlı olduğunu ifade etti.
Yine 9 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında Güney Kıbrıs Rum Meclisi Başkanı Dimitriu “Kıbrıs Türk işgali altında kaldığı sürece bütünlüklü bir Avrupa güvenliğinden bahsedilemeyeceği” iddiasını dile getirdi ve “Statükoya teslim olmayız, mevcut durumu kalıcı olarak kabul edemeyiz” dedi.
Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Alithia gazetesinin haberine göre; Rum Meclisi ve DİSİ Partisi Başkanı Annita Dimitriu, AHP’nin Romanya’daki kongrede yaptığı konuşmada “Kıbrıs, Türk işgali altında olduğu sürece bütünlüklü bir Avrupa güvenliğinden bahsedilemeyeceği” iddiasında bulundu.
Konuşmasında Annita Dimitriu: “İsrail’deki gelişmelerin tüm Avrupa için bir uyarı teşkil etmesi gerektiğini, bugünkü dünyada donmuş ihtilafların var olmaması gerektiğini, bu durumun Kıbrıs’ta da mevcut olduğunu” ifade ederek “Statükoya teslim olamayız, mevcut durumu kalıcı olarak kabul edemeyiz” şeklinde konuştu. Dimitriu “Kıbrıs Türk işgali altında kaldığı sürece bütünlüklü bir Avrupa güvenliğinden bahsedilemeyeceği” iddiasını da dile getirdi. Dimitriu ayrıca, Güney Kıbrıs’ın en büyük başarısının 20 yıl önce 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ye üyeliğin gerçekleşmesi olduğunu da ifade etti.
Sonuç olarak Kıbrıs’ta dini, dili ve kültürü tamamen farklı iki ayrı halk vardır, bağımsız ve egemen iki devlet vardır.
GKRY kabullenemezse de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam etmektedir.
Dün olduğu gibi bugün de Rum liderliğinin hedefi Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapmak iken Kıbrıs Türk Halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..