Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözleri, bir gerçeği yansıtıyor.
“Şayet Türkiye’nin müdahalesi olmasaydı, bugün ne KKTC olurdu ne de Kıbrıs Türkleri kalırdı. Hatta belki de güneye yüklenmiş olsaydık, artık güney-kuzey diye birşey kalmaz, tamamen Kıbrıs bizim olurdu.”
Bu sözler, bir hayalden öte, gerçektir. Esasında Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sözleri bize bazı şeyleri hatırlattı. Lonzan Anlaşması öncesi İngilizlerin tutumunu, kendilerinin olmayan topraklara çöreklenmeleri, Rumların ENOSİS hayalleri ve rahmetlik Denktaş’ın Girit gerçeğini hatırlatması.
Bazen kahrediyoruz Kıbrıs neden elimizden kaydı ve yarısına razı olduk diye. Türkiye’nin geçirdiği sıkıntıların bir parçasının bedeli Kıbrıs’tır esasında.
O günleri ve o günlerin zorluğunu bilsek de, hep içimde bir uhte olarak kaldı bütün Kıbrıs’ın yeniden Osmanlı’daki gibi Türkiye’ye verilmemesi.
Zaman zaman düşünüyoruz. Sayın Erdoğan’ın yaptığı vurgu gibi.
“Türkiye, Kıbrıs konusu gündeme geldiğinde neden ısrarcı olmadı Kıbrıs’ın tümden geri Türkiye’ye verilmesinde?”
Şayet Erdoğan o dönemde yaşasaydı, eminim Türkiye’nin politikası bu olurdu. Çünkü dönem siyasilerinin çıkışları veya pasiflikleri bir milletin kaderini değiştirebilir. Demek o dönemdeki siyasiler cesur çıkışlar yapmamışlar ve ısrarcı olmamışlar.
Sanki bir malı emaneten birisine vermişiz ve geri istiyoruz.
Öyle değil mi?
Kıbrıs İngiliz’e kiralanmışsa, bu topraklar ve bu mallar emaneten verilmişti bir süreliğine kendilerine. Her zaman İngiliz’in kaypaklığını gördük. Türkiye Kurtuluş savaşından çıktığı günlerde İngiliz, Türkiye’nın o günkü zayıflığını ve iç çatışmalarını fırsat bilerek “Biz Kıbrıs’ı koloni kervanımıza ekledik”demiş ve Kıbrıs’ı kendilerine bağlamışlardı.
Rumlar bu kaosu fırsat bilerek Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak edilmesini talep etmişlerdi.
Rumlar ilk kez ENOSİS için sahneye çıktığında, Türkiye adanın tekrar eski sahibine verilmesi talebinde bulunmalıydı. Bunu yapsalardı, Erdoğan’ın savunduğu görüşler mutlaka kabul görecekti.
Gerçekte Sayın Erdoğan’ın ortaya koyduğu görüş, 1974 Mutlu Barış Harekatı’nda olması gereken operasyondu. Biz Kıbrıs Türkleri adanın tümünü alamayacağımızı görünce yarısına razı olmuştuk. O nedenle “Ya Taksim, ya ölüm” sloganıyla çıkmıştık yola.
Gerçekten bunun böyle olması gerektiğini düşündüğümüzde, kesinlikle dünya ağzını açamayacaktı.
Öyle bir durumun vuku bulduğunu düşünelim. O zaman Rumlar tam manası ile sudan çıkmış balığa dönecekler ve anlaşmak için masaya oturacaklardı. Öyle bir durum olsaydı Kıbrıs’ın kaderi değişecekti. Sadece bir milletin malı olurdu Kıbrıs. O millet de Türk milletiydi.
20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin eli çok güçlenmişti. Lakin biz Kıbrıs’ın yarısı için mücadele ettik. Gördünüz mü? Rumlar hala bir anlaşmaya yanaşmıyorlar.
Tümü için verilen bir tezden sonra, Rumlar haliyle Türk vatandaşı olarak adadaki varlıklarını o şekilde sürdüreceklerdi.
Osmanlı 1571’de Kıbrıs’ı aldıklarında Rumlar çok büyük bir bocalama geçirmişlerdi. O kaos ortamında bile Larnaka papazı, Kıbrıs’ı ziyaret eden bir İngiliz siyasetçiden Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak edilmesini istemişti.
Demografik olarak Kıbrıs’ın yapısına baktığımızda, Rumların çoğunlukta olduğunu görürüz. Şayet Kıbrıs’ın tümüne sahip olsaydık, Rumların esamesi okunmayacaktı. Adadaki nüfus dengesinin Rumlardan yana olması hiç önemli değildi. Nasıl ki İstanbul’da her milletten insanlar var, bu da onun gibi bir şey. Yani hangi milletten olusa olsun, etiketi Türk, varlığı da başka olacaktı.
Erdoğan bu sözleri dile getirmesi, Mehmetçiğin cesurluğuna ve yürekliliğine bağlayarak etmiştir. Gerçekten her zaman Mehmetçiğimizle övünç duyarız. Onların yürekleri ve korkusuzca düşman üzerine yürümeleri göğsümüzü kabartan bir şeydir. Terörün başını ezmek onların hedefidir.
Tabii hayal etmek güzeldir. Kıbrıs’ın bütününe sahip olmayı hayal etseydik keşke. Şimdi yolumuza ve önümüze bakalım.
Bundan sonra Kıbrıs nasıl bir şekil olacak?
Kıbrıs artık eski durağında değildir. Kıbrıs’ın bindiği tren, rayların üzerinde özgürlük kavramları ile hedefine doğru yol alıyor. O hedef de KKTC’nin tanınmasından başka bir şey değildir.