Kıbrıs’ta uzlaşı arayışlarıyla ilgili yapılan atamalara bir sıfat daha eklendi. Jane Holl Lute Özel Danışman ama “geçici”.

Geçiciliği bayan Lute’dan mı kaynaklanıyor yoksa Kıbrıs ın kıvraklığından mı?

Öyle anlaşılıyor ki BM Genel Sekreteri Antonio Guterres bu atamayı yaparken pek istekli değildi.

Haklı, Crans Montana sürecinin nasıl geliştiğini ve sonlandığını gördü. Ondan önce Mont Pelerin serüveni var, onu da yakından yaşadı ama ne yazık ki net tavrını koyamadı!

Geçici Özel Danışman Lute ayağının tozuyla kuzeyde ve güneyde liderlerle buluştu, görüştü, tabir yerindeyse nabız yokladı!

Cumhurbaşkanı Akıncı nın ucu açık görüşme süreçlerinin, benzetme yerinde ise “havanda su dövmek olduğunu” öne çıkarması iyi bir gelişmedir diye düşünüyorum!

Gel gör ki ucu açık olmayan, yani zaman sınırı içeren görüşme sürecine Rum lider Anastasiadis’in sıcak baktığı söylenemez.

Bu bir!

Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri bakanı Çavuşoğlu ne büyük tesadüftür ki o da adamızda.

Geçici Özel Danışman Lute’nin temaslarının temasını görüşmeye gelmiş!

Sayın Çavuşoğlu Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşme sonrası yaptığı açıklamada "Akıncı ile görüşmemizde adil, sürdürülebilir ve Kıbrıs Türk halkının geleceğini ve güvenliğini güvence altına alacak gerçekçi bir çözümün tesisi için görüşlerimizi paylaştık"  ifadelerini kullandı

Bu ifadelerin diplomasi lehçesi dışındaki anlamı “ güvenlik ve garantilerden vazgeçeceğimizi  düşünmeyiniz, garantörlüğün sonuna kadar arkasındayız!”

Bu da iki!

Konu edilecek daha çok başlıklar var ama sürecin ölü doğmuş olduğunu sadece bu iki şık ortaya koyar sanırım!

Bir anlamda, sayın Lute’nin kucağında taşımaya çalıştığı bebek ölü bir bebek!

Kararlı ve inandırıcı bir şekilde yeni bir yol haritasının ortaya çıkarılması zamanı gelip te geçmiştir.

Artık sözde kalan çıkışlar bir anlam ifade etmekten çok uzaktadır!

Türkiye’nin 2004 yılından beridir “bir adım önde” politikalarının, “Annan Plana olan yumuşak yaklaşımın” yaratmış olduğu Rum iştahının Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bu açıklamasından sonra kapanacağını düşünebiliriz.

Geriye kalan son açığımız Guterres çerçevesine gelince,

böyle bir çerçevenin çevresinde uzlaşı arayışına gitmek Kıbrıs Türkü olarak ölüm fermanımıza yeşil ışık yakmak gafletini göstermiş olduğumuzun resmidir.

Hem Guterres çerçevesi ile sayın Bakanın açıklamaları tezat teşkil etmiyor mu?