Gerçek şu ki Rum liderliği, New York’daki gayrı-resmi yemekten sonra, “Kıbrıs Sorunu”nun kendi istekleri doğrultusunda çözümlenmesi için öyle müthiş bir propaganda başlatmışlar ki, “Kıbrıs Sorunu”nun gerçeklere dayalı bugünkü durumuna dıştan bakanlar bile neredeyse müzakere sürecinin yakın bir gelecekte başlayacağını ve sorunun çözüme ulaşacağına inanmışlar… Nasıl bir çözüm? Tabii ki Rumların istediği şekilde bir çözüm… Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması, birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti, iki devlet çözümü devre dışı ve müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden tekrar başlaması… Rum liderliğinin şu anda yaygınlaştırmak istediği politika bu…Rumların bu tür politikaları geçmişte de tüm açıklığıyla ortada duruyordu zaten. Şimdi, önemli olan Türkiye-KKTC “Kıbrıs Sorunu” politikasının bir kez daha tüm gücüyle, kökleşmiş iki devlet gerçeğini vurgulayarak seslendirilmesi. 1. Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü garantiye alınmalı. 2. KKTC Devleti’nin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü kabul edilmeli.
Bazı iç ve dış “Kıbrıs Sorunu uzmanları”, “Böyle bir Türkiye-KKTC politikası ile sorun çıkmazda kalır…” görüşünü ileri sürebilirler. Doğru değil. Yanlış… Çıkmazı yaratanlar Rumlar. Yok efendim, “vatanı yeniden birleştireceğiz…” Yok efendim, “Türk işgalini sonlandıracağız.” gibi Rum liderliği açıklamaları çıkmazı yaratanların kim olduğunu bariz bir biçimde ortaya koymaktadır. Rum politikası bu… Bugünkü durumda, kökleşmiş KKTC Devleti’ni hiçe saymak, Türkiye’nın garantörlüğünü kaldırma çabaları hiç ama hiç gerçeklerle bağdaşmayan Rum görüşleri. Bu gerçekleri iyice anlamak için Uluslararası Hukuk ve Tanınma uzmanı olmaya da gerek yok…