GKRY

GKRY  Başkanı Nikos Anastasiadisin Başkanlığında  18 Şubatta toplanan Rum Ulusal Konseyi iki gün süren toplantısı sonrası  Kıbrıs  sorunun çözüm şekli konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle    ortak bir açıklama yapılamadı. Rum basınında yer alan haberlere göre ,yeni bir milli strateji belirlemek üzere toplanan  Rum Ulusal Konseyinde , parti liderleri arasında “hedefler” konusunda  derin bir görüş farklılığı ortaya çıktı.

Kıbrıs sorununda Strateji   değişikliği isteyenlere Ukrayna, Kırım  ve Kosova  örneklerini  hatırlatan Anastasiadis strateji değişikliği isteyenleri uyardı ve “Taksime sürüklenmeyelim” uyarısında bulundu.  

Rum partilerinin büyük bir çoğunluğu “iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözüm”  hedefini bundan sonraki süreçte terk edilmesinin şart olduğu görüşünü  dile getirdiler. Alternatif çözüm  şekli konusunda açık görüş  belirtilmezken  parti başkanları veya sözcüleri anavatanımız Türkiyeye karşı sözde “işgal ve  istila”  kampanyasının güçlendirilmesini istemişlerdir.

Fileleftheros  gazetesinin verdiği habere göre  Rum Ulusal Konsey  toplantısının  yapıldığı  günlerde  Rum Yönetimin  eski Başkanlarından Yorgos vasiliu, EDEK Onursal Başkanı  Vasos Lissaridis, Markos Kiprianu,  Mihalis Yorgallas, Stelios Amerikanosun da konuşma yaptığını yazdı.

DİSİ Başkanı Neofitu:  “…Türk askerleri ve TC kökenli KKTC vatandaşları adadan ayrılmalı. Garanti Anlaşmaları kaldırılmalı . Alternatif olarak AB-NATO işbirliği çerçevesinde Avrupa garantileriyle değiştirilmeli….” dedi.

AKEL Genel Sekreteri Andros  Kiprianu :  “…Strateji hedeftir, hedefimiz de değişmemiştir. Müzakerelere taviz vermeden başlanmalıdır…” dedi.

DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos , “… Kıbrıs sorununda strateji değişikliği yapılmasının  ve sözde  ‘Kıbrıs Cumhuriyetinin  avantajlarının  değerlendirilmesinin  şart olduğunu…”  söyledi.  Ayrıca Papadopulos, Kıbrıs sorununda  yeni bir stratejinin  şart olduğunu söyledi.

EDEK Başkan Vekili Sizopulos :  “Rumların KKTCdeki malları korunmalı, Taşınmaz mal Komisyonuna başvurular engellenmeli. TMK aracılığıyla bugüne kadar yapılan alım-satımlar yasa dışı ilan edilmeli…” dedi. Sizopulus ayrıca ;  “Türk yayılmacılığı tehlikesini caydıracak” bir politikayı Yunanistan ve Güney Kıbrısın birlikte oluşturması  gerektiğini savundu.

Ekologlar ve Çevreciler Hareketi Başkanı Perdikis : “.. Türk tarafına karşı stratejik Planlama Birimi kurulmalı. Teşhis Analizi (SWOT)  metoduyla  faaliyet planı hazırlanmalı . Askeri kabiliyetler artırılmalı..” dedi .

Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yordos Lillikas: “..Türk askerini ve  Türk tarafını devirecek bir hedef belirlenmeli . Kıbrıs Cumhuriyeti çözümden sonra da devam etmeli …” dedi

Sonuç olarak;  Rum siyasi partileri  sağcısıyla , solcusuyla  “…Türk askerinin Kıbrıstan  uzaklaştırılmasını, Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının geri gönderilmesini,  garanti anlaşmalarının kaldırılmasını,  isterken  alternatif olarak ABnin garantörlüğü gündeme getiriliyor… Bulunacak bir çözümde Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı isteniyor, yeni bir devlet kurulamaz, iki devlete dayalı çözüm kesinlikle olamaz…Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkı yoktur…BM ve AB normlarına göre çözüm istiyoruz…Bulunacak çözümde ,göçmenler  eski evlerine ve mülklerine dönmeli, serbest dolaşım , mülk edinme  ve yerleşme hakkı korunmalı…Kıbrıs sorunu 1974de başlayan bir işgal sorunudur…Tek egemenlik, tek vatandaşlık , tek uluslar arası temsiliyetten vazgeçilemez… Kıbrıs Türk halkına Maronitler,Ermeniler ve Latinlerden daha fazla hak verilemez…” diyorlar.

Anastasiadis, ABden de aldığı destekle “Navtex kaldırılmadan, Barbaros Hayrettin Paşa gemisi  çekilmeden müzakerelere dönmeyeceğim” diyor. Anastasiadis, Türkiyenin  Kıbrıs Cumhuriyetini tanımasını  ,  hava ve deniz  limanlarını Rumların kullanımına açmasını talep etmektedir.

Rum-Yunan ikilisinin  ABden aldıkları destekle  öncelikli hedefi Türkiyenin Doğu Akdenizdeki egemenliğine son vermek ve de Türkiyenin  petrol-doğalgaz  bölgelerinden uzaklaşmasını sağlamaktır.

Bu görüş ve düşünce içerisinde olanlarla, Megali İdea hayali içinde  olan ve uzlaşmaz tutumlarını devam ettirenlerle  görüşme masasında herhangi bir konuyu görüşmemiz ve bir anlaşmaya varmamız mümkün değildir….

Herhangi bir şekilde dıştan gelecek baskılarla yeniden görüşme masasına  oturmamız yanlış olacaktır. Sonuç alınması mümkün olmayan bir sürece  başlamamız mümkün değildir. Yeniden masaya oturmak demek KKTCnin tanınmasına giden yolu büyük ölçüde kapamak demektir.

KKTC tanınmadan kesinlikle müzakerelere  yeniden başlanmaması gerektiğine inanıyoruz. Kıbrıs Türk halkı olarak Rumlarla yan yana barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz…

 

 Kıbrısta adil ve kalıcı bir barış ve anlaşma  ancak bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak  tanımasıyla mümkündür….