Siyasi eşitliği öngörmeyen federal devlet yapısı nerede görüldü, doğrusu bunu ilk kez duyuyorum!

Teslimiyetçi kesimler şimdide siyasi eşitliğe karşı garantilerin ortadan kalkabileceği tezine Rumların sıcak baktığını ima etmeye çalışıyorlar.

Fısıltı oklarını bu kez bu frekansa odaklandırdılar!

Bu insanlar akıldan münezzeh mi ne?

Kıbrıs taki olayları dolu, dolu yaşamış biri olarak ifade etmek isterim ki,

ne siyasi eşitlik pazarlık konusu edile bilinir, ne de garantörlük sistemi.

Her ikisi de Kıbrıs Türkü için hayati noktalar.

İsterseniz, henüz fol yok yumurta yokken, uzlaşı henüz elde edilmemişken bile Türk –Rum ilişkilerinin çeşnisine bakalım .

Kapıların açıldığı, karşılıklı geçişlerin sıkça yaşanmaya başlandığı ilk günden, günümüze kuzeyde, ya da güneyde Türk –Rum münasebetlerinde kaç olay yaşandı? Kaç hadise meydana geldi?

Kaçı güneyde, kaçı kuzeyde meydana geldi, söyleye bilir misiniz?

Sıcağı sıcağına bir olay da geçtiğimiz gün yaşandı.

İki çocuk annesi Kıbrıslı Türk Avukat 30 yaşındaki Nil Çeliker’in aracı,

Güney Lefkoşa’da bir alışveriş merkezinin park yerindeyken hasara uğratıldı.

Otomobilin sağ ön ve sağ arka camları kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce kırıldı.

Soralım bakalım, bahse konu park yerinde kamera sistemi yok mu idi?

Diğerlerinde olduğu gibi Rum polisi saldırganlara arka çıkacak, mesele ya tahkikat aşamasında, ya da mahkeme salonunda ört bas edilip hallolacak!

2004 den beri benzer olaylar ardı ardına ulandı geldi .

Bazıları uzlaşıya o denli inandı ki sürece zarar vermemek adına yediği tokadı, yumruğu gizledi.

Yanlış hatırlamıyorsam,  Ay Napa saldırganlığı dedikodu olarak kaldı, yaşanan rezilliksaklı tutuldu. Yine Ay Napa da gençlerimize yapılanları hatırlayınız.

Yaşananlardan örnekler vererek o oldu, bu oldu diye uzatmak niyetim yok.

Ne var ki Kıbrıs Türkünün ister bireysel, isterse kitlesel güvenliği söz konusu olunca, Rumlarla birlikte oluşturulacakbu bağın pamuk ipliğine bağlı bir konumda olacağını hatırlamak lazım.

AB statüsünü kaybetmemek adına Türkiye siz leştirilerekher an bir katliama maruz kalmak, ikinci, hatta üçüncü sınıf vatandaş muamelesine tabi tutulmak, eritilmek, asimilasyona tabi tutulmak daha mı güzel?

Her an can ve mal güvenliğinden kuşkuya düşerek yaşamak, daha mı iyi?

Güney Kıbrıs ın hidrokarbondan tutunda her konudaki samimiyetsizliği, Grant Montana da yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, hele ucu açık görüşme süreci düşünüldüğünde, görüşme sürecini bir değil birkaç kez düşünmemiz lazım!