Gün geçmiyor ki gazetelere düşen haberler arasında şiddet olaylarına rastlanmasın, gün geçmiyor ki uyuşturucu ile ilgili bir şeyler yazılmasın.
Bir başka sorumsuzluk şekli olan trafik kazalarını bu gün için ayrı bir yerlere koyuyorum.
Dikkat ettiniz mi bilmem, suç teşkil eden davranışları ortaya koyanların kimliklerine bakıldığında dörtte üçünün KKTC vatandaşı olmadığı görülmektedir.
Öyleyse ülkeye kabul ediş şeklimizde bir aksaklık var demektir!
Her ne kadar cebinde parası olan, alem yapmak için zulasına birkaç gram uyuşturucu koyarak çıkıp ülkemizde tatil yapmaya kalkan iş güç sahipleri de mevcut ama genel olarak bakıldığında hırsızlık vakaları beş parasız ya da çok kısıtlı mali olanaklarla adaya gelenler arasından çıktığı görülmektedir.
Öyleyse bu gibi suçların ortadan kaldırılmasıyla ilgili önlem alınması gerekmektedir.
Nelerdir bu önlemler?
Dünyanın uyguladığı yöntemlere göz atıldığında bir defa ülkeye girenlerin mali gücü sorgulanmalıdır.
Öncelikli olarak kaç günlük vize veriliyorsa o kadar günlük konaklama ve iaşesini karşılayabilecek parasal olanağının var olması istenmelidir.
Yoksa parası, kimsenin gözünün yaşına bakılmaksızın geri çevrilmelidir!
Cebinde parası olmayan kişi ya çalışacaktır, ya da en kestirme yoldan çalacaktır.
Çalışma iznidir vs zaman alacağından çalmak en geçerli kurtuluş çaresidir.
Son zamanlarda sıkça karşılaşır olduğumuz tecavüz veya tecavüze teşebbüs vakalarına gelince.
Dünkü makalemde de vurgulamaya çalıştım bilhassa tecavüz vakalarında verilen suçların ağırlaştırılması kaçınılmaz hale gelmiş bulunmaktadır.
Öyle yaklaşımlar içinde adaya gelenlere rastlıyorsunuz ki neredeyse KKTC genelev cenneti.
Burası turistik bir ülke, şortu ile gezinen de olacaktır, üstsüz denize giren, güneşlenende.
Bu gibi ortamları hoşgörü ile karşılamak yerine, şiddet-şehvet dürtüsü halinde görenlerin bu ülkede yeri yoktur, olmamalıdır.
Bu nedenlerdendir ki ülke ye girişlerin sıkı denetime tabi tutulması yanında cezaların caydırıcı duruma getirilmesi ülkenin selameti bakımından kaçınılmazdır!
