İsterseniz haftaya nostalji yaparak başlayalım !
Zira Kıbrıs Türkünü unutkan sanan, içi dolu olmayan yalan söylemlerle her seferinde aldatabileceğine inanan kimseler yine...
İsterseniz haftaya nostalji yaparak başlayalım ! Zira Kıbrıs Türkünü unutkan sanan, içi dolu olmayan yalan söylemlerle her seferinde aldatabileceğine inanan kimseler yine sahalara inmiş vaziyette yalan, üstüne yalan beyanlarla ve de yaklaşımlarla oy avcılığına başladılar bile ! Biliyorsunuz 17 Nisan 2005 te gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yine bugünküne benzer barışı çağrıştıran süslü ifadeleri, vaadleri havalarda uçuşturan bir CTP vardı. Hatta değişik bölgelerde barış ateşleri yakarak ısınırlardı ! Barışın hemen kapının arkasında, bolluk, bereketin ise Kıbrıs Türkünün yanı başında olduğunu söyleyen, Annan Planının estirdiği rüzgarla yelkenlerini doldurup yalan teknesini yüzdüren CTP/BG, bu gün yine aynı taktiklerle ve üç aşağı-beş yukarı benzer söylemlerle halktan onay istemekte. 17 Nisan 2005 te halktan aldığı % 55 civarındaki oyla Cumhurbaşkanlığı makamına oturan M.A.Talat, bu beş yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde acaba dillerine doladıkları ve hemen kapının arkasında beklemekte olduğunu savundukları barışı getirebildiler mi ? Refikleri, aynı fikri paylaştıklarını zannettikleri yoldaşları, ne sıfat verirseniz verin, Rum lider Hristofyasla aynı doğrultuda dünya görüşüne sahip oldukları halde Kıbrıs uzlaşmazlığına son verebildiler mi ? Kapalı kapılar arkasında ve baş, başa yapılan görüşmelerde Kıbrıs Türkünü esarete sürükleyebilecek tavizler verilmesine rağmen uzlaşmazlığa son veremediler ! Çünkü karşımızdakiler her seferinde ve siz verdikçe daha fazlasını , daha fazlasını istediler! O günlerde neden uzlaşı gerçekleşemedi ? Çünkü M.A. Talat Rum taleplerinin tümüne evet diyebilme cesaretini gösteremedi. Gösterseydi, Kıbrıs Türkünün adadaki varlığını ve geleceğini bitirmişti ! Şimdilerde Eroğlunun uzlaşmaz olduğu savlarıyla CTP yine sahnelerde ! Temcit pilavı gibi diline doladığı “barış, hemen barış, kapının arkasında bekleyen barış” söylemleriyle oy avcılığına çıkmış vaziyette! Mücadele liderimiz Dr Fazıl Küçüğün, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaşın temellerini attığı var olma kavgasının boşa yapıldığını, gereksiz bir direniş olduğunu, artık egemen olanın dünya insanlığı olduğunu ifade ediyorlar! Bu kez yıpranmamış ama dış temaslarda deneyimi zayıf, teslimiyete yatkın, parti baskısına açık, sırf o makama gelebilmek, Cumhurbaşkanı sıfatını hanesine artı kaydedebilmek için Kıbrıs Türkünün geleceğini tehlikelerin kucağına atabilecek birini aday yaptılar ! CTP nin talimatlarıyla iş görebilecek, hatta politbüronun tespit ettiği sloganlarla yol alabilmeye çalışan biri! Ve şimdi de teslimiyetçi zihniyet vatandaşı bu yolla aldatmaya çalışıyor !