Her gün için yerel basınımızda

Her gün için yerel basınımızda  Rum liderliğinin bitmek , tükenmek  bilmeyen istekleri ve Kıbrıs Türk halkına yönelik   verdikleri mesajlar vardır. Gün geçmiyor ki Rum liderliği veya bir parti yetkilisi olası bir çözüm için  ön şartlarını dile  getirmesin!..

Rum Hükümet Sözcüsü Hristodulidis:  “Kıbrıs AB üyesidir. Çözümden sonra da AB üyesi olmaya  devam edecektir. Bu da çözümün  en iyi garantisidir” diyor…

Güney Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis,  Kıbrıs sorununun  çözümü için , çözümün ilk gününde  , Türk tarafının  derhal yapmasını istedikleri şartları şöyle sıralıyor: “…Maraş derhal teslim edilmeli, Türk askerinin önemli bir bölümü çekilmeli, ‘Ara Bölge derhal teslim edilmeli, garantiler ortadan kaldırılmalı….” Diyor. Bunlar daha birinci günden gerçekleştirilmesi  istenenler!...

Rum liderliği, Rum Ortodoks Kilisesi  Kıbrıs sorununun   kendileri tarafından  nasıl yaratıldığını,  Kıbrıs sorununun  bugünlere nasıl geldiğinin  altında yatan  gerçekleri ve Kıbrıs sorununun Rum-Yunan ikilisinin  Enosis isteklerinden kaynaklandığını bilmezden , görmezden geliyorlar ve de hiç  sıkılmadan  21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Akritas Planının  devreye konulmasını bile saptırarak Türkler bize saldırdı, biz de kendimizi müdafaa ettik diyecek kadar  ileri gittiler... Rum liderliği ve Rum Ortodoks Kilisesi bu konuda da hemfikirdirler…

Ancak Rumlar tüm bu söylemlerine rağmen Türk tarafı iyi niyetinden dolayı ,  görüşmelere zarar vermiş olmamak için  sessizliğini  korumaya devam ediyor…Özellikle  Cumhurbaşkanımızın  ve  Dışişleri Bakanımızın, Parti liderlerimizin    bu konularda günü gününe  Rum liderliğine gereken cevabı vermeleri gerektiğine inanıyorum. Türk tarafı iyi niyetini ve sessizliğini korudukça  Rum liderliği konuşmaya devam edecektir.

Rum liderliği her gün için  toprak tavizi istiyor. Rumlara bir karış toprak verilemeyeceği ve bir tek Rumun Kuzeye yerleşemeyeceği açık bir dille anlatılmalıdır… Rumlar olası bir siyasi çözümde AB normlarının,  dört özgürlüğün ( Serbest dolaşım, serbest yerleşim, serbest mal-mülk edinme, serbest çalışma, iş kurma) uygulanmasını istiyorlar. Rumlar “sözde” Kıbrıs Cumhuriyetinin devamını ve Kıbrıs Türk halkının  Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında oluşturulmak istenen  devlete ‘azınlık olarak yama olmasını istemektedir. Rumlar varılacak anlaşmada Kıbrıs Cumhuriyeti devam edecek, AB ve BMe yeniden üyelik müracaatı söz konusu olmayacak diyorlar.  Rum liderliğinin yapmakta olduğu açıklamalar ve söylemleri  kabul edilemez.

 Vakıf malı olan  Maraş topraklarının İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde   Rumlara verildiği  ve üzerlerine  binalar inşa edildiğini bilmeyen yoktur. Olası bir siyasi çözümde  AB  normları uygulanmamalı , mülkiyet global takas ve tazminatlarla çözülmeli. Tazminatları da Kıbrıs sorununu yaratan  Yunanistan ödemelidir. Kıbrıs Türk halkının  1955lerden gelen  mülkiyet hakları vardır. Kıbrıs Türk halkının  o günlere dayanan maddi ve manevi zararları vardır. Bunlar mutlaka gündeme getirilmelidir…

 Rumlar her  gün için toprak tavizi istiyorlar. Veren tarafın  hep     KKTC ve  Kıbrıs Türk halkının olması isteniyor. Karpazı ver, Güzelyurtu ver, Güney Mesaryayı ver, ver de ver!.. Karşılığında KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ne kazanacak? Rum halkı  Kıbrıs Türk halkına  tanıdığı  hak sadece bağımsızlığı ve egemenliği olmayan bir mahalli idaredir, “azınlık” haklarıdır!...

Sonuç olarak; Mısır, Israil ve de Yunanistanla Rum liderliği “Ortak Savunma Anlaşması” imzalarken , yeni Petrol/Doğalgaz “Sondaj Anlaşmaları” yaparken  , Rum yeniden silahlanırken, Rum Yunanistandan 3 bin gönüllü  birlik oluşturmaya çalışırken,  iyi niyetinden dolayı KKTC makamlarının  sessizliğini korumaya devam etmesini kabul etmek mümkün değildir.

Diğer yandan ;  AKELin 1966da yapılan Genel Kurulunda  aldığı       Enosis kararı  günümüzde halen dururken,  Rum Meclisinin 1967de aldığı Enosis kararı  halen yürürlükte iken  , 80 bin civarında  Rum askerliğini yaptıktan sonra silahlarıyla evlerine dönerken ,  bu milis kuvvetleri dağıtılmazken,  Enosis kararları ortada iken biz hala daha  Rumlarla  görüşme masasına oturmaya devam ediyoruz ve zaman kaybediyoruz…

Kıbrıs Türk halkına  ve KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncıya düşen görev  bağımsız ve egemen devletimiz KKTCni öne çıkarmaktır, anavatanımızla işbirliği içerisinde  KKTCni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır….

 

Cumhurbaşkanımız sayın Akıncının ve de diğer yetkililerin  kendini bilmez Rum liderliğine   cevap verme ve yeter artık deme  zamanı gelmiştir….