İsmet Paşa başkanlığındaki Türk Heyeti Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz, Yrb. Tevfik Bıyıkoğlu, Bnb. Seyfi Düzgören ve Kızılay İkinci Başkanı Hamit Bey’le iki yazmandan oluşuyordu. Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ile Refet Bele’nin de Mudanya’da kalmaları uygun görülmüştü.
Gerilere dönüp baktığımızda; I.Dünya Savaşı sonrası Anavatanımızın topraklarının işgal edilmeye başlamasıyla birlikte Türk İstiklal Savaşı başlıyordu. Mudanya Ateşkes anlaşmasına giden yolda geçekleşen mücadeleyi şöyle özetlemek mümkün:
Mondoros Mütarekesi sonrası 15 Mayıs 1919’da Yunan Orduları İngiliz Donanması desteğinde İzmir’e çıktı. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa dava arkadaşlarıyla birlikte Samsun’a ayak bastı.
21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya Tamiminin ardından 23 Temmuz-07 Ağustos 1919’da Erzurum Kongresi ve 4-11 Eylül 1919’da Sivas Kongreleri düzenlendi. Mustafa Kemal Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara’ya varmasının ardından 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. 18 Mart 1920’de İstanbul’da Osmanlı Devleti Meclisi son toplantısını yaptı. 20 Mart 1920’de İtilaf Devletleri Askerleri İstanbul’u işgal etti. 15 Mayıs 1919’da İngiliz Donanması desteğinde İzmir’e ayak basan Yunan Ordusu, Çeşme Yarımadası, Selçuk ve Belkahve’yi işgalinin ardından Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon’a kadar Batı Anadolu’nun büyük bir bölümünü işgali altına almıştı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da “Büyük Millet Meclisi” toplandı. 6 Ocak-11 Ocak 1921’de I. İnönü ve 23 Mart-31 Mart 1921’de II. İnönü Zaferleri kazanıldı. 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi 13 Eylül 1921’de Türk askerinin zaferiyle sonuçlandı. Yine Mustafa Kemal’in Başkomutanlığında 26 Ağustos-30 Ağustos 1922 tarihleri arasında yer alan Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasının ardından kaçan Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulurken Türk ordusunun zaferi kesinlik kazanıyordu.
Dünya askerlik tarihinde Başkomutanlık Meydan Muharebesi kadar kesin sonuçları olan bir meydan muharebesine ender rastlanır. Bu zafer, doğal sonuç olarak düşman ordularının yok edilmesini ve ülkeden atılmasını, böylece ulusal egemenlik ve bağımsızlığı tam olarak elde etme imkanlarını sağlaması dışında da önemli sonuçlar doğurmuştur.
Anadolu’ya gönderilen Yunan ordusunun imha edildiğini gören İtilaf Devletleri, Büyük Taarruz Zaferimizden sonra boğazları bırakmamak ve Trakya’daki Yunan Ordusunu Anadolu’daki Yunan ordusunun feci akıbetinden korumak maksadıyla Boğazlar etrafında bir “Tarafsız Bölge” ilan ederek Türk ordusunun buraya girmesine engel olmak istemişlerdir. Ancak Başkomutan Mustafa Kemal Paşa , hedefimizin İstanbul ve Trakya’yı içeren Misakı Milli sınırlarına ulaşmak amacını taşıdığını; orduların vazifesinin yenilen düşmanı takip etmek olduğunu; Trakya’yı almadıkça orduları durduramayacağını söyleyerek Türk süvarilerini tarafsız bölgeye sokmuştur. Çanakkale’de Türk Askeri ile karşı karşıya kalan İngilizlerin Türkiye ile yeni bir savaşı göze alamaması sonucunda tarafsız bölge krizi bir Türk-İngiliz Savaşına yol açmadan çıkarlarımıza uygun olarak çözülmüştür.
Mustafa Kemal’in kararlı duruşu karşısında zorda kalan İtilaf Devletlerinin Dışişleri Bakanları Paris’te toplanarak Trakya’nın Türklere verilmesini kabul ettiler. Bu kararı bildirmek üzere Franklin Boullion 28 Eylül’de İzmir’e geldi ve Mustafa Kemal’e müttefikler adına bir nota getirdi. Bu notada:
- Çatışmaların durdurulması,
- Müttefiklerin Trakya’nın Türkiye’ye teslimini kabul ettikleri,
- Bir Ateşkes komisyonunun kurulmasını istedikleri bildiriliyordu.
Mudanya görüşmeleri 3 Ekim 1922’de başladı, Türkiye’yi İsmet İnönü, İngiltere’yi General Harington, Fransa’yı General Charpy, İtalya’yı General Mombelli temsil ediyordu. Konferansta Yunan ordusunun Trakya’dan çekilme koşulları konuşulmasına rağmen Yunan Ordusunun temsilcisi yoktu. General Mazarakis, Mudanya açıklarında bir gemide bekliyordu. Bu resim, Kurtuluş Savasındaki asıl düşmanlarımızın İngiltere, Fransa ve İtalya olduğunun, Yunan ordusunun bu devletlerce üstümüze gönderildiğinin açık bir kanıtıdır.
İzmir’de Mustafa Kemal-Franklin Boullion arasındaki görüşme Ateş-Kes Konferansının ön görüşmesi niteliğindeydi, burada çatışmaların durdurulması ve Trakya’nın Türkiye’ye teslimi konusunda ilke olarak anlaşmaya varılmıştı.
Mudanya’da tartışılan asıl konu, Trakya’nın tesliminin ne zaman ve nasıl olacağı idi. Müttefikler bölgenin Yunanlılar tarafından önce kendilerine sonra Türk Yönetimine bırakılmasını istiyorlardı. Biz ise Trakya’nın (Karaağaç dahil) doğrudan Türk Yönetimine bırakılmasını doğrudan bize verilmesini ve buraya sokacağımız kuvvet hakkında hiçbir kısıtlama olmamasında ısrarlı idik. Zira Ege’de hezimete uğrayan Yunan Ordusu yenilginin acısını Trakya Türklerinden çıkartmak için Türklere zulüm uyguluyorlardı. Ayrıca Yunan Ordusunun toparlanabilen askeri birlikleri Batı Trakya’da yığınak yapıyorlardı. Misakı Milli sınırları içindeki Trakya’nın bir an önce kurtarılması gerekiyordu.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak görüşmeleri yakından izlemek için Bursa’ya gelmişlerdi. İnönü her gün için Başkomutana Mustafa Kemal’e görüşmeler hakkında bilgi veriyordu.
Trakya’nın Türkiye’ye teslim şekli konusunda tıkanan görüşmeleri Başkomutan Mustafa Kemal’in Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye 6 Ekim’de verdiği şu talimat çözdü: “Trakya’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine iadesini kabul etmedikleri taktirde 6/7 Ekim’de İstanbul üzerine harekete geçiniz. Görüşmeler olumsuz sonuçlandığı taktirde İngiliz Generaline Trakya’daki düşmanı takip için İstanbul ve Çanakkale üzerine harekat yapacak kıtalarımızla İngiliz kıtaları arasında çatışmaya meydan vermemek için emir ve talimat vermesini söyleyiniz.”
Başkomutan Mustafa Kemal “Trakya’yı doğrudan bize teslim etmezlerse zorla alırız” diyordu. Bu adeta bir satranç oyuncusunun karşı tarafa şah-mat çekmesi idi. İnönü’nün aldığı bu talimatı muhataplarına bildirmesi İtilaf Devletleri üzerinde büyük etki yaptı.
Bu talimatı alan İsmet İnönü, Kocaeli Yarımadasında ve Çanakkale’de hazır bekleyen 1. Ve 2. Ordulara İstanbul ve Çanakkale üzerine harekete geçmeleri emrini verdi.
Hükümetinden talimat almak üzere Mudanya’dan ayrılan General Harrington dönüşünde şunları söyledi: “Hükümetimden talimat aldım. Müttefikler Trakya’yı size teslim ediyorlar. Karaağaç’ı da alacaksınız. 45 gün içinde idareniz Trakya’ya yerleşmiş olacaktır.”
Başkomutanın Trakya’yı gerekirse zorla alma tehdidi sonuç vermişti. Mudanya Ateşkes Antlaşması 11 Ekim 1922’de saat 06.00’da imzalandı. Böylece Misakı Milli sınırları içindeki Trakya’yı tek silah atmadan, Ege’deki kesin zaferimizin bir sonucu olarak ve ordumuzun caydırıcı gücü ile geri almış oluyorduk.
Yunan General Mazarakis, Trakya’nın Yunan ordusu tarafından boşaltılmasına itiraz ederek başlangıçta anlaşmayı imzalamadı ise de Yunanistan, antlaşmayı kabul ettiğini 14 Ekim’de İstanbul’daki temsilcisi vasıtası ile bildirdi.
Mudanya Ateş-Kes Antlaşması, 14 Ekim 1922’de saat 24.00’te yürürlüğe girdi. Yunan Askeri Birlikleri ve mülki görevlileri Trakya’yı teslim alma görevi Refet Paşa’ya (Bele) verildi. Bu maksatla Batı Cephesi birliklerinden 40 er mevcutlu 16 Piyade Taburu ve 500 er mevcutlu iki Süvari Alayı ayrıldı, bunlara Jandarma işaretleri takıldı. Refet Bele 30 Ekim’den 15 Kasım’a kadar bu birliklerle Trakya’yı teslim aldı.
Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Trakya Türk egemenliğine geçmiş oldu. Antlaşmanın bizim koşullarımıza uygun olarak yapılmasında Mustafa Kemal’in ordularını İstanbul ve Çanakkale istikametinde ileri sürmesi belirleyici olmuştur. Trakya’nın tek kurşun atılmadan düşmandan geri alınması Büyük Taarruzdaki kesin zaferimizin ve ordumuzun caydırıcı gücünün bir sonucudur.
Mudanya Ateşkes Antlaşmasının yürürlüğe girmesi ile Kurtuluş Savaşımızla birlikte Birinci Dünya Savaşı da fiilen sona ermiştir. İsmet İnönü’nün Mudanya’daki başarısını yakından izleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir yıl sonra kendisini Dışişleri Bakanı ve Baş Temsilci olarak Lozan Konferansına gönderecekti. Bu gelişmelerin ardından 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı.
29 Ekim 1923’te yaşasın nidaları arasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları hedeflerine ulaşmışlardı. Türk milleti , kendisine bir ülkeyi hediye edenlere çookk şey borçludur.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dava arkadaşlarını, silah arkadaşlarını rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
Kaynak:1- Dr. Cihangir Dumanlı, Mudanya Ateşkes Antlaşması, Bütün Dünya, Başkent Üniversitesi Kültür Yayınları, s. 37-41, 1 Ekim 2019
Kaynak:2-htps://sozcu.com.tr/2018/gündem/11-ekim-1922-mudanya-ateskes-antlasmasi-ve-tarihizafer-2672489/