Gerek Türkiye’deki hükümet yetkilileri, gerekse KKTC’deki hükümet yetkilileri, KKTC’nin tanınma yolunda ilerlediğini, hatta yakın bir gelecekte KKTC’nin tanınacağını söylemektedirler. Tabii ki bu haberler güzel. Ancak bunların tümü (TC Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın BM’de “KKTC’yi artık tanıyın” çağrısı hariç) güzel ve umut dolu sözler olarak kalmaktadır. KKTC’nin nasıl tanınma yoluna gireceğini şu anda bilen yok gibi... Şimdiye kadar KKTC’nin tanınması için herhangi bir girişim yapıldığına ilişkin hiçbir haber yok.. Ya girişim yapılmadı ya da gerçekleştirilen herhangi bir girişim halka açıklanmadı. Böyle bir girişim eğer varsa, gizli mi tutulmalı yoksa halka açıklanmalı mı?... BM, AB ve tabii Rumlar tanınma girişimi açıklandığı takdirde hemen engelleme girişimlerini başlatacaklardır. Ancak, tanınma konusu incelenirken bir bağımsız, egemen devletin (yani KKTC’nin) egemenlik haklarını kullanarak tanınma istemesi çok normal. Böyle bir girişim uluslararası hukuk içerisinde yer alan bir durum. Bu bakımdan tanınma girişiminin gizli kalmasına gerek yok. Ancak bu durumda Rumlar, BM ve AB’nin KKTC’nin tanınmasını engelleme girişimleri hemen devreye girecek.
Bu noktada KKTC’nin tanınma istemesi ve tanınmasını içine alan uluslararası hukuk çerçevesi içerisindeki “Tanınma” konusu iyice incelenmeli. Eğer KKTC’nin tanıması uluslararası hukuk ve tanınma çerçevesi içinde doğru, haklı görülüyorsa mesele yok. O zaman tanınma girişimi hemen devreye girecektir. BMGK kararları KKTC’nin tanınmasına en büyük engel olarak gösterilebilir. Ancak bir devletin egemenlik hakları tartışılmaz.