Garanti ve İttifak Anlaşmalarının, Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde önemli bir yeri vardır.Garanti ve İttifak Anlaşmaları , Kıbrıs Cumhuriyeti için 73. Maddenin (b) fıkrasına göre belirlenmiş olup Kıbrıs Cumhuriyetinin temelini oluşturmaktadır. Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuna giden bu anlaşma 19 Şubat 1959da Londrada İngiltere, Yunanistan ve Türkiyenin Dışişleri Bakanları yanında Kıbrıs Türk Toplumunu temsilen Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Rum Toplumunu temsilcisi Makarios tarafından imzalanmıştır. 7-11 Nisan 1959 Zürih görüşmelerinde , Yunanistan, Türkiye ve İngiltere arasında yapılan görüşmeler sonunda üzerinde uzlaşılan ve Londrada bütün taraflarca onaylanan anlaşma maddeleri ile kurulacak Kıbrıs Cumhuriyetinde Kıbrıs Türk ve Rum Toplumlarının birbiri üzerinde baskı kurmasının engellenmesi ve adayı uzlaşma içinde yönetmeleri için öngörülen Konfederal yapının temelleri oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu anlaşma uyarınca ; kurulacak Kıbrıs Cumhuriyetinin Anayasasının her iki toplumun da haklarını koruyacak şekilde hazırlanması kabul ediliyordu. Bu anlaşma ile Türkler Taksim ve Rum-Yunan ikilisi de Enosisten yani Kıbrısın Yunanistana ilhakından vazgeçiyordu. 19 Şubat 1959da Zürih ve Londra Anlaşmalarını imzalayıp 6 Mart 1959da geri dönüşünde bazı Rum unsurlar, “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni oluşturan anlaşmaları imzalayan Makariosu “Yeminini çiğneyip Enosisten vazgeçmekle” suçlarken Makarios: “Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıstaki Helen tarihinin en büyük başarısıdır. Bu Cumhuriyetle milli hedefimize bir adım daha yaklaşmış olduk” diyordu. Yine Makarios; “...Kıbrıs Cumhuriyeti Enosise sıçrama tahtasıdır, Cumhuriyetin tüm olanaklarını kullanarak yeni bir mücadele yapacağız...” diyordu. Ayni günlerde , 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarını imzalaması dolayısıyla Yunan Meclisinde tenkit edilen Yunan Dışişleri Bakanı Averof da kendine yöneltilen tenkitler karşısında kendini suçlayanlara şöyle diyordu: “….Asıl suçlanması gerekenler sizlersiniz, çünkü sizler Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuyla Kıbrıs Helenizminin büyük bir zafer kazandığını göremiyorsunuz. Düşününüz bir kere Enosise İngiliz sömürge Yönetiminden mi, yoksa Kıbrıs Cumhuriyetinden mi daha kolay gidilir….” diye yanıtlamıştı. 1963 Kanlı-Noel saldırıları ve sonrasında 11 yıl boyunca neler yaşadığını Kıbrıs Türk halkı unutmuş değildir… 1963de Makarios, silah zoruyla Kıbrıs Türk halkını Kıbrıs Cumhuriyetinden kovarken işgal edilen Kıbrıs Cumhuriyeti Elen Cumhuriyetine dönüştürülüyordu. Özetle Kıbrıs Cumhuriyeti , o günden beri Rum işgali altındadır. O günden beri Rum halkı Kıbrıs Türkünü Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamaya çalışmaktadır. Makarios 3 Ağustos 1977deki vefatından önce : “Size bir Cumhuriyet bırakıyorum, görevimiz en büyük gücümüz olan Kıbrıs Cumhuriyetini yaşatmaktır” diyordu. Unutmayalım ki 2004de Annan Planı referandumu sonrası yaptığı açıklamada da Rum lideri Papadopulos : “ Annan planına ‘Hayır demekle Kıbrıs Cumhuriyetinin sona ermesini engelledik. Makariosun vasiyetini yerine getirdik” diyordu. Günümüzde Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis de Eylül 2014de BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada: Bulunacak çözüm şeklinin Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı olması gerektiğini belirterek Kıbrıs Türk halkına ‘azınlık haklarından öte haklar verilemeyeceğini ifade ediyordu. Gelinen aşamada Rum tarafı, iki kurucu devletten yeni bir devlet oluşturulmasını istemiyor. Rumlar, Kıbrıs Türk halkına “geliniz azınlık haklarına sahip olarak Kıbrıs Cumhuriyetine yama olarak yerinizi alınız” diyorlar. Makariosun vasiyetine sıkı sıkıya bağlı olan Rumlar yeni bir ortaklık devletine karşıdırlar. Rumlar işgal ettikleri ve Rum devletine dönüştürdükleri Kıbrıs Cumhuriyetinden vazgeçmeye niyetleri yoktur. Rumlar Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyor. Günümüzde Rum-Yunan ikilisi “Garantörlük hakları geride kalmıştır… AB üyesi olmayan bir ülke, AB üyesi olan bir ülkeye garantör devlet olamaz” diyerek Türkiyenin garantörlük hakkının kaldırılmasını istemektedir. Rum-Yunan ikilisi “olası bir anlaşma Türk askerinin çekilmesini de içermelidir” diyor. Kendi egemen üslerinin derdine düşen İngiltere ise adeta Rum-Yunan ikilisine bu konuda ışık tutuyor. Gelinen noktada Rumların bu istekleriyle Kıbrısta adil ve kalıcı bir barışa ve anlaşmaya varmak mümkün değildir.....