186 sayı ve 4 Mart 1964 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararları, taraflarca oldukça farklı yorumlanmıştır. Kararı memnuniyetle karşılayan Rumlara göre karar; açık ve resmi bir şekilde Kıbrıs Hükümetinin meşruiyetini tanımakta ve en azından o gün için Türkiyenin müdahalesini önlemiştir. Yine Rumlara göre , BM Güvenlik Konseyi konu kararının Zürih ve Londra Anlaşmalarına değinmemesini , büyük bir başarı olarak değerlendiriyordu. İşin ilginç yanı Türk tarafı da bu kararın kabul edilmesinden memnundu. Türkiyeye göre Garanti Anlaşmasının 4. Maddesinde yer alan Türkiyenin müdahale hakkını ortadan kaldırmamıştır. Türkiyeye göre , gerekli görüldüğünde müdahale hakkı devam etmektedir. 5 Mart 1964de açıklamada bulunan Türkiye Dışişleri Başkanı Feridun Cemal Erkin , kendisinin Güvenlik Konseyi kararından memnun olduğunu, çünkü “Bu bizim haftalardır üzerinde durduğumuz bir hedefti… Adadaki can ve mal emniyetini tesis etmek başlıca amacımızdı. Beşli Plan da bunu hedef aldığı için memnunuz” diyordu. Kaynak : Mehmet Gönlübol, Olaylarla Türk Dış Politikası, A.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi yayınları : 396 , Ankara, 1977; Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1246 “Türkler Kıbrısa artık müdahale edemez” diyen Makariosla birlikte ; “müdahale hakkımız elimizden alınmadı “ diye sevinen Türkleri ayni anda memnun ettikleri için ABD bu kararı kendi başarıları olarak görmüşlerdir. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1246 Aslında Türk yetkililerin Kıbrıs Türk Halkının yalnızlığını başlatan , onları uluslararası alanda muhatap olarak kabul edilmekten alıkoyan , sona ermeyecek ambargolara maruz kalmasına neden olan bu kararı, sırf Türkiyenin müdahale hakkını açıkça ortadan kaldırmadı diye onaylamaları ciddi bir stratejik hatanın sonucudur. Kaynak : Mehmet Gönlübol, Olaylarla Türk Dış Politikası, A.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi yayınları : 396 , Ankara, 1977; Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1247 Bu kararın açtığı yolu dünya devletleri , o tarihten itibaren Kıbrısın meşru temsilcisi olarak hep Rum tarafını kabul etmişler ve Türk halkını Kıbrısta yaşayan küçük bir azınlıkmış gibi görmüşlerdir. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1247 Kıbrıslı Rumları çözümsüzlükte ve Enosis yolunda cesaretlendiren en önemli etken , BM Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarihinde alınan kararı üzerine Rum Yönetimini meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanımasıdır. Bu karar Kıbrıs Türk halkının aleyhine olan bir gelişme olmuştur. Güvenlik Konseyi , Makariosu Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal başkanı ve Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetini Kıbrısın tek hükümeti olarak kabul etmiş olması büyük bir hatadır. BM, Kıbrıs meselesi tarihinde en büyük hatasını 1964 yılında aldığı bu karar ile Kıbrıs Cumhuriyetini Kıbrısın tek ve resmi hükümeti olarak tanımakla yapmıştır. BM Güvenlik Konseyi o günde böyle bir karar almamış olsaydı ve de Rum liderliğine “…Bu hükümet 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü hükümet değildir, siz meşru bir hükümet değilsiniz. Meşru hükümet ancak anayasanın öngördüğü şekilde egemenliğin iki halk arasında eşit bölüşüldüğü ve Türklerin de içinde yer aldığı hükümettir demiş olsaydı; Türkler, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden memuru ve polisiyle, milletvekilleri ve Bakanlarıyla dışlanmışlardır; 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını işletmelisiniz demiş olsaydı, bunu yapmamanız halinde yaptırımlar uygulayacağız demiş olsaydı, Kıbrıs sorunu bugüne kadar devam eden bir sorun olmayabilirdi !... Şu bir gerçek ki bugünlere gelinmesinin ve de günümüzde de Kıbrıs sorununda siyasi bir çözüme varılamamasının nedeni Megali İdea hayalleri içerisinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi ve onlara destek veren BM, AB ve diğer büyük güçlerdir… DEVAM EDECEK