KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadisin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moonla New Yorkta gerçekleştirdikleri zirve, beklendiği gibi herhangi bir somut sonuç ortaya koymadı.
...KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadisin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moonla New Yorkta gerçekleştirdikleri zirve, beklendiği gibi herhangi bir somut sonuç ortaya koymadı.
Ban Ki Moonun iki dönem Genel Sekreterlik görevini yaptığı BM gözetiminde devam eden “Toplumlararası Görüşmeler” kapsamında gerçekleşen zirvede, Rum tarafı (her zaman olduğu gibi) Türk tarafının taleplerinin hiç birine olumlu yanıt vermedi.
Rum basınının “Türk tarafının Beşli Zirve önerisi kabul görmedi, Akıncı takvimlerde israr etti” yaklaşımıyla özetlediği görüşmede her hangi bir ilerleme sağlanmaması, bugüne kadar açıklanan “Müzakerelerde çok iyi bir noktaya geldik, ilerleme var” şeklindeki açıklamaların da aslında gerçeği yansıtmadığı, Türk ve Rum tarafına sürekli olarak “sakinleştirici şerbet verildiği” ortaya çıktı.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Akıncıyı iyi niyetinden dolayı suçlamanın anlamı yoktur.
Rum tarafının, “ilerlemelerden” memnun olduğunu, ancak aşılması gereken çok yol bulunduğunu söyleye söyleye geldiği bu noktada gerçekler apaçık ortaya çıkmıştır.
Bugüne kadar süren görüşmelerde aslında boşa zaman geçirildiği, Türk tarafının taleplerininin Anastasiadisin bir kulağından girip diğer kulağından çıktığı ortadadır.
Anastasiadisin BM Genel Sekreteriyle yaptığı görüşmenin temelinde “Türk tarafıyla görüş ayrılıklarının tekrar ifade edilmesi” gerçeği yatmaktadır.
Bu ne demektir?
Rumlar, “Türk tarafının isteklerinin asla karşılanamayacağını, bunların aşırı istekler olduğunu” bir kez daha BM Genel Sekreterine iletmiş, Ban Ki Moonun ise bunu onayladığını ileri sürerek “haklı olan tarafın kendileri olduğu” iddiasını Genel Sekreterin de kabul ettiği yalanına sarılmıştır.
Türk tarafı olarak Sayın Akıncının “Beşli Zirve Önerisi” ile “Belirlenecek bir takvim süresinde çözüme ulaşma” önerileri, Anastasiadis tarafından kesin bir dille reddedilmiştir.
Öte yandan Anastasiadisin “2016 yılında çözüm bulunmasının iddialı bir beklenti olduğunu” açıklaması, eminiz ki sayın Akıncıda da “hayal kırıklığı” yaratmıştır.
Anastasiadisin “Sürecin hakemlik veya yapay takvimler olmaksızın Kıbrıslılara ait olduğu ilkesinden herhangi bir ödün verilmediğini” söylemesi, Kıbrısta bir siyasi çözüm konusunda acele etmedikleri, uygun bir zamanı bekledikleri gerçeğini ortaya koymuştur.
Bütün bu gelişmeleri değerlendirdiğimizde, Rum tarafının gerçek niyetinin değişmediği, adanın tamamında egemen olmak istediği ve zaman içinde bunu gerçekleştirmek için fırsat kollamaya devam edeceği gerçeği görülmektedir.
Anastasiadisin “Her iki toplumun endişelerini giderecek kalıcı, fonksiyonel ve vatandaşlarının insan haklarına saygılı olacak bir çözüme en kısa sürede ulaşmak için durmadan çalışmaya hazır olduklarını” açıklaması, içi boş lakırdıdan başka bir şey değildir.
Rumlar, “uygun” anı beklemekte, İngiltere, AB ve ABD desteğiyle sürdürdükleri müzakere masasına “göstermelik” olarak oturmaktadır.
Sırtını ABD ve İngiltere gibi emperyalist güçlere dayayan Güney Kıbrıs Yönetimi, daha iyi bir fırsat yakalamak için bekleye dursun, 40 yıldır süren mevcut durum Kıbrıs Türklerinin bir anlaşma olacağına dair beklentileri ortadan kaldırmakta, “Kıbrısta iki ayrı millet, iki ayrı devlet” gerçeği perçinleşmektedir.
Rum tarafının, gerçekte bir anlaşma değil, 1974 öncesi şartlarına dönmek istediği gerçeği herkes tarafından anlaşılmaktadır.
Sayın Akıncının büyük ümitlerle gittiği BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile gerçekleşen toplantı sonunda yaşadığı “hayal kırıklığı”, Türk tarafının ortaya koyduğu iyi niyetinin karşılık bulmadığı gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bizce yapılması gereken bellidir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, ne Avrupa Birliğine, ne İngilize, ne ABDye, ne de Güney Kıbrısa muhtaç değildir.
Anastasiadisin gülümseyen adam maskesi düşmüştür
Görüşmeler sürdürülüyor olsa bile, “ille de bir anlaşma” mantığıyla hareket etmek, üstelik bu kadar çok istekli görünmek gerçekçi değildir.
Her zaman söylediğimiz gibi..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, yoluna emin adımlarla devam etmelidir.