Bir ekonomide müdahale olanağı bulunmuyorsa o ekonomi er veya geç çökmeye mahkumdur!
Hele ekonomisi büyük ölçekler içinde bulunmayan, sektörlerindeki temelleri sağlam...
Bir ekonomide müdahale olanağı bulunmuyorsa o ekonomi er veya geç çökmeye mahkumdur! Hele ekonomisi büyük ölçekler içinde bulunmayan, sektörlerindeki temelleri sağlam zeminde olmayan bizimkisine benzer ülkelerin olumsuzluklardan çok daha kısa süreler içinde olumsuzluklardan etkilenmeye başlaması kaçınılmaz olur! Geçmişte dünyada yaşanan ekonomik krizler sonrasındaki gelişmeler malum. Örneğin 1929 krizi. İflaslar, yokluklar, yoksulluklar, göçler, ailede yaşanan felaketler, kopmalar, intiharlar! Ülkemizde her ne kadar tedavüldeki para cinsi TL ile gerçekleşiyor olsa da, başta ev kiraları olmak üzere, ithalata dayalı olsun ya da olmasın tüm mallar, İngiliz Sterlini öncelikli olmak üzere döviz üzerinden hesap edilmektedir. Ekonominin dövize bağımlılığı bu boyutta olmasına rağmen “elimizden bir şey gelmez” ifadesi yaşanılan çaresizliğin göstergesi değimlidir? Bu yaklaşım şekli ile maalesef gidiş onu göstermektedir ki, pek yakında kepenklerin indirilmesi sürat kazanacak, iflaslar başlayacak, mahkeme kapılarındaki alacak verecek davalarında bir o kadar daha patlamalar olacak, aile kavramı daha da zafiyete uğrayacak, toplumsal kokuşmuşluk alıp başını göklere tırmanacak! Kısacası ekonomi çökecek! Bunun siyah beyazını geçmişte, 1990 lar da yaşamadık mı? Bu gidişten ülkedeki tüm sektörlerin etkilenmemesi mümkünmü? Bu gelişmeler karşısında iş yaşamında travmalar yaşanacak, taahhütler yerine getirilemeyeceğinden dönüp dolaşıp halk mağdur olacak, hiç tahmin edemediğimiz işletmeler kapısına kilit vurmak zorunda kalacak. Bu durumda neler yapılabilinir? Radikal önlem olarak değerlendirilebilinir ama böylesi olağan üstü hallerde her kesimin elini taşın altına koyması mukadderdir! Öncelikli olarak dövize dayalı taahhütlere sınırlama getirilebilinir. Örneğin, kiralar döviz olarak değil de TL olarak işlem görmesi zorunluluğu getirilebilinir! Caydırıcılık açısından, döviz temel alınarak yapılan kiralama hallerinde vergi yükümlülüğü artırılabilinir. Dövizle yapılmış banka borçlanmalarında faiz hadlerinde düşüşler yapılabilinir. Hatta faizler kriz atlatılana kadar sembolik hale getirilebilinir. Dövize bağlı artışlarda, artış getirilen emtia mercek altına alınarak maliyet hesaplamasına gidilerek keyfi artışların önüne geçilebilinir. Dolayısıyla her şey geliyor ve kontrol mekanizmalarının iyi çalışıp çalışmadığına dayanıyor. Ne var ki dövizdeki tırmanışın daha ileri boyutlara taşınacağı ve KKTC ekonomisindeki olumsuzlukların daha ileri boyutlarda etkileneceği kehanet değildir! Hele “dövizdeki tırmanış karşısında elimizden bir şey gelmez” ifadeleri ülkeye felaketi davet eder niteliktedir!