Yazacak o kadar çok başlık var ama benim aklım Osmana takıldı gitti !

Kanser tedavisi görüyordu, kısa bir süre önce ameliyat olmuştu.

Doktorlar “ümit yok” demişler, dedikleri çıktı !

Osman la çocukluğumuz, gençlik yıllarımız beraber geçti !

Çok genç yaşlarda atıldığı ticari hayatta değişik işler yaptı Osman Başaran. Ticaret yaptı, benzin istasyonu çalıştırdı, gaz dolum tesisi oluşturdu ve çok da ileri yaş gurubunda olmamakla birlikte amansız hastalığın pençesine düştüğü anda, film koptu !

Ölümü artık neye benzetirim bilir misiniz?

Sanırım günlerden 22 Nisan 1964dü.

Rum ve Yunanlılar St. Hilarion Kalesini ve bölgesini hedef seçmişlerdi.

Bir günün içinde kaleye ve yakınlarına yüzden fazla havan mermisi düştüğünü anımsarım.

Ne zaman ve nerede tepemize havan mermisi düşecek kestiremiyorduk.

Hiç unutmam, Rum ve Yunan taarruzlarının ilk başlarında önce bir savrulduk, sonra tırnaklarımızı toprağa geçirdik ve bulunduğumuz yerin neresi olduğuna bakmaksızın can havli ile savunduk, savunduk!

Havan mermileri yağmaya devam ediyordu ama artık aldırmıyorduk.

Oturup başımıza ne zaman düşecek diye bekleme lüksümüz yoktu.

Tıpkı şimdilerde olduğu gibi !

Havan mermileri sağımıza, solumuza, önümüze, arkamıza düşmeye devam ediyor.

Ama hayatta devam ediyor!

Tepemize değecek mermiyi bekleyerek zaman harcamak, hayatı bırakarak yaşamak, yaşamak değildir!

Sevgili Osmanın çok yakınlarına düştü, bizden, aramızdan zamansız aldı ve götürdü.

 

Bakalım şimdi namluya bırakılan mermi kimin için sürüldü?