AB’nin Kıbrıs sorununa olan bakış açısı çok bilinmeyenli bir denklem değil.
ABD nin çiçeği burnundaki Devlet Başkanı Joe Biden in Kıbrıs ta güneyle olan ilişkileri de öyle. Taa Barack Obama nın Başkan yardımcısı olduğu günlerde Anastasiadis le kebap muhabbetleri, zivaniya sohbetleri dillere destan.
Bunu ölçü olarak alıp değer yargılaması yapmak yanlış ancak Joe Biden in Dış İşleri Bakanı Antony Blinken in 27-28-29 Nisanda yapılacağı açıklanan 5+BM toplantısının hazırlık aşamasında yapmış olduğu tehditkar açıklama ve toplantıya müdahil olama hamlesi, geçmişte yaşanan filmlerin adeta benzeridir.
Hele taraf olduğunu her fırsatta ortaya koyan, Rum ve Yunanlıların borazanı gibi davranan AB nin davranışı daha da vahim!
Ne var ki AB ye ve de ABD gibi Rum yanlısı tutum içinde olan ülkelere bu cesareti, aramızda yaşayan, sanki de gözünü Nobel Barış ödülüne takmış olan kimseler vermektedir.
BM Güvenlik Konseyinin 1990 ve 1991 yıllarında aldığı 649 ve 716 sayılı  kararlar doğrultusunda ortaya çıkmış bir anlaşma çerçevesi var.
Bu çerçeveye, Temmuz 1990 tarihlerinde bilhassa egemenlik konusuna açıklık getiren BM Genel Sekreter Cuellar, raporlarında egemenliğin iki toplum arasında azınlık, çoğunluk ilişkisine bağlı olarak değil, eşit şekilde paylaşılmasına vurgu yapmakta, garanti sisteminin 1960 düzenin devamı olacağını belirtmektedir.
Elli iki yıldan beridir Rum ve Yunan tarafı, egemenliğin eşit paylaşımına şiddetle karşı çıkmakta, garantörlükleri ise çağ dışı olarak tanımlamaktadır.
Annan planı gibi Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığını tehlikelerin kucağına atan bir referandumda Kuzey in evet ine rağmen, hayır karşılığı veren bir Rum kesiminin, farklı zamanlarda ve 4 Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı döneminde uzlaşı yolunda büyük tavizler verilmesine rağmen masadan kaçan Anastadiadis in uzlaşmaz tutumlarını görmezden gelmek gafillik değil de nedir?
Bütün bunları dikkate alarak uzlaşı yolunda kulvar değişikliğine tepki göstererek, elli iki yıldan beridir Rum ve Yunanlıların oyalama taktiklerinin devamına fırsat vermek ancak böyle isimlendirile bilinir!
AB Konsey Başkanı Charles Michel’in hatta ABD Dış İşleri Bakanı Antony Blinken in Kıbrıs Türklerini ve Türkiye yi hedef alan tehditkar açıklamaları bana göre  KKTC den çıkan iki devletli çözüm şekline olan tepkilerden kaynaklanmaktadır!
KKTC, AB ve ABD horozlarının çiftliği değildir, olmayacaktır!
Bunlar Kıbrıs Türklerine ümitsizlik salgılayarak iki devletli çözüme karşı  bir hareketin büyümesine dönük adımlardır.
Ne var ki Kıbrıs Türkünün ezici çoğunluğu, elli yıldır Rum ve Yunanlının oyalama taktiklerinin farkındadır ve de üniter devlete yama yapılma emellerine karşı durmuştur, ebediyen karşı duracaktır!