Her çıkmaza girildiğinde can simidi olarak gördüğümüz Başkanlık sistemi ne geçilsin mi, geçilmesin mi, üzerinde hassasiyetle düşünülmesi, çalışma yapılması gereken önemli bir silahtır.
Silah benzetmesinden kimseler gocunmasın, zira demokrasinin hazmedilemediği ülkelerde bu denli yetkilerle donatılmış makama gelenlerin nasıl bir çizgide hareket edileceği kestirilemez.
Tek adamlık silah mı olur yoksa başka bir şey mi, bilinemez!
Ülkemizde sun-i olarak yaratılmış olduğuna inandığım hükümet kurma telaşı her ne kadar şu an krize dönüşmemiş olsa bile bundan sonraki süreçte dönmeyeceği anlamına gelmez!
En olgun düşüncelerle donatılmış olanımız bile, zaman, zaman hisleriyle hareket edebiliyor.
Yada işine geldiği şekli ile davranabiliyor!
Mesela 2 Cumhurbaşkanı M.A.Talat hükümeti kurma ile ilgili olarak “Cumhurbaşkanı Akıncının sandıktan birinci çıkana hükümeti kurma görevi vermesi şart değil” diyebiliyor.
İşine nasıl gelebiliyorsa!
Halbuki ister 27 ile kurulsun, isterse 26 ile oluşturulsun, her iki şekli ile de oluşturulacak hükümetin sağlam zeminlere oturtulacağı söylenemez.
Meclisteki komite oluşumundan tutunda bıçak sırtındaki kritik sayı hükümet edenlerin rahat hareket edebilmesine fırsat vermeyecek.
Bununla kalsa iyi, bir başka önemli husus, Halkın Partisi hesap sorma alanına ortaklık kurmayı planladığı CTP’yi de, DP’yi de dahil etti.
Çelişki burada!
Hem ortaklık kuracaksın, hem de dönüp ortaklarından geçmişte yaptıklarının hesabını soracaksın!
Aklın-izanın kabul edemeyeceği bir yaklaşım şekli olduğu ortada.
Saçmalık boyutundaki suçlamalar karşısında UBP Genel Başkanının suskun kalışının ne denli doğru bir hareket tarzı olduğu bundan da çıkmıyor mu ortaya?
HP kuruluşundan itibaren havalara girdi, hep sivri bir çizgide seyretti!
“Geçmişte öyle, ya da böyle, bir şekilde politikaya bulaşmış kimseleri aramıza almayacağız” diyerek çıktığı yoldaki yanlış atılan ilk adımdı.
Ya Lefkoşa eski İlçe Başkanı Aktunç’a sahip çıkılmaması?
Bu duruşun etrafta yarattığı güvensizlik duygusu!
Son olarak seçim propaganda sürecinde geriye dönülmeyecek ifadelerle kendi kendini bağlayan sözler!
KKTC’nin konumundan kaynaklanan özel yapısı hesap edilmeden yapılan girişimler.
“Ne yapacağı belli olmayanla çıkma yola, başına gelir bela” derken ne de güzel söylemiş eskiler!