KKTC için sahte devlet , Kurucu Cumhurbaşkanımız sayın Rauf Denktaş için, sahte Cumhurbaşkanı diyen Komünist Partisi AKELin eski liderlerinden, Rum Meclisi eski Başkanlarından   Hristofyas,2008 yılında Rum tarafında yapılacak seçimlere aday olduğu günlerde uzlaşmaz Papadopulostan sonra Kıbrıs Türk halkına Türklerle uzlaşabilecek ılımlı lider olarak takdim ediliyordu.  Hristofyas,Türk tarafı ile iki toplumlu, iki kesimli Federasyon görüşmeye hazırım diyordu. Ancak, Hristofyas, Federasyonu beğendiğimden değil; “Türk askerinin Adadan  çıkmasını sağlayacak başka çare olmadığı için”  görüşeceğini açıklamıştı.Hristofyas görevde olduğu dönemde her vesileyle, “…ülkem işgal altındadır…yerleşikler gitmelidir...”diyordu.

Günümüzde de Anastasiadis, “…Olmazsa olmazlar”ını şöyle sıralar: “ Kıbrıs devletinin , tek egemenliği, tek uluslar arası temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olmalı…. Çözüm, Kıbrıs Cumhuriyetinin evrimsel dönüşümüyle olması gerekir…AB normlarının uygulanacağı Kıbrıs Cumhuriyetinde Kıbrıs Türk halkının ‘Ayrılma hakkını da içeren self-determinasyon hakları söz konusu olmayacaktır…Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türkiyeden gelen göçmenler ülkelerine geri dönmeli…” diyor.

Rumlar  liderliği  ,  muhatap olarak Türkiyeyi   görüyorlar ve  çözümün anahtarı Ankaradadır  diyorlar.Başta İngiltere ve ABD  olmak üzere büyük güçler, Kıbrısta çözümü Kıbrıslılar bulacak diyorlar, sonra da “çözüm , tek egemenlik  ve tek vatandaşlığa göre bulunacak” diyerek emrivakilerde bulunuyorlar.

ABDnin,  Türkiyeden Kıbrıs konusunda istedikleri kabul edilemez. ABD, “…Türkiye mükellefiyetlerini yerine getirsin…Türkiye Kıbrıs Rum Yönetimini ,  Kıbrısta  “tek meşru hükümet” olarak tanımalı….Limanlarını , Kıbrıs bandıralı gemilere , havaalanlarını  Kıbrıs bayraklı uçaklara açmalı …Türkiyeye, AB üyesi  Kıbrısa diğer  AB ülkelerine uyguladığınız muameleyi uygulayın , eşit davranın…. Kıbrıs Cumhuriyetinde olduğu gibi bir ortaklık devletini Kıbrıs Türk halkının  eşit egemenlik hakkını , Kıbrıs Türklerinin ayrı seçme ve seçilme  haklarını unutunuz…Annan Planı gibi bir planı Rumların kabul edebileceği halde  sununuz…Rumların tek egemenlik , tek devlet , tek vatandaşlık , tek temsiliyet haklarını kabul ediniz…”diyorlar.

ABD, Kıbrıs Türk halkına da “… Ayrı egemenlik ve ayrı devletten vazgeçiniz ….Ayrı egemenlik ve iki ayrı devlet istemek  uzlaşmazlıktır….Bunda ısrar etmek ABDnin çıkarlarına uygun değildir… Garantilerden vazgeçiniz….Petrol ve doğalgaz arama hakları  Kıbrıs Cumhuriyetine aittir. Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenlik haklarına saygılı olunuz…” diyorlar.

Annan Planını da dikte ettiren , Rum-Yunan ikilisine destek olan  ABD ve İngiltere değil mi?Çözüm önerilerini hazırlayanlar ABD ve İngiltere olduğunu  da unutmayalım….

AB ve diğer büyük güçler çok şeyler vaat ederek Kıbrıs  Türk halkını Annan planı referandumunda “evet” noktasına getirmişlerdi. BM ve ABden alacağını almış olan Rumlar ise dik durarak ve  kendi davasına inanarak24 Nisan 2004de yapılan  referandumda “hayır” demişlerdi. Rumlar Megali ideadan kaynaklanan  Enosis için mücadele ediyorlar ve  kendi milli davalarına sahip çıkmışlardı. Ama Kıbrıs Türk halkı olarak biz ne yaptık? Dünya ile bütünleşeceğiz , AB vatandaşı olacağız  diyerek verilen sözlere ve  de vaatlere inanarak ve güvenerek  “evet” dedik.

 Kıbrıs Türk halkına vaatlerde bulunan büyük güçler referandum sonrası bu kez,   ne yapalım? aldatıldık diyecek kadar küçüldüler….Batı Emperyalizminin  Kıbrıs konusunda ne kadar riyakar davrandıkları ortada. Büyük güçler Türkler “evet” Rumlar “hayır” derse evet diyen  Kıbrıs Türkü  izolasyonlardan ambargolardan kurtulacak deniliyordu.Hatta Rumlar “hayır” derse KKTC  tanınacak dediler. Ama ne oldu?...Yaklaşık 11 yıldan beri izolasyonların  kaldırılmasını bekleyen Kıbrıs Türk halkı aldatılmaya devam ediliyor…

Rumların şimdilerde ilk hedefi KKTCni ortadan kaldırmak ve garanti anlaşmalarının  iptal edilmesini sağlayarak Türk askerinin adadan  çıkmasını sağlamaktır. Rumlar, Garanti  Anlaşmalarından  ve Türk askerinden  kurtulduktan sonra Kıbrıs Türk halkının  başına gelecekleri düşünmek bile istemiyoruz…. Ama Rum, hele bir Türk askeri adadan çıksın gerisi kolay  diyorlar!…

Rumlara göre Kıbrıs Türk halkı; Kıbrısın Yunanistana bağlanmasını engelleyen bir azınlıktır. Rumlara göre Kıbrıs Türk halkı, Elen Kıbrısta 400 yıllık misafirdirler. Rumlara göre Kıbrıs Türk halkı ya Enosisi kabul eder veya geldiği yere gider!..

Rumlar 2004de Annan Planına hayır demekle Kıbrıs Türk halkını yok olmaktan kurtarmışlardır .Ya evet deselerdi!...İşte o zaman  bugün KKTC diye bir devletimiz olmayacaktı…Hala daha büyük güçlerin  vaatlerine inanarak ve güvenerek  Federasyonu  ve/veya Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti gibi çözümleri  düşünen var mı!...

Bugüne kadar hiçbir  halk kendi bağımsız ve egemen devletini tasfiye ederek ne olduğu belirsiz bir siyasi çözüm olan Federasyon  gibi bir siyasi   çözüme evet dememiştir.  

Dünya,  Kıbrısta federasyon istiyor. Bu doğrudur. Ama neden  ? AB, BM, ABD, İngiltere, Rusya ve diğer büyük güçlerin Kıbrıs Türk halkına telkinler yaparak, baskılar uygulayarak  Kıbrıs Türk halkının  geleceğine, self-determinasyon hakkına , kendi kaderini belirleme hakkına  müdahale etme hakları yoktur… Konu büyük devletlerin sözlerinin ne kadar güvenilir olduğunu Annan Planı referandumu öncesinde ve sonrasında gördük!... 

Kıbrıs Türk halkının bu adadaki varlığının  devamı için KKTCnin yaşatılması gerekmektedir. Kıbrıs Türk halkı olarak  bu adada verdiğimiz mücadeleden çocuklarımıza bırakacağımız  en büyük miras  bağımsız ve egemen KKTCnin varlığıdır.KKTC olmazsa Kıbrıs Türk halkı da olamaz…

Bu vatan toprakları kutsaldır. Kıbrıs Türk halkı  eşitliği, egemenliği , bağımsızlığı  uğruna binlerce şehit vermiştir. Şehitlerimiz üzerine düşen görevleri layıkıyla  yapmışlardır . Ya biz?...

Şu bir gerçek ki , Kıbrıs Türk halkı  dünya kamuoyundan gelen baskılarla Federasyon gibi ne olduğu belirsiz bir siyasi çözüme mahkum değildir.    KKTC olmazsa Kıbrıs Türk halkı da olamaz!...

Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, 1970de “Kıbrıs Türkü ; bu topraklarda  kan hakkı , tarih hakkı olan bir halktır” diyordu.

 

Sonuç olarak ; Günümüzde Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon  hakkı , kendi kaderini tayin hakkı  tehlikededir. KKTCnin bağımsızlığı ve egemenliği tehlikededir.  Bu değerlerimizi  yine  Kıbrıs Türk halkının azmi ve kararı kurtaracaktır.....