Nalıncı keserine benzer yaklaşımlar içinde olmakla nerelere varılır ?

“Sadece ben varım” demekle batan gemiden kurtulmak mümkün mü?

Bu...

Nalıncı keserine benzer yaklaşımlar içinde olmakla nerelere varılır ?

“Sadece ben varım” demekle batan gemiden kurtulmak mümkün mü?

Bu nasıl anlayıştır, şaşarım!

350 bin nüfusa Diş Hekimliği, Tıp Fakültesi Eczacılık olmaz mış!

350 bin nüfusu göz önünde bulundurursak, İşletme, Muhasebe, Kimya, Fizik, Matamatik, Spor hocalığı, Mimar, Mühendis ve aklınıza hangi branş gelirse bu yaklaşımla hiç biri olmaz!

Hele her köşe başındaki yüzlerce  Avukat yazıhanesine can dayanmaz!

Bu anlayışla hareket edenlere kulak verecek olursak, “KKTC de Üniversiteler gereksiz, hepsini kapatalım”

Doktorumuz var, Eczacımız var, Diş Hekimimiz var o halde başkasına ne gerek var!

Meydanlara çıkıp “Statüko” “statüko” derler ya, işte bunun adına statüko denir!

Bu anlayış köprü başlarını tutanların gelecek kuşaklara yaşam hakkı vermemesi demek değimlidir?

Halbuki Anayasamızın 8 ve 48 maddeleri eşitlikten söz eder!

Ada ülkeleri genellikle göçlerin yaşandığı ülkelerin başında gelir.

Bundan dolayı bu gün Kıbrıs kökenli binlerce insanımız İngiltere dedir, Avusturalya dadır, Kanada dadır ve dünyanın dört bir yanına dağılmış durumdadır.

İşte sadece köprü başlarını tutmuş olanlara yaşam hakkı sağlayıcı önlemler almakla gelecek nesilleri adanın dışına kendi ellerimizle göndermiş olmayacak mıyız?

Bu kez yapıcı ustası, düz işçi, marangoz değil, yetişmeleri için milyonlar harcanmış beyin güçlerini, eğitimli, yetişmiş gençlerimizi uğurlayacağız.

Ön yargılı değilim, kimseleri de hedef seçmediğimi bilmelerini isterim. Aralarında akrabalarım, çok yakın dostlarım var ama istisnalar olmakla birlikte bu gün Eczacılar arasında hiç eczaneye uğramadan eczacılık yapanlar var!

Eczacılık diploması kiralayarak  eczane çalıştıranlar var. Henüz mezun olmamış Eczacılık okuyan çocuğuna diploma kiralayarak Eczane açanlar var. Hatta 12 Haziran 2015 tarihli tüzükle bu uygulamayı sağlayan tüzük düzenlemeleri bile var.

Bunları Coğrafi sınırlamaların dışında tutmak için  tüzüğün üçüncü kısım, 2 ci maddesinin 1 ci fırkasına göre “bu tüzüğün yürürlüğe girdiği tarihte kayıtlı Eczacı olup, ilk defa kendi adına Eczane açacak olan Eczaneler için tüzük kuralları ( 350 metre yarı çapı aralıklarla Ecz açamama yasağı) uygulanmaz” deniliyor.

Bununla bazı müstakbel eczacılar korumaya alınmıyor mu?

Beş-on Eczacının bir araya gelerek Ecza deposu çalıştırmasını çok olağan karşılarım. Ancak bu ecza deposu açılırken bir diploma beyanı dışında kalan diplomalarla eczaneler açılmasına ne buyrulur! Bunun adı başka kimselere yaşam hakkı vermemek değimlidir. Ya Eczacı vefat ettikten sonra beş yıl süreyle eczanenin açık bulundurabilme uygulamasına ne demeli?

 

Yetişen gençlerin önünde bunlar engel değil mi?