Otuz iki yıl dile kolay!

Hem de “dile kolay” geçmeyen otuz iki sene.

Yedi düvelin çökertme arzusuna rağmen Türkiye sayesinde ayakta kalabilmeyi başardık!

Belki başımız gökyüzüne değmedi, ekonomik olarak zarıncama halindeyiz ama her şey de ekonomi değil ki!  

Varlığımızın dünyada ses getirdiği ortada. Yoksa ortadan yok olmamız için çaba harcarlar mıydı hala?

Hesap ortada!

KKTC  Kıbrıs Türkünün özgürlük istencinin bir kanıtıdır.

KKTC Kıbrıs Türkünün, eşit ve insanca yaşam taleplerinin ispatıdır!

KKTC Kıbrıs Türkünün taleplerin devam ettiğinin dünyaya yansıtılmasıdır!

İlanından itibaren KKTCyi öcü görenler hatta KKTC nin hecelemesiyle bile alay etme cüretini gösterenler bilmelidirler ki bu gün pazarlık masasında oturuyorsak KKTCnin varlığı nedeniyledir.

Otuz iki yıl öncesinin Kuzey Kıbrıs ı ile bugünün Kıbrıs ının mukayesesine bile girmek istemiyorum!

Kapıların açılmasıyla Kıbrıs Türkünü “yoğurtçu taba” olarak düşleyenler yerimizde saymadığımızı gördüklerinde o şaşkın hallerini hatırlıyorum da!

Yıllardır süregelen ikili görüşmeler için “sona gelindi-geliniyor” ifadeleri yanında Rum kesiminin kabul edilemez koşullarını karşı karşıya koyduğumuzda,

KKTCnin yaşatılmasının bir zaruret olduğunu vurgulamak isterim.

Sığınacağımız tek kapıdır KKTC!

Ne var ki Annan planı dönmelerinde sahte vaatlerle yola çıkanlar görüyorum ki yine sahnede!

Bu kez Türkiye ile bağlara oynamaya çalışıyorlar! Güven duygusunu zaafa uğratma telaşındalar!

Garantörlük olgusunu bir şekilde ortadan kaldırıp Kıbrıs Türkünü güvencesiz bırakma arzusundadırlar. İki bölgeliliği, egemenliği ortadan kaldırmanın hesabını yapıyorlar!

Bunların her koşulda karşımıza çıkarılması sürdürülmekte olan görüşmelerin ne ile sonlanacağını göstermiyor mu?

Yarım asırdır, Rum kesiminin gerçekler ışığında yola gelmesini beklememize karşın, onlar da Kıbrıs Türklerinin usandırıp pes etmesini bekliyorlar!

 

Bu bekleyiş artık son bulmalı, tek çıkış yolunun KKTCnin yaşatılması olduğu gerçeği teslim edilmelidir! KKTC tek seçeneğimizdir!