Tartışmalar, eleştirmeler, suçlamalar  aldı başını gidiyor.

Bakanlardan bazıları, milletvekilleri, spor çevreleri, politikacılar, popülizmciler, süper milliyetçi geçinenler , ellerinde kara boya fırçaları ile halkı karalamaya, hain ilan etmeye alışıklar, bu ara yoğun faaliyette.

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu yetkilileri, başkanı ve kulüpler KOPa üyelik için başvuruda bulunacakmış da, Kıbrıs Türk futbolunu Rumun insafına teslim edecekmiş de...Kıbrıs davasını zayıflatacakmış da...da...da....da...

Bilen de, bilmeyen de, anlayan da anlamayan da konuşuyor, yazıyor çiziyor, eleştiriyor, politika yapmaya, milliyetcilik dersleri vermeye  çalışıyor.

Evvela bilinmeli ve kabul edilmelidir ki, Kıbrıs Cumhuriyeti tekdir ve ortakları Rum ve Türk halklarıdır. Bu cumhuriyetin hükümetinde, temsilciler meclisinde, ordusunda, kamu hizmetlerinde, polisinde, vs.  bu iki ana halkın ortaklığı  söz konusudur, hukuken ve uluslararası anlaşmalara göre de, Kıbrıs Cumhuriyeti, iki halkın malıdır. Kıbrıs yönetimi Rum yönetimi ve Rum cumhuriyeti değildir.

Amaaa,

Hatalı politikalarımız sonucu, düşünmeden ve hesaplamadan alınan bazı kararlar nedeniyle Kıbrıs ortaklık cumhuriyetinin dışında kaldık. ‘Rumlar Kıbrıs Cumhuriyetini gasp etti dediler bize malum, ünlü politikacılarımız ve liderlerimiz.

Öyle olduğunu varsayalım.

Garantör Türkiye-İngiliz ve Yunan garantörler dışarı-  neden gasbedilen haklarımızı geri almak için harekete geçmedi  1963lerde 64lerde ve daha sonraları??

Zamanında, rahmetli devlet adamı İsmet İnönünün  Kıbrıs Türk liderliğine gönderdiği yazılı mesaja neden uyulmadı ? Herkes, hükümetteki yerine ve görevine dönsün. Bırakmayınız Kıbrıs Cumhuriyetini Rumlara uyarısına neden kulak tıkandı, tıkatıldı?

Kıbrıs Cumhuriyetinin , halklarının, haklarına, kurumlarının bağımsızlığına, bütünlüğüne, işlerliğine neden sahip çıkılmadı ?

Cumhuriyete ve halklarına garantiler veren hükümetler;

Kıbrıs Cumhuriyetinin bütünlüğünü, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü neden koruyup, sağlamadı ve devam ettirmedi ?

İki halkı ayırmak, kurum ve kuruluşlarını berhava etmek isteyen çevrelere neden DUR denmedi?

Ve, en acısı, yıllar içerisinde, zaman akıp giderken,  BM gözetiminde barış ve anlaşma müzakereleri sürerken neden bir sonuca varılmadı?

Sorumlular , Kıbrıs Rumları ve Türkleri değil midir? Neden dış güçlerin kışkırtmalarına kapıldılar. Onca can, mal kaybından, çatışmalardan, savaşlardan sonra neden anlaşmadılar ?

Kan akıtılmış, can verilmiş de.... Doğrudur. Onlar da oldu, toplu mezarlar da yaşandı, cinsel tecavüzler de yaşandı...

Fakat, unutulmamalı ki, Almanlar, Fransızlar, Hollandalılar, İngilizler vs. de savaştı, Japonyaya atom bombaları atıldı... Milyonlarca insan can verdi, kan döktü, sakat ve yetim kaldı. Sonunda barışa, uzlaşmaya ve dostca değilse bile yan yana yaşamayı başardı.

Geçmişten, tarihten, eski yaşanmış savaşlardan dersler çıkartılarak Kıbrısta da  barış, dostluk, huzur ve güven içinde yaşanmaya neden gayret edilmedi?. Gemiş unutulmamalı , amma, hep geçmişte yaşanmamalı. İleriye, güven ve huzur içinde yaşamanın yollarını bulmaya çalışılmalı.

İşte bu çerçevede Kıbrıs Türk gençliğinin de her hakına, spor faaliyetlerine sahip çıkılmalı. Dünya hukuku ,FIFA, UEFA kuralları çerçevesinde çözüm aranmalı.  Dar , çıkmaz sokak içinde kısır döngüyle uğraşılmamalı,  barış dostluk, birlikte yaşama ve yaşatma uğraşına girenlere hainlik damgaları vurmaktan vazgeçilmeli.

KTF Federasyonu, ülke gençliğinin haklarını savunacksa, bırakınız kurallar ve uluslararası kanunlar ile FIFA ve UEFA uygulamaları içinde sonuç alsın. TFF Başkanı Demirören ne demişti?

Bunu başarmak için, KOPa geri dönmek gerekirse dönülsün. Zaten KOPun ortağıydık. Yeniden KOPa üye olmak, Rumun altına girmek düşünceleri yanlıştır.

Ben, eminim, Kıbrıs Türkünü Ruma teslim edecek, haklarından feragat edecek ne lider, ne politikacı, iş adamı, ne de spor otoritesi yoktur.

Ha, ne vardır? Yılardan beri gasbedilen, aranmayan, sorulmayan Kıbrıs Türk halkının haklarını aramak, istemek ve elde etmek vardır.

Bu yola başkoyanlara destek verilmeli, karalamalarla, hainlik suçlamaları ile köstek olunmamalı.

Derviş bey,  Serdar bey, lütfen,  gereksiz itham ve suçlamalarda bulunmasınlar.

 

Türkiyedeki genç sporcular Rumlarla nasıl müsabaklara katılıyorsa, hem Kıbrıs Cumhuriyetinde , hem de Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, halkları , seyircileri ve medyası önünde karşılaşıyorsa  bırakınız artık Kıbrıs Türk gençleri de dünya spor yaşamında yerini  arasın ve bulsun. Tecrit edilmişlikten kurtulsun.