19 Nisan 2015’te gerçekleştirilen KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 1’nci turunda hiçbir adayın %50 oy oranını aşamaması üzerine 26 Nisan 2015’te gerçekleşen 2’nci turda %60.5 oy oranı ile KKTC’nin 4’ncü Cumhurbaşkanı olarak seçilen ve Lefkoşa’da İnönü Meydanı’nda konuşan sayın Akıncı: “Ne yapılırsa yapılsın bir toplumda değişimin zamanı geldiyse onu hiçbir güç engelleyemez” demişti.
“Aynen böyle oldu, çünkü siz değişimi yapmakla azimliydiniz. Kararınızı vermiştiniz, bunun önüne kimse geçemez, geçemedi. Büyük bir değişimi hep birlikte başarı ile tamamladık... Bugün yeni bir dönem başlayacak. Bu ülkenin daha fazla zaman kaybetmeye tahammülü yoktur. Anastasiadis’le ayni kuşağın insanıyız. Biz de bu sorunu çözemezsek, bizden sonrakiler için yük olur…Geçmişte çok acılar yaşandı bu topraklarda. Bu acıyı yalnız biz yaşamadık. Güney’deki toplum da yaşadı bu acıları. Birbirimizin acılarını artık sarma zamanıdır. Gelecek kuşaklar bu adanın nimetlerini paylaşsın.” Demişti..
GKRY Başkanı Anastasiadis da Akıncı’yı arayarak tebrik etti. “Ada’nın yeniden birleşmesi temennisinde bulunan Anastasiadis, Akıncı’ya “sizinle müzakere masasında buluşmak için sabırsızlanıyorum” demişti..
Bu gelişmelerin ardından görüşme sürecinin başlama aşamasında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu: 25 Haziran 2015’te “Garantiler Tabu değildir” elbet garantiler de görüşme masasına taşınacaktır.. Garantiler tartışılacaktır ama önce Kıbrıslı Türkler ve Rumlar belli başlıklarda belli mesafe kat ettikten sonra” demişti..
28 Haziran 2017’de İsviçre’nin CransMontana kasabasında büyük umutlarla başlayan 5’li görüşme süreci 7 Temmuz’da Rum-Yunan ikilisinin sabahın erken saatlerin görüşmeleri terk etmesiyle bir antlaşmaya varılamadan sona ererken BM Genel Sekreteri iyi niyet misyonu çerçevesinde federasyon oluşturma çabaları bir kez daha başlamamak üzere sona eriyordu!..
Konu ile ilgili olarak 31 Temmuz 20017 tarihli Milli Gazete’de yer alan “BM Kıbrıs Parametreleri Tabu Mu? Başlıklı makalesinde Prof. Dr. Atat Atun:
Cuma sabahı Barış Burcu’nun, “Anastasiadis, Akıncı’nın kararlılığının onda birini gösterseydi, farklı bir durumda olurduk” ifadesi, son iki yıldaki müzakere sürecinde yaşanan olumsuzluklardan sonra hissedilen gerçek bir düş kırıklığını ortaya koymakta..
..Yıllardır acımasızca rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı “Çözüm istemiyor”, “Müzakereleri baltalıyor”, “Her şeye hayır diyor” diye suçlayan ve Rumları melek gibi göstermeye çalışan kişiler, şimdi düş kırıklığı içindedirler ve rahmetli Denktaş ile ayni pozisyona gelmiş durumdadırlar. Oysa bu kişiler hayal içinde yaşamayıp Rumların gerçek yüzünü öğrenmeye ve Rumları tanımaya harcasalardı muhalefet yıllarını, “Garantiler Tabu Değildir” gibi Kıbrıslı Türklerin tezlerini yıkıcı lafları etmezlerdi….
…. Müzakerelerin ikinci evresinin başladığı 1977 yılından beri ağıza alınmasına bile tarafımızca izin verilmeyen, “garantiler, Türkiye’nin garantörlüğü ve Türkiye’nin garantör olarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın EK I, Madde 4’ünde açıkça belirtilen garantörler devletlerle müştereken veya da tek başına 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin statüsünün değiştirilmesi durumunda müdahale etmek hakkı” artık ağızlara sakız olmuş, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı’nın da diline düşmüş...
..Garantiler Türkiye’nin Garantörlüğü ve Müdahale hakkının ulu orta konuşulmasına ve masaya konulmasına çanak tutulması yerine “Türklere eşit siyasi haklar veren 13 Anayasa maddesinin , 1960 Anayasası’na aykırı olarak sadece Rum milletvekillerinin oyları ile değiştirilerek yaratılan sahte Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasallığı ve geçerli olup olmadığının masaya konması, tartışmaya açılması ve ulu orta her yerde , her fırsatta ve her konumda dile getirilmesi gerekirdi..
… Cumhurbaşkanı Akıncı ve çalışma arkadaşları “garantiler, Türkiye’nin garantörlüğü ve Müdahale Hakkı”nı müzakere masasında tartışmaya açmak yerine , “BM’nin Kıbrıs parametreleri tabu değildir ve değişmelidir” açıklaması ile gündeme bu konuyu getirmesi ve tartışmaya açması gerekmektedir.https://www.milligazete.com.tr/makale/1219113/prof-dr-ata-atun-/bm-kibris-parametreleri-tabu-mu
Bu süreçte, Kıbrıs Türk tarafı ve Anavatanımız Türkiye, her türlü yapıcı ve iyi niyetli çabayı gösterirken hatta ve hatta Kıbrıs Türk tarafı bir çok konuda yapmış olduğu önerilerle makul uzlaşı sınırlarını da zorlamasına ve aşmasına karşın CransMontana’daki son Konferansta bir uzlaşıya varılamamışsa bunun tek nedeni, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk Halkı ile eşitlik temelinde bir yetki paylaşımını reddederek, süreci uzatarak sekteye uğratmak suretiyle uluslararası alandaki tanınmışlığını kökleştirmektir, Kıbrıs Türk Halkını, KKTC’ni Anavatanımız Türkiye’den koparmak Türkiye’nin sağladığı güvenceden ve garantilerden mahrum etmeye yönelik bir strateji izlemiş olmasıdır..
Aradan geçen sürede olması gereken, Kıbrıs konusunun Kıbrıs Türk ve Rum halklarının KKTC’nin ve ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde Kıbrıs’taki gerçekler ışığında gerçekçi bir zeminde ele alınması gerekiyordu. Ancak bunun olması mümkün değildi. Çünkü geride kalan 50 yılı aşkın müzakere süreci, tarafların Kıbrıs konusundaki pozisyonları ve vizyonlarının taban tabana zıt olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyordu…
Yıllardan beridir Kıbrıs Türk Halkı, KKTC; GKRY’nin girişimleriyle uluslararası alanda gayrı insani izolasyonlara tabi tutulmaktadır. Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türk halkına karşı gerçekleştirdiği girişimler, her türlü adalet ve inşa hakları normlarına aykırıdır.
Konu ile ilgili olarak Kıbrıs Türk Halkı, KKTC yalnızları oynamaktadır. Rum-Yunan ikilisinin girişimleriyle uluslararası toplum ve AB insani ve ahlaki sorumluluklarını yerine getirmemektedirler. Kıbrıs Türk halkının tek güvencesi, dün olduğu gibi bugün de anavatanımız Türkiye’dir.
Kıbrıs’ın içinde bulunduğu coğrafya Kıbrıs’ta iki eşit ve egemen Türk ve Rum halklarını , iyi komşuluk içinde karşılıklı anlayış ve uzlaşıya zorlamaktadır..
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı olan iki ayrı halk vardır. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi eşitliğe, egemenliğe ve ortaklığa dayalı bir Cumhuriyetti. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisi Megali idea hayalleri nedeniyle 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planı devreye konularak yıkılmıştır.
Kıbrıs Türk Halkı; Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek, TMT etrafında bütünleşerek 11 yıl boyunca verdiği mücadelenin sonunda 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın mutluluğunu yaşamıştır.. 2 Eylül 1975 Viyan antlaşması ile iki bölgelilik oluşmuştur..
15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin oy birliğiyle aldığı kararla bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.. Kıbrıs Türk Halkına düşen görev KKTC’nin yaşatılmasını ve tanınmasını sağlamaktır…
Gelinen noktada ; Kıbrıs Türk ve Rum Halklarına düşen görev, iyi komşular olarak yan yana barış ve huzur içinde yaşamanın yolları aramaktır.. Yıllarca devam eden görüşme sürecinde Kıbrıs Türk tarafının federasyona bile razı olunmasına karşı, Rum liderliği ısrarla olası bir siyasi çözümle birlikte Kıbrıs Türk Halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ hakları ile yamalamaktır.. Kıbrıs Türk ve Rum Halklarına düşen görev Anavatanların desteğinde bağımsız ve egemen iki ayrı devlet çatısı altında yan yana yaşamaktır..
Kim ne derse desin dünden bugüne sayın Akıncı ve Anastasiadis arasında yer alan görüşme sürecinde de Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme ulaşılamamıştır ve bu noktadan sonra da ulaşılması mümkün değildir.. 5 yıllık süreçte Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir barış için sayın Akıncı’nın verdiği tüm tavizlere karşın Anastasiadis ile yürütmeye çalıştığı görüşme süreci Anastasidis’inMegali İdea hayalleri nedeniyle tamamen başarısızlıkla sonuçlanmıştır..
KKTC’nin yaşatılması ve tanınması için harekete geçilmesi inancında olmayan sayın Akıncı’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olması düşündürücüdür.
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev 11 Ekim 2020 gerçekleşecek olan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Enosis’in yoluna taş koyacak; Kıbrıs Türk Halkının haklarını sonuna kadar savunacak, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve tanınmasına giden yolda mücadele verecek Cumhurbaşkanı seçmek olmalıdır..
Mont Pelerin, Cenevre, CransMontana bahane Yaşananların tek açıklaması var: Kıbrıs’ta tarih tekerrür ediyor. Rumlar bize tekrar ve tekrar ayni filmi izletmek istiyor.. Rum tarafının Kıbrıs’ta çözüme ihtiyacı yoktur..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa… DEVAM EDECEK..