Bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 11 Kasım 2022’de Semerkant’ta yapılan Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde Türk Dünyası Teşkilatına oybirliği ile gözlemci üye olarak kabul edildi.
O günde yapmış olduğu konuşmada T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan : “Kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Teşkilatımıza Gözlemci Üye Olmasını Kabul Ettik” derken T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türk Devletleri Teşkilatı’na Gözlemci Üye olarak kabul edildi. Her Zaman , Her Yerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Yanındayız” dedi.
26 .11.2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Türkiye-Kazakistan-Azerbaycan Dışişleri Bakanları 3’lü toplantısı sonrası yapmış olduğu açıklamada T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Semerkant Zirvesi’nde aramızdaki bağlantılarının ve ticari işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla bir çok adım attık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na Gözlemci Üye Olmasıyla Teşkilatımız Akdeniz’e Erişimini Güçlendirdi” ifadesini kullandı.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Kazakistan-Azerbaycan Ulaştırma ve Dışişleri Bakanları 3’lü toplantısı sonrasında düzenlenen basın toplantısında Çavuşoğlu; ev sahipliğinden dolayı Kazak mevkidaşı Muhtar Tileuberdi’ye teşekkür ederek Gürcistan’ı aralarında görmekten memnun olduklarını söyledi.
Yakın geçmişte bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması yönünde BM’de başlayan çağrılar sonrasında daha da yüksek bir tondan çağrılar ve girişimler gerçekleşmiş olup bu yöndeki girişimlere de devam edilmektedir.
Şu bir gerçek ki, dün olduğu gibi bugün de, yarın da Rum-Yunan ikilisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını engellemeye devam edeceklerdir. Rum-Yunan ikilisi, gerek BM ve gerekse AB içerisinde dünden bugüne var olan girişimleri nedeniyle bir çok ülke de ayni tavrı sergilemeye devam etmektedirler.
Konu ile ilgili olarak; 14.11.2022 tarihli yerel yazılı basınımızda yer alan habere göre; KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu, AB Dış İlişkiler Servisi sözcüsünün yaptığı açıklamanın; “AB’nin yalnızca Kıbrıs sorununda karşıt taraf değil, Kıbrıs Türk Halkının her türlü hak ve çıkarlarının karşısında olduğunun açık bir göstergesi” olduğuna vurgu yaptı.
Açıklamasında sayın Tahsin Ertuğruloğlu “AB geleceğimize kendi çıkarları doğrultusunda hükmedebileceği sanısını tahammül edilmez bir boyuta taşıdı” dedi.
KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı Gözlemci üyeliğiyle ilgili bu açıklamanın , AB’nin Kıbrıs Türk Halkının geleceğine kendi çıkarları doğrultusunda hükmedebileceği sanısını tahammül edilmez bir boyuta taşıdığına işaret eden sayın Ertuğruloğlu: “Türkiye’nin Türk devletleri Teşkilatı’nın kararını duyuran açıklamalarını reddetmek veya Teşkilata üye devletleri uyarmak, kendi üyelerine dahi söz geçiremeyen Avrupa Birliği’nin haddi değildir. Kıbrıs Türk Halkının kendi kaderini kendi tayin etme hakkını, Kıbrıs adası üzerindeki meşru hak ve çıkarları ile Kıbrıs’ın geleceği üzerinde en az Rum tarafı kadar söz sahibi olduğu gerçeğini göz ardı etmeye devam eden Avrupa Birliği’ne artık son çağrımızdır..
..AB, Rum tarafını, tek taraflı olarak üyesi yapar başladığı yanlış kararlar zincirine yeni halkalar eklemektedir. Bu durum başta üye ülkelere zarar verebilecek bir çıkmaza sebebiyet verecek bir boyuta gelmektedir. Gerek Rumlar, gerekse AB Kıbrıs sorunu için herhangi bir çözüm şekli dikte etme hakkına da, erkine de sahip değildir. Tüm bu gerçeklerin bilinciyle , Kıbrıs Türk tarafı olarak, gelinen aşamada iki devletli çözümün en doğru ve sonuç verici model dolduğuna dair inancımız artarak devam etmektedir..
..Bu açıklama, AB’nin yeni vizyonumuzun zemin bulması ve yanlı yaklaşımının artık değerini yitirmeye başlamasından duyduğu rahatsızlığı yansıtmaktadır. Avrupa Birliği, özgür iradesini iki devletli çözümden yana kullanan Kıbrıs Türk tarafı ve halkına yönelik bedel ödetme , baskı yapma ve her alanda haklarını kısıtlama politikasına , esasen kendi değerleri doğrultusunda, bir an önce son vermelidir” dedi..
..Yine ayni gün yerel yazılı basınımızda yer alan açıklamasında Ekonomi ve Enerji Bakanı sayın Olgun Amcaoğlu: “Türkiye ve Türk Devletlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul etmelerinin Kıbrıs Türk halkını “Çok ciddi bir sevince boğduğunu” söyledi..
..Bakanlık basın bürosu aracılığıyla yapmış olduğu yazılı açıklamada sayın Amcaoğlu: “Bu önemli adımın heyecanını yaşarken, Avrupa Komisyonu’nun konuyla ilgili almış olduğu son derece olumsuz karar hiç de sürpriz olmamıştır” ifadesini kullandı..
..Açıklamasında Ekonomi ve Enerji Bakanı sayın Amcaoğlu: “Avrupa Komisyonu’nun tavrı hem düşmanlıktır hem de Kıbrıs Türk Halkının iradesine saygısızlıktır. Kıbrıs Türk Toplumunu özellikle Annan Planı’na ‘evet’ denilen dönemde adeta kimsesiz bırakan ve güvenilmezliğini zaten kanıtlamış olan Avrupa Komisyonunun kınama kararı, tarafımızca geçersizdir. Anavatana güvenimizi bir kez daha yinelerken, yolumuzdan dönmeyeceğimizi de içtenlikle belirtmek isteriz.” Dedi.
Yine 17 Kasım 2022 tarihli yerel yazılı basınımızda yer alan açıklamasında KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu; GKRY Dışişleri Bakanlığının KKTC’nin 39’uncu kuruluş yıl dönümünde yapmış olduğu açıklamaya yanıt verdi. Açıklamasında sayın Ertuğruloğlu: “Rum Dışişleri Bakanlığını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümünde yaptığı açıklamayı “Şiddetle Kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
KKTC Dışişleri Bakanı sayın Ertuğruloğlu “Kıbrıs Türk halkının izolasyonlar altında yaşamaya mahkum etmeyi, amaç edinmiş, bu amaçla her türlü yola ve dezenformasyona başvuran bir Rum kurumunun, KKTC’nin kuruluş yıl dönümü kutlamalarından ve yeni politikamızın zemin bulmasından rahatsız olması şaşırtıcı değildir” dedi.
“Kıbrıs Türk Halkı , Rum Dışişleri Bakanlığının düşündüğünün aksine bir ‘azınlık’ değildir” diyen sayın Ertuğruloğlu: “Kıbrıs Türk halkı , kendi kaderlerini tayin etme hakkını kullanarak kendi devletlerini kurmayı başaran onurlu bir halktır. Başta Rum Dışişleri Bakanlığı olmak üzere Güney Kıbrıs’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına ve kuruluşunun ilelebet kutlanacak olmasına bir an önce alışması gerekmektedir” dedi..
..“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler (BM) arasındaki mevcut ve gelecekteki ilişkilerin Rum Dışişleri Bakanlığını ilgilendirmediğini” de belirten sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün KKTC’deki mevcudiyeti ve faaliyetleri konusunda KKTC ve BM arasında yasal bir çerçeveye ihtiyaç olduğu aşikardır..
..Bu konudaki haklı tutumumuz değişmeyecek ve tüm seçenekler zamanlıca değerlendirilecektir. Ayrıca, çok iyi bilindiği üzere, Kapalı Maraş KKTC toprağıdır ve Kapalı Maraş’ı ilgilendiren konularda karar merci de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti ve ilgili kurumlardır” dedi.
Gerçek şu ki Rum-Yunan ikilisinin olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açmak istedikleri çok açık ve net iken maalesef aramızda hala daha “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nasıl olsa tanınmayacaktır” düşüncesinden hareketle olası bir siyasi çözüm olarak federasyon çözümü yönünde mücadele etmeye ve bunu yaparken de maalesef özellikle Rum Komünist AKEL Partisi ile işbirliği içinde olanlar vardır!..
Bu düşünce içinde olanlar toplumlar arası görüşme sürecinde yıllarca görüşme konusu olan Federasyon çözüm modelinin bir kez daha başlamamak üzere 7 Temmuz 2017’de Crans Montana Konferansı ile birlikte sona erdiğini kabul etmelidirler.
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkı, Türk Dünyası’nın ayrılmaz bir parçasıdır ve de Türk Devletleri ile her alanda ilişki kurup geliştirmesi ve de KKTC’nin tanınması yolunda girişimlerde bulunmak en doğal hakkıdır.
Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk Halkının haklarına saygı duymak ve de KKTC’ni tanımak durumundadır. Kıbrıs’ta Türk ve Rum halklarının barış ve huzur içinde yan yana yaşaması için Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiye’nin desteğinde mücadelesine devam edecektir.
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanımasını sağlamak için mücadele etmektir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..