Yeni Yılda Umutlarınız Gerçek, Mutluluklarınız Daim Olsun… Sağlık ve Esenlik Dolu Nice Mutlu Yıllar Dilerim..
6-11 Şubat 1959’da Zürih’te Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Averof arasında yapılan görüşmelerle bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasının ardından bu antlaşmalar 19 Şubat 1959’da Londra’da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis ve İngiltere Başbakanı Harold Macmillan; Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Rum lideri Başpiskopos Makarios III tarafından da imzalanmıştı..
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine ve ortaklığına dayalı olarak, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken 650 kişilik Türk Askeri Alayı ve 950 kişilik Yunan Askeri Alayı Mağusa Limanından adaya çıkıyordu.. O günde 82 yıllık bir aradan sonra Türk Askerinin yeniden adaya çıkışı nedeniyle Kıbrıs Türk halkının duyguları bir başkaydı..
Rum-Yunan ikilisinin 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının gerçekleştiği günden beri Helenlerin işgali altındaki 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda hala daha 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmasının Kıbrıs Türk halkı ve Garantör Devlet olarak Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti için hiçbir önemi ve de geçerliliği ve de meşruiyeti yoktur. Günümüzde uluslararası hukuku çiğneyen bir statüde olan Rum liderliğini, GKRY’ni BM Güvenlik Konseyi’nin ‘sözde’ 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımaya devam etmesi büyük bir hatadır, büyük talihsizliktir ve de kabul edilemezdir.
Günümüzde Kıbrıs Türk halkının BM Güvenlik Konseyi’nden beklentisi, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları sonrasında aldığı başta 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararlarını ve de dünden bugüne aldığı kabul edilemez diğer kararlarını gözden geçirerek iptal etmesi ve de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasına giden yolu açmasıdır.
BM Güvenlik Konseyi için, bu bir ilk olmayacaktır. Unutmayalım ki; BM, yıllar öncesi gayrı meşru olarak nitelediği Çin’i yıllar sonra tanımıştır ve de ayni Çin devleti, şimdilerde BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak uluslararası alanda yerini almıştır. BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs Türk halkına karşı yaptığı haksızlıkları gözden geçirmesi gerektiğinin her vesileyle vurgulanmasında ve dile getirilmesinde yarar vardır.
Rum-Yunan ikilisi, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile uluslararası 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin statüsünü değiştirerek hukuk dışı ve bir işgal sonucu Kıbrıs Cumhuriyeti Rum devletine dönüştürülmüştür. Gerçek şu ki, günümüzde Kıbrıs’ta Helenlerin işgali altında bir devlet vardır ve de bu devlet garantör ülke Türkiye tarafından tanınmamaktadır. Uluslararası hukuk Rum Liderliği tarafından çiğnenmiştir. Şu bir gerçek ki, Kıbrıs Türk halkının; ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında Rumlarla bir arada yaşaması asla ve asla söz konusu bile olamaz..
Geriye dönüp baktığımızda Makarios’un ; 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini Enosis’e sıçrama tahtası olarak gördüğü için uzun ömürlü olmayacaktı. Nitekim 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarını imzalamasının ardından 6 Mart’ta Kıbrıs’a dönüşünde kendisinin tenkit eden halkına o günde yapmış olduğu konuşmada Makarios: “Merak etmeyiniz,bu antlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacak” demişti. Enosis’i gerçekleştirme adına 21 Aralık 1963’te başlayan Kanlı Noel saldırıları ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılırken Kıbrıs Türk halkı 11 yıl boyunca adanın her bir yanında silahlı saldırılara ve katliamlara uğrayacaktı..
Rum-Yunan ikilisinin 11 yıl boyunca, devam eden silahlı saldırılarına ve katliamlarına seyirci kalan ve göz yuman BM, AB ve diğer büyük güçler Anavatanımız Türkiye’nin garantör devlet olarak gerçekleştirmek istediği müdahale girişimlerine her zaman için engel olma girişimlerinde bulunduğu hiç ama hiç unutulmamalıdır..
15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlediği darbenin esas hedefi Enosis’e giden yolun bir an önce açılmasını sağlamaktı. Nitekim Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen devletini ilan etmişti..
Kıbrıs Türk halkının Girit misali yok edilmek istendiği o günde Anavatanımız Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kıbrıs Türk halkı 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir..
Günümüzde Anavatanımız Türkiye’den başka bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni tanıyan devlet olmamıştır. Kıbrıs Türk halkı olarak KKTC’nin tanınmasını istemek için yola çıkmalıyız.. KKTC’nin uluslararası hukuk altında tanınma hakkı olduğunu devamlı surette dile getirmeliyiz. Uluslararası hukuk alanında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin neden tanınması gerektiğini yabancı diplomatlara izah etmeliyiz..
Rum Liderliğinin hedeflediği siyasi bir çözümle ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve egemenliğini sürdürmesi yanında AB üyesi bir Rum Devleti olarak kalırken Kıbrıs Türk Halkının bağımsız ve egemen devleti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ortadan kalkarken Kıbrıs Türk Halkı yerel bir yönetim statüsüne dönüştürülecektir.. AB ve BM Rumların hedefledikleri bu siyasi çözüme destek verirken hedeflenen KKTC’nin de ortadan kaldırılması, Kıbrıs Türk Halkının bağımsız ve egemen devleti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hiçbir siyasi değeri olmayan yerel bir yönetim statüsüne indirgenmesidir, 38 yıllık bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tarihin derinliklerine gömmektir.. Kıbrıs Türk halkının Girit misali yok olmasına giden yolu açmaktır..
Sonuç olarak; Rum-Yunan ikilisinin ve onlara destek verenlerin hedefleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak iken Kıbrıs Türk halkına düşen görev Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde KKTC’nin tanınma istemi en kısa sürede gündeme getirmektir.KKTC Hükümeti’ne ve KKTC Cumhurbaşkanına düşen görev Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlamak için daha fazla beklemeden 2022 yılında harekete geçmek olmalıdır..
Kıbrıs’ta yaşanan gerçekler vardır.. Geçmişten ders almak esastır. Geçmişte yaşananlardan ders almayan halklar yok olmaya mahkumdur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınma politikası hemen gündeme konulmalıdır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..