Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi yıllarında 10-13 Şubat 1964 tarihlerinde Limasol’da verdiği direniş ve bu direnişte şehit düşenler 13 Şubat 2024 günü Limasol-Girne Şehitleri ve Özgürlük Anıtı önünde saat 10.00’da düzenlenen resmi törenle anıldı.
Törene Cumhuriyet Meclisi Başkanı ve KKTC Cumhurbaşkanı Vekili sayın Zorlu Töre, Girne Kaymakamı Cemal Özcemoğlu, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri adına  Garnizon Komutanı Piyade Albay  Ahmet Tümay, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı  Sahil Güvenlik Komutanı Deniz Albay Serdar Akan, Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul, bölge okulları, kurum kuruluş ve dernek temsilcileri ve de  vatandaşlar katıldı.
Anma töreninde protokol sırasına göre anıta çelenklerin sunulmasının ardından  saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal  Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesiyle başlayan törende,  GAÜ Koleji öğrencilerinden Berre Aslan ve Sarp İmamzade’nin şiir okumasının  ardından  günün anlam ve önemini belirten konuşma yapan Mücahitler Derneği Girne Merkez Şube Başkanı sayın Erbil Aydınova:
“Rum-Yunan ikilisinin Limasol’da  başlattığı silahlı saldırılara Limasol Türk halkının birlik ve beraberlik içerisinde kahramanca direndiğini vurgulayarak Limasol’da, Sancaktar  Efdal Akça ve Serdar Ziya Rızkı önderliğinde verilen mücadeleyi anlattı.
..20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın Yunanistan’a demokrasi, Kıbrıs Türk halkına  özgürlük ve  bağımsızlığı getirdiğini dile getiren sayın Erbil Aydınova, 50 yıldır Kıbrıs’ta barış ve huzur olduğunu dile getirdi..
..Emperyalist güçlerin, Kıbrıs’ta bugüne kadar tarafsız eşit ve adil  davranma cesaretini göstermediğini, Kıbrıs Türk halkına yönelik, ambargo ve izolasyonların kalkacağı sözlerinin yerine getirilmediğini  anımsatan sayın Erbil Aydınova:  “Emperyalist güçlere ekonomik baskı, yaptırım tehditleri, tek taraflı Akdeniz’in doğal zenginliklerini adaletsizce sahiplenme düşüncesinden ve zamana oynama taktiklerinden vazgeçmelidir” dedi.
Törende konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı  ve KKTC Cumhurbaşkanı Vekili sayın Zorlu Töre: “Adada Türk ve Helen olarak iki ayrı halkın olduğunu belirterek 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın üzerinden 50 yıl, Limasol Direnişinin üzerinden de 60 yıl geçtiğini belirterek, dünyanın Kıbrıs meselesini canlı tutmaya çalışmasını eleştirdi..
..Rum-Yunan ikilisinin, Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesi anlamına gelen ‘Enosis’i  istediğini vurgulayan sayın Zorlu Töre, Kıbrıs Türk Halkının kendi toprakları üzerinde, ay yıldızlı bayrakları ve kendi devleti çatısı altında  özgür yaşadığını belirtti..
Özgürlüğün ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  kıymetinin bilinmesini isteyen  sayın Zorlu Töre, Türk ordusunun adadan bir daha girmeyeceğinin altını çizdi.
Geriye dönüp bakacak olursak; 10 Şubat 1964 akşamı başlayan ve 3 gün 3 gece devam eden silahlı saldırılarda, Mustafa Ali Zihni, Kemal Selim, Ayhan Hüseyin, Faik Cahit Karamanca ve Münür Şago adlı 5 Mücahidimiz şehit düşerken  sivil halkımızdan da Ali Fevzi ve Halil Hasan isimli iki soydaşımız şehit olmuşlardı.
Limasol Türk Halkı; kendinden sayıca, silah ve mühimmat bakımından kat kat üstün Rum-Yunan kuvvetlerine karşı direniş göstererek Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde  hafızalardan silinmeyecek kahramanlık örneği sergilemişlerdir.
“Limasol Direnişi”ne giden yolda çok acılar yaşandı.  Kıbrıs Türk Halkı olarak bu yaşananları yeniden yaşamak istemiyorsak her vesileyle 1963  Kanlı Noel silahlı saldırılarını ve sonrasında  11 yıl boyunca  yaşadıklarımızı ve geçmişi hatırlamak durumundayız!..
Gerilere dönüp baktığımızda 14 Şubat 1964  tarihli Bozkurt Gazetesinde yer alan haberde: “..Limasol’da Rumların Türkleri imha amacını güden saldırganlığı 11 Şubat’ı 12 Şubat’a bağlayan gece, sabaha karşı saat 04.30’da  başlamış, iyice hazırlandıkları ve çizilmiş bir plana göre hareket ettikleri anlaşılıyordu.  Rumlar önce Limasol Kalesi, Amatus Seyahat Acentesi binası, Hacı Pavlo İçki Fabrikası, Gümrük Ambarları, Rum Belediyesi, Sıhhiye Binası, Kiremit, KEO ve Koka-Kola  fabrikaları ve resmi İnşaat Dairesi Binaları üzerine yerleştirdikleri elliden fazla ağır makineli tüfekle  Türk Mahallelerine ateş yağdırmışlardır..
..Limasol Türk halkına karşı hunharca  harekete geçen ve her türlü modern silahlarla, zırhlı tankla mücehhez Rumlar, bir avuç kahraman Türk halkını bir santim bile  geriletememişlerdir. Limasol’da yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen EOKA’cıların silahlı saldırıları dün de devam etti. Mücahitlerimiz destanlar yarattı..” deniliyordu..
..15 Şubat 1964 tarihli Halkın Sesi gazetesinde yer alan “Limasol’daki Mücahitlerimize” başlıklı yazısında çok değerli Lise Tarih öğretmenimiz sayın Vergi H. Bedevi: “..Yetkili bir İngiliz’in dediğine göre Limasol’da Rumların  kullandığı mühimmat, bütün ada Türklerine karşı yapılacak bir savaşa yetecek kadar çoktu..
..Limasol’da destanlar yaratan Kahraman Türk Mücahitleri!..
Atamayacak kadar az olan kurşunlarınıza imanınızı da katarak, piç sürüleri karşısında  bir adım gerilemediniz, Karadan ve Denizden  mütemadiyen takviye alan  düşmana karşı, her  taraftan sarılmış olduğunuz  halde, Türk’e has  bir cesaret ve metanetle karşı koydunuz..
..Binlerce baldırı çıplağı silahlandırmakla, Türkleri kolayca bertaraf edeceklerini uman idareciler çok yanıldılar. Kıbrıs Türkünün otomatik silahlarla, av tüfekleriyle  karşı koyacağını, Türk gencinin Tankın üzerine, “Time” dergisi muhabirinin bizzat gördüğü gibi, bahçe tırmığıyla  yürüyecek kadar kahramanlık göstereceğini düşünemediler. Türk’ün  damarlarındaki kanın, mucizeler yaratabilecek kudrette olduğunu bilemiyorlardı..
..Bilmemekte haklıydılar. Zira bunlar, kiliselerde “Enosis” nutukları çekmekle, pusu kurarak İngilizleri arkadan vurmakla  öğrenilemez”  diyordu.
15 Şubat 1965 tarihli Limasol’un Sesi gazetesi manşetten verdiği haberinde “İkinci Plevne Müdafaası, Tarih Olmuş Üç Günün Gerçek Hikayesi, 11-13 Şubat 1964 Limasol Türk Halkının şahlanışının yıl dönümüdür” deniliyordu.
Dün olduğu gibi  bugün de Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk Halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyor. Batı Trakya’daki kardeşlerimiz gibi  Kıbrıs Türk Halkına ‘azınlık’ haklarından öte haklar verilmek istenmiyor. Girit örneğinde olduğu gibi Kıbrıs Türk halkı yok edilmek isteniyor.
Megali-İdea hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi Enosis’ten vazgeçmiş değillerdir. Dün olduğu gibi bugün de  hala daha okullarda öğretmenler,  Kiliselerinde papazlar çocuklara Türk düşmanlığı aşılamaktadırlar.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. Bu gelişmelere karşın; Federasyon  görüşme süreci devam edecek ancak olumlu bir sonuç alınamayacaktı..
Kıbrıs Türk halkının egemenliğini, meşru hak ve çıkarlarını, bağımsızlığını güvence altına almak ve Rum Yönetiminin tüm adaya egemen olmadığını ve Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğini dünyaya haykırmak için  15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilanına karşın yıllarca devam eden Federasyon görüşme süreci Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolu açma istekleri nedeniyle başarılı olamayacak ve de Rum-Yunan ikilisi Crans Monta Konferansını 07 Temmuz 2017 sabahı terk edeceklerdi.
Bu gelişmelerin ardından o günde yapmış olduğu açıklamada KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon Görüşme Süreci Bir Daha Başlamamak Üzere Sona Ermiştir” demişti.
Ancak şimdilerde Rum liderliği yeni bir görüşme sürecinin 07 Temmuz 2017’de kaldığı yerden devam edilmesini hedeflemektedir!..  Kıbrıs Türk halkı bu oyuna asla gelmeyecektir.
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Ölüme meydana okuyan Mücahit halkımız ve de kahraman Mehmetçik olmasaydı, Kıbrıs Türk Halkı olarak bugünkü özgürlük ortamını yaşayamazdık. Aziz şehitlerimize ve gazilerimize, Mücahit halkımıza;  özgürlüğümüz için, toplumsal egemenliğimiz için, bağımsızlığımız için, bize emanet ettikleri vatan toprakları için Ay Yıldızlı Bayraklarımız için, evlatlarımıza ve  torunlarımıza verdikleri gelecek için borcumuz vardır.
Bu borç ancak ve ancak bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yaşatılması ve de  tanınmasını sağlamakla  ödenebilir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..