Bugün; Türk İstiklal Savaşının sonunda 9 Eylül 1922’de Yunan Ordusunun denize dökülmesinin ardından 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşmasının 98 yıl dönümü..
I.Dünya Savaşı sonrası Anavatanımızın toprakları işgal edilmeye başlamasıyla birlikte Türk İstiklal Savaşı başlıyordu.. Türk İstiklal Savaşı günlerini şu başlıklarda özetlemek mümkün:
30 Ekim 1918 Mondoros Mütarekesi sonrası 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’e çıktı.. 19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Paşa Samsun’a ayak basarken Türk İstiklal Savaşı da başlıyordu... 21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya Tamiminin ardından 23 Temmuz-7 Ağustos 1919’da Erzurum Kongresi ve 4-11 Eylül 1919’da Sivas Kongreleri düzenlendi. Mustafa Kemal Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara gelmesinden kısa bir süre sonra 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açıldı. 18 Mart 1920’de İstanbul’da Osmanlı Meclisi son toplantısını yaptı.. 20 Mart 1920’de İtilaf Devletleri askerleri İstanbul’u işgal etti.. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunan ordusu, Çeşme Yarımadası, Selçuk ve Belkahve’yi işgalinin ardından Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon’a kadar Batı Anadolu’nun büyük bir bölümünü işgali altına aldı..
23 Nisan 1920’de Ankara’da “Türkiye Büyük Millet Meclisi” toplandı.. 6 Ocak-11 Ocak 1921’de I. İnönü ve 23 Mart-31 Mart 1921’de II. İnönü Zaferleri kazanıldı.. 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi 13 Eylül 1921’de Türk askerinin zaferiyle sonuçlandı. Yine Mustafa Kemal’in Başkomutanlığında 26 Ağustos-30 Ağustos tarihleri arasında yer alan Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasının ardından kaçan Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları düşman işgalinden kurtulurken Türk Ordusunun zaferi kesinlik kazanıyordu..
Dünya askerlik tarihinde Başkomutanlık Meydan Muharebesi kadar kesin sonuçları olan bir meydan muharebesine ender rastlanır. Bu zafer, doğal sonuç olarak düşman ordularının yok edilmesini ve ülkeden atılmasını , böylece ulusal egemenlik ve bağımsızlığı tam olarak elde etme imkanlarını sağlaması dışında da önemli sonuçlar doğurmuştur.
Anadolu’ya gönderilen Yunan ordusunun imha edildiğini gören İtilaf Devletleri Türk Ordularının Büyük Taarruz zaferinden sonra boğazları bırakmamak ve Trakya’daki Yunan Ordusunu, Anadolu’daki Yunan Ordusunun feci akıbetinden korumak maksadıyla Boğazlar etrafında bir “tarafsız bölge” ilan ederek Türk ordusunun buraya girmesine engel olmak istemişlerdi. Ancak Başkomutan Mustafa Kemal , hedefimizin İstanbul ve Trakya’yı içeren Misakı Milli sınırlarına ulaşmak amacını taşıdığını; orduların vazifesinin yenilen düşmanı takip etmek olduğunu; Trakya’yı almadıkça orduları durduramayacağını söyleyerek Türk süvarilerini tarafsız bölgeye sokmuştur. Çanakkale’de Türk askeri ile karşı karşıya kalan İngilizlerin Türkiye ile yeni bir savaşı göze alamaması sonucunda tarafsız bölge krizi bir Türk-İngiliz savaşına yol açmadan Türkiye’nin çıkarlarına uygun olarak çözülecekti..
Mustafa Kemal’in kararlı duruşu karşısında zorda kalan İtilaf Devletlerinin Dışişleri Bakanları Paris’te toplanarak Trakya’nın Türklere verilmesini kabul ettiler. Bu kararı bildirmek üzere Franklin Boullion 28 Eylül’de İzmir’e geldi ve Mustafa Kemal’e müttefikler adına bir nota getirdi. Bu notada: 1- Çatışmaların durdurulması 2- Müttefiklerin Trakya’nın Türkiye’ye teslimini kabul ettikleri 3-Bir ateşkes komisyonunun kurulmasını istedikleri bildiriliyordu.
Ateşkes isteği yenilen taraftan gelmişti. Mustafa Kemal, 29 Eylül’de bu notaya cevaben Mudanya’da Ateşkes Konferansını kabul ettiğini ve bu konferansa Türkiye’yi temsilen Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü’yü göndereceğini bildirdi..
Mudanya görüşmeleri 3 Ekim 1922’de başladı, Türkiye’yi İsmet İnönü, İngiltere’yi General Harington, Fransayı General Charpy, İtalya’yı General Mombelli temsil ediyordu. Konferansta Yunan Ordusunun Trakya’dan çekilme koşulları konuşulmasına rağmen Yunan ordusunun temsilcisi yoktu. General Mazarakis Mudanya açıklarında bir gemide bekliyordu. Bu resim, Kurtuluş Savaşındaki asıl düşmanlarımızın İngiltere, Fransa ve İtalya olduğunun, Yunan ordusunun bu devletlerce üstümüze gönderildiğinin açık bir kanıtıdır.
İzmir’de Mustafa Kemal-Franklin Boullion arasındaki görüşme ateşkes konferansının ön görüşmesi niteliğindeydi, burada çatışmaların durdurulması ve Trakya’nın Türkiye’ye teslimi konusunda ilke olarak antlaşmaya varılmıştı..
Mudanya’da tartışılan asıl konu, Trakya’nın tesliminin ne zaman ve nasıl olacağı idi.. Müttefikler bölgenin Yunanlılar tarafından önce kendilerine teslim edilmesini barış antlaşmasından sonra Türk Yönetimine bırakılmasını istiyorlardı. Gazi Mustafa Kemal Paşa ise Trakya’nın (Karaağaç dahil) doğrudan Türkiye’ye verilmesini ve buraya sokulacak kuvvet hakkında hiçbir kısıtlama olmamasında ısrarlı idi. Zira Ege’de hezimete uğrayan Yunan Ordusu yenilginin acısını Trakya Türklerinden çıkartmak için Türklere zulüm uyguluyorlardı.. Ayrıca Yunan Ordusunun toparlanabilen birlikleri Batı Trakya’da yığınak yapıyorlardı. Misakı Milli sınırları içindeki Trakya’nın bir an önce kurtarılması gerekiyordu..
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak görüşmeleri yakından izlemek için Bursa’ya gelmişlerdi. İnönü savaştaki gibi her gün Başkomutana görüşmeler hakkında bilgi veriyordu..
Trakya’nın Türkiye’ye teslim şekli konusunda tıkanan görüşmeleri Başkomutan Mustafa Kemal’in Batı Cephesi Komutanı İnönü’ye 6 Ekim’de verdiği şu talimat çözdü: “Trakya’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine iadesini kabul etmedikleri taktirde 6/7 Ekim’de İstanbul üzerine harekete geçiniz. Görüşmeler olumsuz sonuçlandığı taktirde İngiliz generaline Trakya’daki düşmanı takip için İstanbul ve Çanakkale üzerine harekat yapacak kıtalarımızla İngiliz kıtaları arasında çatışmaya meydan vermemek için gereken emir ve talimat vermesini söyleyiniz.”
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa: “Trakya’yı doğrudan bize teslim etmezlerse zorla alırız” diyordu. İnönü’nün aldığı bu talimatı muhataplarına bildirmesi İtilaf Devletleri üzerinde büyük bir etki yapmıştı. Bu talimatı alan İnönü, Kocaeli Yarımadasında ve Çanakkale’de hazır bekleyen 1. Ve 2. Ordulara İstanbul ve Çanakkale üzerine harekete geçmeleri emrini verdi.
General Harrington hükümetinden talimat almak üzere Mudanya’dan ayrılmıştı. Dönüşünde şunları söyledi: “Hükümetimden talimat aldım. Müttefikler Trakya’yı size teslim ediyorlar. Karaağaç’ı da alacaksınız. 45 gün içinde idareniz Trakya’ya yerleşmiş olacaktır.”
Başkomutanın Trakya’yı gerekirse zorla alma tehdidi sonuç vermişti. Nitekim, Bu esasları içeren Mudanya Ateşkes Antlaşması 11 Ekim 1922 saat 06.00’da imzalandı. Böylece Misakı Milli sınırları içindeki Trakya’yı tek silah atmadan, Ege’deki kesin zaferin sonucu olarak ve Türk ordusunun caydırıcı gücü ile geri almış olunuyordu.
Yunan General Mazarakis Trakya’nın Yunan ordusu tarafından boşaltılmasına itiraz ederek başlangıçta antlaşmayı imzalamadı ise de Yunanistan’ın antlaşmayı kabul ettiğini 14 Ekim’de İstanbul’daki temsilcisi vasıtası ile bildirecekti..
Antlaşma 14 Ekim 1922 saat 24.00’te yürürlüğe girdi. Yunan birlikleri ve mülki görevlileri Trakya’yı terk ettiler. Trakya’yı teslim alma görevi Refet Paşa’ya (Bele) verildi. Bu maksatla Batı Cephesi birliklerinden 400’er mevcutlu 16 Piyade Taburu ve 500’er mevcutlu iki Süvari Alayı ayrıldı, bunlara jandarma işaretleri takıldı. Refet Bele 30 Ekim’den 15 Kasım’a kadar bu birliklerle Trakya’yı teslim aldı.
Sonuç olarak; Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkması ile başlayan Türk Kurtuluş Savaşının askeri aşaması 11 Ekim 1922’de Mudanya’da imzalanan Ateşkes Antlaşması ile son bulmuştur..
Mudanya Mütarekesi ile Trakya Türk egemenliğine geçmiş oldu. Antlaşmanın Türk tarafının koşullarına uygun olarak yapılmasında Mustafa Kemal’in ordularını İstanbul ve Çanakkale istikametinde ileri sürmesi belirleyici olmuştur. Trakya’nın tek kurşun atılmadan düşmandan geri alınması Büyük Taarruzdaki kesin zaferimizin ve ordumuzun caydırıcı gücünün sonucudur.. Mudanya Ateşkes Antlaşmasının yürürlüğe girmesi ile birlikte; Türk Kurtuluş Savaşı ve de I. Dünya Savaşı da fiilen sona eriyordu...
İsmet İnönü’nün Mudanya’daki başarısını yakından izleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir yıl sonra kendisini Dışişleri Bakanı ve Baş Temsilci olarak Lozan Barış Konferansına gönderilmesinin ardından 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı..
29 Ekim 1923’te yaşasın Cumhuriyet nidaları arasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile büyük Türk Milleti hedefine ulaşıyordu. Türk milleti, kendisine bağımsız ve egemen bir devleti ve ülkeyi hediye edenlere çok şey borçludur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını, 29 Ekim 1923’e giden yolda canını ve kanını seve seve verenleri bir kez daha saygıyla selamlıyor ve rahmetle anıyoruz..
Kaynak: Dr. Cihangir Dumanlı, Mudanya Ateşkes Antlaşması, Bütün Dünya, s.37-41, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, 1 Ekim 2019, İstanbul