Kaderin getirdiği bir cilvedir, iki liderin hemen, hemen gün olarak aynı tarihlerde vefat edişi!
Mücadele liderimiz Dr Fazıl Küçükü, otuz ikinci yıl dönümünde saygıyla...
Kaderin getirdiği bir cilvedir, iki liderin hemen, hemen gün olarak aynı tarihlerde vefat edişi! Mücadele liderimiz Dr Fazıl Küçükü, otuz ikinci yıl dönümünde saygıyla ve sevgiyle anıyoruz. Yarım asırdan daha fazla olan zaman diliminde, İngiliz sömürge idaresi tarafından ‘müslüman cemaat olarak anıldığımız günlerde ve halen günümüzde de, karşımızda düşmanlık tohumlarını salgılamaya devam eden Rum komşularımızın ‘bello Turko yaklaşımlarının hareketlendiği günlerde, sevgili mücadele liderimiz bir avuç aydın arkadaşıyla bayrak açmıştı. Kıbrıs Türkünün özgürlüğü için, egemenliği için, adada korkusuzca yaşamını sürdürebilmesi içindi bu mücadele. Aradan geçen yarım asırdan fazla zaman sürecine rağmen Drun açtığı mücadele bayrağı bu gün indirilmeye ve tam ters tezlerin peşinde yeni maceralara sürüklenmeye zorlanıyoruz. O özgürlük için mücadele bayrağı açmıştı, bu gün Kıbrıs Türk halkı, teslimiyete zorlanmak, direncini kırmak için zor konumlara sokulmak istenmekte, ‘nasıl olursa olsun doğrultusunda bir sonuca razı edilmeye çalışılmaktadır. Doktor Fazıl Küçük ‘ün yattığı yerden bizi izlediğini ve Kıbrıs Türk halkına reva görülenler karşısında neler mırıldandığını duyar gibiyim. Onun yaktığı meşale söndürülmeye çalışılmaktadır! Ne yazıktır ki davaya inanç dolu olduğuna inandığımız kimseler şahsi çıkarları uğruna Drun yaktığı meşaleyi söndürmeye çalışmaktadır. Daha ucuzdur diye ekmeği bile Güneyden almak, daha iyi eğitim veriyor varsayımlarıyla ‘sabikonumundaki çocuklarımızı Rum propaganda ateşinin içine atmak, egemenliği sulandırıcı sonuçları desteklemek, razı olmak, ‘nasıl olursa olsun içeren çözümlere müsamahalı bakmak, geçmişte yaşananları bir çırpıda silip atmak, önce Doktorumuzun davasına, akan şehit kanlarına, sonra da Kıbrıs Türk halkının ömrünü tükettiği mücadelesine ihanettir! İşte bu ihanet çemberi içinde sevgili Doktor Fazıl Küçükü anıyoruz. Bu gün onun kabri başında, heykeli önünde boynunu bükerek selam veren kimileri var ki, onlar için ne desem bilmem ki !